Bodrum

40 9 64
                                    

Sıcak nefeslerini yüzümde hissediyordum.Bir birimize o kadar yakın duruyorduk ki kalp atışlarını duyuyordum.Neden kaçtığımızı bile bilmediğim gri Audi'den saklanmak için gizli bir sokak arasında iki binanın ortasındaki dar alanda saklamıyorduk.Ancak burası fazlasıyla dar olduğundan neredeyse birbirimize yapışık bir haldeydik.

Bir süre sonra artık izimizi kaybettirdiğimizi düşünüp Hyunjin'e sormuştum.

"O arabadan neden kaçıyoruz ve okuldan neden öylece kaçtık?Söyleyecek misin artık?"

"Öncellikle okula sonradan geldiğin için bilmiyorsun ama hocalar seni kavgada o şekilde yakalasaydı gideceğin yer kesinlikle disiplin olur hatta hiç sorgulamadan okuldan bile atabilirlerdi.Okul bu konuda biraz katıdır.Arabaya gelecek olursak da-"

"ŞU BİNANIN ARASINA DA BAKALIM"Duyduğumuz tanıdık olmayan ses oldukça yakınlardan geliyordu,üstelik Hyunjin'in lafı da yarım kalmıştı.Ben başta anlamasam da sesler Hyunjin'i tedirgin etmişti.Zaten bedenime sarılı olan kolları beni iyice kendisine bastırması ve bizi duvara sertçe yaslamasıyla yine olan olmuştu.

Yaslandığımız duvarın bir anda açılmasıyla ağzımdan güçlü bir çığlık kopmuştu.

Şimdi Hyunjin ile yerde yatıyorduk.Tamda kafamı sert bir şekilde yere vuracağım sırada Hyunjin'in eli başımın altında yer edinmişti.

Kalktığım yerden doğrulup elimi Hyunjin'e uzattım.Elimi tutup kalkarken yüzünü buruşturmuş diğer elinide kafasına götürmüştü.Anlaşılan o ki benim canımın yanmamasını sağlasada kendini koruyamamamıştı.

"Tanrım,biz nereye düştük böyle."

Ayağa kalkıp etrafı incelemeye başladığımda duvar sanarak yaslandığımız yerin aslında bir kapı olduğunu ve biz üzerine yaslanınca açıldığını anlamıştım.Ayrıca kapı açılınca aşağıya inmek için 4-5 basamaklı bir merdiven vardı ancak biz o basamakları yuvarlanarak inmeyi başarmıştık.

Karanlığa iyice gözlerim alışınca konuştum."Hadi çıkalım buradan."

Tam o sırada yine peşimizdeki adamların gürültüsünü işitmiştik."ÇOCUKLAR ŞURADAN AŞAĞI DÜŞTÜ."

"Buradan çıktığımız an yakalanırız o yüzden şimdi yardım et,şu kapıyı kapatalım da bizi bulamasınlar."

Birlikte bodrumun kapısını kapattığımızda küçük bodrum tamamen karalığa gömülmüştü.

Ellerimde hissettiğim sıcaklık beni şaşırtırken Hyunjin'in elini elime kenetlemesiyle ellerinden yayılan sıcaklık tüm vücudumu sarmıştı.

Her ne kadar bulunduğumuz durum buna müsait olmasada Hyunjin'den hoşlandığım su götürmez bir gerçekti ve böyle davranmaya devam ederse aptal bir platonik gibi bayılmam olasıydı.

"Hadi şu kapıların ardındaki odaları gezelim belki başka bir çıkış vardır."

Hyunjin'in bunu demesiyle sırayla tüm kapıların ardına bakmıştık ancak ulaştığımız tek şey ölü farelerdi.Ne kadar iğrensemde burda kalmak zorundaydık çünkü tek çıkış yuvarlanarak indiğimiz nerdivenlerdi ve çıktığımız an yakalanacağımızı biliyorduk.

En sonunda el mahkumu fare ve böceklerin işgal etmediği tek yer olan merdiven bitimiydi.Oraya yan yana oturduk.

"İstersen omzuma yaslanabilirsin."Hyunjin'in dediği teklif yorgunluğumla ne kadar cazip gelsede reddettim."Hayır,sen kafanı çarptın en iyisi dizlerime yat hadi."ellerimle dizlerimi patpatladım.

Ne kadar reddetsede sonunda ısrar ve zorlamalarıma dayanamayıp dizlerime uzanmıştı.

Ellerim istemsizce yumuşak siyah tutamlarına gidiyordu.Öyle yumuşak duruyorlardı ki dayanamayıp saçlarıyla oynamaya başladım."Hyunjin düşmeden önce bizi takip eden arabadan bahsetiyordun.Söylesene kim onlar?"

