2

113 14 6
                                    

Kenan elindeki dosyaları masasına koyduktan sonra çalışma odasındaki koltuğa kendini attı . Bugün fazlasıyla yorulmuştu. Bir de şu Ankara'dan gelen başkomiser canını sıkmıştı. En nefret ettiği şey ilgilendiği davayı başka bir birime vermekti. Hele adam elinde hiçbir belge ile gelince daha çok sinirlendi. İstemsizce avuç içini açtı ve eline çizilen desene baktı. Anlamsız bir desendi. Avuç içine biraz daha yaklaştı. Deseni yakından inceledi ama yine bir şeye benzetemedi. Anlamsız bir desendi. Telefonunu çıkardı ve avuç içini çekti. Ne olur ne olmaz belki işine yarardı ve avuç içindeki desen de silinebilirdi. En iyisi fotoğrafını çekmek diye düşündü.

Daha fazla oturmak istemediği için ayağa kalktı ve duşa girmek için banyoya doğru ilerledi. Bugünün stresini anca bir duş ile atabilirdi.

Banyodan çıkarken çalan telefonundan dolayı salona doğru gitti.

"Anne"

Meliha oğlunun sesini duyunca gülümsedi.

"Oğlum, hadi aşağıya gel tatlı yaptım beraber yiyelim."

Ailesi ile aynı sitede kalıyor. Beş bloktan oluşan bir siteydi. Aralarında iki tane bina vardı. Üniversite zamanı eve çık aklımdan istemişlerdi. Babası da ayrı eve çıktıklarında kendilerini dağıtacaklarını düşündüğü için aynı siteden ev tutmuştu. Kerem ile beraber bu daireye taşınmışlardı. Üniversiteden mezun olduktan üç yıl sonra Kerem kendi evine çıkmıştı. O ise hâlâ burada kalıyordu. Evini seviyordu. Bildiği yerde yaşamayı da seviyordu. Ayrıca düzenini de bozmak istemiyordu. Bu eve ve yaşadıkları semte alışmıştı. Alışkanlıklarını zor bozan biriydi.

"Eline sağlık anne ama çok yorgunum. Direkt uyuyacağım"

Annesiyle kısa bir konuşmadan sonra telefonu kapattı ve annesine dediği gibi uyudu. Bugün yorulduğu için direkt uykuya dalmıştı. Uyumadan önce gördüğü son şey avcunun içindeki silik semboldü.

..

Kenan çalan telefonu ile gözlerini araladı. Onu karşılayan karanlık ile telefonun ışığına döndü. Birden gördüğü beyaz ışık ile gözlerini kıstı. Uyku sersemliği ile telefona iki kez uzandı yine de telefonu alamadı. Üçüncü uzanışının sonunda telefonu aldı ve direkt cevap verdi

"Efendim Taco"

Taco açılan telefon ile derin bir nefes aldı. Uzun süredir başkomiserine ulaşmaya çalışıyordu. Ona bakan savcı ile gözlerini kaçırdı ve konuşmaya başladı. Kenan ile ne kadar yakın olsa da Kerem'den çekiniyordu. Kenan ile polis okulundan arkadaştı. Son iki sene de aynı yerde çalışıyorlardı. Kenan ile yıllardır arkadaş olsa da Kerem ile çok yakın değillerdi. Doğru düzgün yan yana bile gelmemişlerdi. Kerem çoğunlukla onlarla takılmazdı.

Herkesin ikisini görünce söylediği şeyi düşünmeden edemdi. Bunlar gerçekten nasıl ikizlerdi. Kenan cana yakın, deli fişek, ağzına ne gelirse söyleyen biriydi. Kerem ise sakin, kurallara uyan ve ciddi bir insandı. Karakterleri benzemese de yüzleri benziyordu. Tek yumurta ikizi olmanın hakkını veriyorlardı. Yüz olarak ayıran şey ise Kerem'in sakalsız yüzü ve jilet gibi saçlarıydı. Ayrıca gözlüklerini de unutmamak lazım. Kenan ise dağınık saç ve kirli sakallıydı.

"Başkomiserim yarım saattir size ulaşmaya çalışıyorum. Sabahki cinayete benzer bir ceset bulundu. Sabah geldiğimiz inşaatın arka tarafında"

Kenan duydukları ile kısa bir an dondu. Sonra da yatağında doğrulmaya çalıştı. Dengesini de sağlandıktan sonra yataktan çıktı. Dolabına gitti ve kendine kıyafet çıkarttı. Bir yandan da Taco ile konuşuyordu.

"Tamam hemen geliyorum. Kerem geldi mi?"

Taco ileride Duhan ile konuşan adama kısaca baktı.

"Evet ayrıca Duhan da burada?"

"Duhan kim?"

Uyku sersemliği ile konuştu. Sonra aklına gelen kişi ile yüzünü eşkitti. Telefonu hoparlöre aldı ve yatağın üstüne attı. Çıkardığı kıyafetleri giymeye başladı.

