Seni Anlıyorum

59 22 41
                                    

İlaç kokularıyla birleşmiş yoğun dezenfektan kokusu.
Etraftaki garip sesler.
Ve sağ elimin üzerindeki sıcak baskı.

Göz kapaklarımı yavaşça kaldırdığımda buranın bir hastane olduğunu anlamam gecikmedi.Daha sonra gözlerimi sağ elimdeki uzun parmaklara sabitledim ve başımı biraz daha kaldırıp tatlı tatlı uyuyan Hyunjin'e çevirdim.
Bir dakika.
Hastane mi?
Aniden yatakta doğrulmamla Hyunjin'de gözlerini hızla açıp beni tuttu.

"Hyunjin,neden burdayım?"

Hyunjin tam ağzını açıp cevap vereceği sırada odanın kapısı açıldı ve içeriye babam girdi.

"Güzel kızım uyanmış mı?"

"Evet,uyandım baba ama neden burdayım?"

Babam üzüntüyle cevap verdi.
Kızım öğrendiğin gerçeklerden sonra dayanamayıp bayıldın.Üzgünüm,bu şekilde öğrenmen benim suçum.

"Hayır baba senin suçun değil er yada geç öğrenecektim zaten.Lütfen kendini suçlama."

Odaya giren hemşire hepimizin dikkatini dağıtmıştı.Yanıma gelip kolumdaki serumu çıkarmış,ardından babama taburcu işlemlerini halletmesi hakkında bir şeyler söylemiş ve çıkmıştı.
Babamda bize bir bakış atıp hemşirenin ardından gitmişti.

Şimdi Hyunjin ve ben odada baş başa kalmıştık ikinizden de çıt çıkmıyordu.

...

Sonunda hastaneden çıkabilmiş.Arabaya binmiştik babam Hyunjin'e bizimle gelmesini söylemişti.Araba durduğunda bir kafeye gelmiştik, birlikte içeriye geçtik ve boş olan bir masaya yerleştik.
Yine hepimiz sessizdik,anlaşılan herkes yaşadığı olayı içinde düşünmeye devam ediyordu.Kısa bir aradan sonra sessizliği bozan yine babam oldu.

"Çocuklar,biliyorum ikiniz içinde kolay olmadı ancak bu konuyu burada son bir kez konuşup bir daha açmamak üzere rafa kaldırmak istiyorum."Hyunjin'e döndü."Oğlum,yaşadıklarını anlayabiliyorum ama baban bir kaç saat önce öğrendiğin gibi iyi bir insan değil,senden hemen bana inanmanı beklemiyorum ancak şunu bil.Kötü bir niyetim yok sadece o adamın seninde hayatını mahvetmesine izin veremem.Anladın mı?Lütfen bize inan."

"Size inanıyorum efendim,zaten babamın masum bir insan olmadığını biliyordum ancak bu saaten sonra beni hiç kimse o adamın yanında tutamaz onun adına da sizden çok özür dilerim.Hiç birini haketmediniz."
Babam ayağa kalktı. "Ah,oğlum sende hiçbirini haketmedin, hemde hiçbirini"ve ona sarıldı.

Aralarında geçen konuşmanın ardından Hyunjin'de artık gitmek istediğini söyleyip kalkmıştı.
Babam masanın üzerindeki ellerimi tuttu ve konuştu.
"Kızım,senden de çok özür dilerim,böyle öğrenmeni istemezdim ama lütfen anla beni.Gerçekleri sana söyleyemedim.Üzgünüm kızım."

Ayağa kalktım"Baba seni anlıyorum.Lütfen benden özür dileme.Seninde hiç bir suçun yok.Benim istediğim tek şey o şerefsizin hakkettiği cezayı bulması."babama sarıldım.

"Merak etme kızım,Bulacak tüm yaşattıklarının bedelini bir bir ödeyecek"

...

Sonunda eve gelebilmiştik.Başıma gelenleri daha fazla düşünmemek adına hızlıca bir duş alıp kendimi yatağa bıraktım ve beynime ağır gelen yükleri her zaman yaptığım gibi rüyalar alemine bıraktım...

03:18

Nefes nefese uyanmıştım. Yattığım yerde doğruldum ve saate baktım.
Yataktan kalkıp bir su içtim ve daha fazla uyuyamayacağımı anlayıp odamdan çıktım.Üst kattaki balkona gidiyordum.
Yeşil renkli,yumuşak salıncağa kendimi bıraktım ve sessizlik içinde karanlık gökyüzünü izlemeye başladım.Normal bir insana göre çok şey yaşamıştım.Çok fazla kötü şey...

Ancak tüm bu olanlara karşın zihnimde dönüp duran tek isim aklımı bulandırıyordu.

