13. BÖLÜM: ÖLÜME BİR KALA

2.4K 204 145
                                    

Selamlar, nasılsınız Minik Serçelerim?

Kitap ve bölüm hakkındaki düşünceleriniz?

En sevdiğiniz sahne?

Multimedya; Ahu Kandemir

Bölüm Şarkısı; Dedublüman & Mavzer Tabancas - Rüya Gibi

OY; 160
YORUM; 100

O halde başlayalım bakalım.

13. BÖLÜM: ÖLÜME BİR KALA

Gözlerimi, soğuk ve rutubetli bir yerde açtığımda, ilk gördüğüm şey paslanmış demir parmaklıklar olmuştu. Küf kokusunun yoğun olduğu mahzen, midemdeki öz suyu boğazıma doğru tırmandığında zorlukla nefes aldım.

Burası oldukça küçük, karanlık ve havasız bir yerdi. Duvar ve tavanlar boydan boya kan olmuş, duvar kenarlarını örümcek ağlar sarmıştı.

"Kimse yok mu!" Sesim aşırı derecede hırıltılı ve kesik çıkmıştı. Bu yüzden boğazımın kuruluğunu gidermek adına yutkunup, tekrardan bağırdım. "Kimse yok mu!" Arkadan kelepçelenmiş ellerim, canımı anbean acıtırken, yeniden bağırdım. Bu sefer sesim daha yüksek çıkmış, boş mahzende eko yapmıştı.

Dakikalar sonra kapının açıldığını, içeriye doğru gelen adım seslerini işittim. Başımı kaldırıp gelen kişiye baktığımda, bana saf bir öfkeyle, aynı zamanda sırıtarak bakan Berkay ağabeyi gördüm.

Demir parmaklıkların ardından yüzüme bakıyor, elindeki falçatayı bir açıp bir kapatıyordu. Bu hâli beni ürkütsede, zorlukla yutkunmaktan öteye gitmemiştim.

Kapıyı açıp, içeriye girdiğinde biraz daha geriye gittim. "Hiçbir şey bilmiyorsun," can havliyle kurmuştum bu cümleyi. "O ağabeyin bana tecavüz etmeye kalktı. Ben, ben öldürmek istemedim, yemin ederim öldürmek istemedim."

Söylediklerimi sana duvara anlatıyormuş gibiydim. Beni hiçbir şekilde duymak veya anlamak istemiyordu. "Bak, eğer beni bıraksaydı ben o bıçağı Nejat ağabeye saplamayacaktım." Dizlerini kırıp bana doğru eğildi. "Ne olur anla beni, ben ölmek istemiyorum."

"Benim ağabeyimde ölmek istemiyordu, Serçe." Elindeki falçatanın ters tarafını yanağımda sürtmeye başladı. "Şimdi," dedi gözlerini kısıp, başını yana doğru yatırırken. "Sana ne tür bir işkence uygulamalıyım." Soru sormuyordu. Sanki kendi kendine konuşuyor, onun cevabını arıyordu.

"Anlamıyor musun, bana tecavüz etmeye kalkıştı diyorum." Sesim yüksek çıkmıyordu. Aksine, o kadar kısık, o kadar aciz çıkmıştı ki, bu hâlim karşımdaki adamı güldürmüştü. "Aynısı senin karının, kızının, kardeşinin ya da annenin..." aniden boştaki eliyle boğazıma baskı uyguladı.

"Seni öldürürüm, Serçe." Elinden kurtulmak adına çırpındım. Ellerimin kelepçeli olması beni daha fazla zorluyordu. "Seni öldürürüm, kimsenin ruhu bile duymaz." Diye fısıldadı tehlikeli bir sesle.

"B...bırak," elini çektiği an, yan düşüp nefes nefese öksürdüm. Ezici bakışları, bana değdiğinde sağ gözümden sıcak bir damla firar etmişti.

"Ama hemen öldürmeyeceğim. İlk önce öyle güzel işkenceler edeceğim ki, 'beni öldür' diye yalvaracaksın. Yaptığım tüm işkenceler, iliğine kadar işlenecek ve sen her an, her dakika, her saniye bu anları hatırlayıp intihar etmek isteyeceksin." Bana doğru yaklaştı. "Senin, gözlerimin önünde çöküşünü zevkle izleyeceğim. Bazen ise çok farklı şekillerde zevk alacağım. Ağabeyimin yarım bıraktığı işi ben tamamlayacağım, Serçe Sezginer. Sana yemin ederim, kendinden nefret edeceksin. İğreneceksin ve en sonunda geberip gideceksin."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 24 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Ateşin İçindeki Serçe Where stories live. Discover now