"Haaa hatırladım. Neden gelmiş?"

Taco ısınmak için hareket ederken konuşmaya başladı

"Bilmiyorum savcı ile beraber geldiler."

Kenan sinirle saçlarını karıştırdı.

"Tamam on dakikaya oradayım."

Gerçekten dediği gibi on dakika sonra olay yerinde oldu. Olay yeri şeritlerinin altından geçti ve ilerideki adamlara doğru gitti. Gördüğü Duhan ile kaşlarını çatmadan edemedi. İlk tanışmaları fazla güzel olamadığı için adamdan haz etmiyordu. Hem olay yerinde ne işi vardı ki?

"İstemediğin ot dibinde"

Taco, başkomiserine doğru hızla yürüdü.

"Abi ölüm uykusuna mı yattın. Telefonu açmasaydın kapına birini yollayacaktım."

Kenan hala nemli olan saçlarını karıştırdı. Gençten dinlenmek istemişti o da olmadı. Toplasan iki saat bile uyumamıştı.

"Uzun süredir uykusuz olduğum için uyanmam sorun oldu. Hem zaten uyanmam zor bir de böyle olunca daha çok zorlandım."

Uzun zamandır peşinde oldukları bir adam olduğu için bir haftadır doğru düzgün uyuyamamıştı. Tam o davayı kapatmışlardı ki bu dava başlamıştı. Böyle olunca da dinlenmeye vakit olmamıştı.

"Eldiven var mı?"

Taco cebindeki eldivenleri Kenan'a verdi. İkili hızla kalabalığın yanına gitti. Onu gören polisler yana kaydı. Böyle olunca yerdeki cesedi gördü. Cesede yaklaşırken karşısındaki Kerem ve Duhan ile kaşlarını çattı. Bu ikili neden yan yanaydı ki. En önemlisi bu Ankaralı bugün memleketine gitmeliydi olay yerine değil. Duhan ise ona gülümseyerek baktı. Bak nasıl da buradayım dercesine bakıyor diye düşünmeden edemedi. Kenan gözlerini ondan çekti cesedi incelemeye başladı. Sabahki kadının yaşlarında olan bir erkekti. Onun gibi boğulmuştu. Ayrıca vücudunda da vurulma izi vardı. Adamın kollarındaki bağlama izlerine baktıktan sonra olay yerinden birine baktı.

"Vücudunun görünür yerlerinde ilginç bir sembol var mı?"

Duhan'ın birkaç saat önce dedikleri aklına gelmişti. Dediği gibi seri bir katil ile karşı karşıya olabilirlerdi. Olay yerine sormasına rağmen Duhan hemen konuştu.

"Evet"

Duhan konuştuktan sonra ona doğru gitti. Onun gibi cesedin yanına eğildi. Kenan birden dibine giren adam ile yutkundu. Bu kadar dibine girmesine gerek var mıydı?

"Ense tarafına yakın ama biraz aceleyle çizilmiş gibi duruyor."

Duhan'daki bakışlarını cesede çevirdi. Bakışları ensesine gitti orada gördüğü şeyle cesede biraz daha yaklaştı. Yanındaki adamın saatler önce çizdiği sembolün aynısıydı. Dedikleri gibi aceleyle çizilmiş gibiydi.

"İkisini de aynı kişi öldürdü."

Kenan çöktüğü yerden ayağa kalktı. Duhan da kalktı.

"Sabahki maktülde oldup olmadığı daha belli değil."

Duhan ile cebindeki kağıdı çıkardı ve meslektaşına uzattı.

"Siz tatlı uykunuzdayken otopsiyi hızlandırdım ve buradaki kağıtta da gördüğünüz gibi sabahki kadında da aynı sembol var"

Kenan kaşlarını çattı.

"Siz kimsiniz de benim davama müdahale ediyorsunuz?"

Adama karşı sert olmak istemiyordu ama Duhan sanki inadına onun sevmediği şeyleri yapıyordu. Ayrıca iğneleyici konuşmasına da sinir oluyordu.

"Onun cevabı da şurada var"

İç cebindeki diğer kağıdı çıkardı. Kenan hızla kağıdı aldı ve okumaya başladı. Her okuşunda kaşlarını çattı. Kağıtta yazdığına göre kısa bir süreliğine Duhan ile beraber olacaklardı. Bildiğin dava için onlara yardım edecekti.

"Korkama beraberliğimiz uzun sürmez. Başka bir dilekçe daha verdim. Davayı direkt bize verecekler. O yüzden sen kendini fazla yorma olayları bana bırak."

Kenan sinirle yumruklarını sıktı. Böyle olunca elindeki kağıtlar da kırıştı. Bu adamla değil birkaç gün bir saniye bile dayanamazdı. Bir sonraki ceset onun cesedi olacaktı .

Kx2 Where stories live. Discover now