Hyunjin
Hyunjin
Hyunjin

Başımı avuçlarımın içine alıp sıktım ve düşünmemeye çalıştım ama olmuyordu onun mükemmel yüzü çoktan sorularla aklımı ele geçirmişti bile. Acaba şuan ne yapıyordu?Yanında kim vardı?Mutsuz muydu?Yaşadıklarını atlatabilmiş miydi?Yine o lanet evine mi dönmüştü?soruların listesi böyle uzayıp giderken daha fazla bastıramadığım duygularımla ayağa fırladım ve koşa koşa odama gittim.Direkt elimi telefonuma attım ve hemen Hyunjin'i aradım.Telefonu kulağıma götürüp açmasını beklerken kendi kendime söyleniyordum.

"Aptal,ne diye bu saatte elin oğlunu arıyorsan?Aman,ne olacak?Sanki her gün kalbimin sesini dinliyorum?"

İç sesimi hattın diğer ucundan gelen uykulu ses susturdu.

"Alo"

"Şey,Hyunjin konuşalım mı?"

"Bu saatte mi Sojin?

"Eeee,beni uyku tutmadı da hem-"

"Hem ne?"

Kısık sesle mırıltı gibi konuştum."Hem seni merak ettim..."

Hyunjin'i göremesem de hattın diğer ucundan sırıttığını hissedebiliyordum.

"Tamam,geliyorum aşağı in."

Telefonu kapattı.
Ve buraya geliyordu.
Utançla başımı eğip elimi yüzümün üstüne kapattım.

Daha sonra buraya geliceğini hatırlayıp utanma faslını sonraya bıraktım ve dolabımdan bir hırka çıkarıp üstüme geçirdim,ayağıma da çoraplarımı giyip odamdan çıktım.Parmaklarımın ucunda yürüyerek kapıya geldim ve ses çıkartmamaya özen göstererek yavaşça kapıyı açıp dışarı çıktım.
Aynı sessizlikle spor ayakkabılarımı giyip arkamdan kapıyı örttüm.Son kez yeni yeni omzumun aşağısına doğru gelen koyu saçlarımı elimle düzeltip bahçeye çıktım.Bahçenin yola bakan kısmındaki yüksek kaldırımlara oturup beklemeye başladım.

Bir süre sonra kulağımın üzerindeki sıcak nefesle irkildim.

"Demek beni merak ettin"

Kalbimden başlayan karıncalanma tüm vücuduma yayılırken,taş kesmiş gibi yerimde durmaya devam ediyordum.
Kızaran yanaklarımın karanlıkta görünmeyeceğine bir kere daha şükredip yanıma oturan bedene döndüm.

AMAN TANRIM,oda bana bakıyordu.
Çığlık atmamak için yanaklarımın içini ısırıp konuştum.

"Nasılsın?Yani olanlardan sonra."
Diye kısık sesle sordum.
Bir anda kolunu omzuma atıp beni göğsüne bastırdı.

"Vay be, sen utandın mı?Okulda bana karşılık verirken hiç bu kadar sessiz değilsin.Ateşin falan mı var senin?"diye sorarken adeta benimle eğleniyordu.
Neredeyse kulaklarımda atan kalbimi duymaması için dua ederken boynumdaki kolunu ittirip hızla ondan ayrıldım.

"Yah,Hwang Hyunjin benimle eğlenmeyi bırak ve sana ciddi bir şekilde sorduğum soruya cevap ver!"

Hyunjin omzunu silkti ve orta parmağı ile baş parmağını birleştirip anlıma bir fıske attı.

"Ben gayet iyiyim,böyle ufak şeyler beni yıkamaz,alışkınım..."

Sonlara doğru sesi kısılmıştı,onun çekik ve güzel gözlerine bakarken anlamıştım.Hızlıca Hyunjin'e sarıldım ve başını omzuma gömmesini sağladım.Kulağına eğilip kısık ama kararlı sesimle konuştum.

"Bu yalanı herkese inandırabilirsin Hyunjin, ama bana asla.Gözlerindeki acıyı ve yorgunluğu görebiliyorum.Lütfen bir kez olsun iyiymiş gibi davranmayı bırak ve gözlerindeki acıyı geçirmeme izin ver."

O an omzumda bir çocuk gibi ağlamaya başladı ve kollarıma iyice sokuldu.

"Beni anlıyorsun"

Ona iyice sarıldım.

"Seni anlıyorum..."







Bölüm Sonu;

Aaaaaaa bu kız neler yazıyor bele¿

Bu olaylardan iyi e sıkılmıştım ama sonunda bittiler artık biraz daha moment verebilirler.
Tabi olaylar bitti derken yeni olaylar yok değil ama şimdilik bir iki bölüm mola olsun dedim
O değilde bugün 3 tane sınava girdim artık beynim yok.

Hikayemi okuyan oy veren yorum yapan herkese teşekkürler:)))

Bye bye♡

Forget The Past | Hyunjin Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt