𝑫𝒆𝒂𝒅'𝒔 𝑹𝒐𝒐𝒎 | 𝒄𝒉𝒂𝒏𝒎𝒊𝒏 |

jungkookie ve taehyung enişte

"Naber Bay Jeon."

"Ah seni Seu- Örümcek Adam sandım aptal."

"Amacım buydu ama ismini yine öğrenemedim tüh. Neyse bana da bira koysana."

"Tabi canım arkadaşım sana da koyarım."

"Lan ne diyon sapık! Kocan var senin! Duyarsa beni yine binadan sallandırır."

Evet arkadaşım Jungkookie'nin sevgilisi Taehyung eniştem, kocasına yavşadığımı sanıp beni binadan tepetaklak sallandırmıştı.

Artık şakasına bile olsa arkadaşıma yan gözle bakmıyordum.

"Kocam demişken Tae'de burda."

"Ne!"

Yayılarak oturduğum koltuğa kendimi düzelterek oturduğumda canım arkadaşım Jungkookie'nin gülüşünü duymuştum.

Arkadaşımın gülüşü ile karışan derin sesli gülüş ile başımı kapıya çevirmiştim.

Taehyung boynunda havlu ile çıkmıştı ve saçları da ıslaktı.

"Hoşgeldin Chris."

"Hoşbuldum eniştecim nasılsın?"

"İyiyim iyi. Sen?"

"Ben de süperim."

Taehyung Jungkook'a dönünce üstünde sadece bornoz olduğunu fark etmesi ile bana dönmüştü.

Hemen bakışımı açık olan televizyona çevirdim.

Aa en sevdiğim çizgi film. Neydi bunun adı. Happy Tree Friends.

"Lan manyak bu ne hal!"

"Ne varmış halimde?"

"Ne mi varmış? Hiç bir şey yok işte gerizekalı! Git üstünü giy."

"Ya giymek istemiyorum."

Bak gözü limonatanın içine düştü. Heh şimdi de çiviler battı ohh. Aaa eniştem bana bakıyor sanırım.

Çaktırmadan yan gözle baktığımda Taehyung Jungkook'un yanına gidip ellerini dizlerinin arkasına koyup kaldırmıştı ve omzuna atmıştı.

Taehyung bana baktığı an tekrar televizyona dönmüştüm.

Gözü arabaya takılmış sürünüyor tüh üzüldüm şimdi.

"Ya aşkım bırak beni!"

"Aşkın yesin seni."

Taehyung Jungkook'u odasına götürüp geri geldiğinde karşımdaki koltuğa oturdu.

"Naber enişte?"

"Chris."

"Efendim canım eniştem?"