Derin bir iç çekti başını biraz kaldırdı ve gözlerini gözlerime sabitledi ardından anlatmak için dudaklarını araladı.

"Babamın adamlarıydı."

"Ne?"

"Babam evden ayrıldığımdan beri her gün beni geri getirmeleri için peşime adam takıyor."

"Bu adam bunları öğrendikten sonra nasıl hala senin o eve geri dönmeni bekleyebilir?"
O kadar sinirlenmiştim ki saçlarında olan ellerim istemsizce saç diplerini çekiştirmeye başlamış olacak ki Hyunjin elimi tutup saçlarından ayırdı ve onunkiler yanında minicik kalan ellerimi avuçları arasına alıp sıktı.

...

Sırtımdan tüm vücuduma yayılan ağrı ile yüzümü buruşturarak gözlerimi araladım.Zaten karanlık olan bodrum şimdi tamamen zifiri karanlıktı.Hyunjin hala dizlerimde yatıyordu.Burada zaman geçirirken uyuya kalmıştık.Bodrumun karardığını düşünürsek saatin de geç olduğuna ve peşimizdeki adamların bizi aramaktan vazgeçtiğini düşünerek dizlerimdeki Hyunjin'i uyandırdım.

"Çıkalım artık buradan."

Sonunda bu karanlık ve boğucu bodrumdan kurtulmuştuk ancak saat de epey bir ilerlemişti.

"Hadi seni evine bırakayım artık."

Onu başımla onaylayıp sordum."Saat kaç?"

Elleriyle ceplerini aradı ancak son anda aklına gelen şeyle tekrar yüzüme baktı."Telefonları okuldan almadık ki."

"Ya çalınırlarsa."

"Merak etme Chan Hyung'lar almıştır yarın onlardan alırız."

"Tamam."

Birlikte evime gelmiştik.O beni bırakıp geri dönerken bileğini tuttum."istersen sende bugünlük burada kal."yolda sürekli kafasını tuttuğunu görmüştüm çarpmanın etkisi kötü olmalıydı ayrıca gözlerinden adeta uyku akıyordu onu böyle göndermeye içim el vermemişti.

Reddetse,karşı gelsede yine zorla eve sokmuştum işte.Yapacağımı biliyordu.Her seferinde boşuna inat yapıyordu.

"Ben senin yatağını hazırlayayım."

İçerden çarşafları alırken babamın odasından Hyunjin'e olacağını düşündüğüm bir çift pijama ve belki duşa girer diye paketi açılmamış iç çamaşırlardan almıştım.

"Duşa girmek istersen hemen sağda banyo var.Bunlarda temiz kıyafet."o duşa girerken bende yatağını oturma odasındaki çekyata sermiştim daha sonrada mutfakta bir iki şey hazırlayıp masayı dizmiştim.Hyunjin'i bilmezdim ama benim açlıktan midem sırtıma yapışmıştı.

Biraz sonra o da duştan çıkınca birlikte masaya oturmuştuk.

"Şu okuldaki kızlar,yarın da peşini bırakmayacaklar gibi."

"Ah,bide onlar vardı değil mi?Sahi,neden bana sataştıklarını bile bilmiyorum."

"Komik."

"Neymiş komik olan?"

"Başına bunların gelmesi,okuldakilerle nerdeyse tek bir diyaloğun bile olmadı.Belliki bu işin arkasında biri var."

"Kim yapar ki?Ya da kim ne demiş olabilir onları benden bu kadar nefret ettirecek?"

"Merak etme,yarın hepsini öğreneceğim.Sen sadece yanımdan ayrılma.Kimsenin sana bulaşmasını istemiyorum."

Susmuştum.Küçük gibi görünse de onun beni benimseyip koruması bile kalp atışlarımın hızlanması için yeterliydi.Böyle olmak kendimi aptal bir platonik gibi hissettirsede engel de olamıyordum.

Ona ne zaman bu kadar bağlandığımı anlamasamda farkediyordum ki O'nu sandığımdan daha çok seviyordum.İçimi sımsıcak yapan gülüşü,gülünce kısılan gözleri,onu gözümde daha da güzelleştiren dolgun pembe dudakları,pürüsüz beyaz teni... O'nun kendine has olduğunu düşündüğüm her özelliği beni Hyunjin'e bağlıyordu.






Bölüm Sonu:

14 şubatta yapılacak en iyi aktivite derdime derman spidermanlı çilekli yoğurtla bölüm yazmaktır.

Dedim madem ben sapım bari karakterlerim yalnız geçirmesin.Fupdpdoydoydyo.

Hikayemi okuyan oy veren yorum yapan herkese teşekkürler:)))))

Bye bye♡♡

Forget The Past | Hyunjin Where stories live. Discover now