"Maalesef bebeğim ama yeniden geleceğim. Hem zaten Balamir abiniz sizinle olacak." bir kez daha alnından öptü ve üstünde ki kızla ayağa kalktı. Onu koltuğa oturur pozisyonda bıraktı.

"Tolga'yı uyandıralım mı?" sessizce sordum.

"Yok, zaten yeniden geleceğim. Şimdi bebeğimi uyandırmayalım." benim yanıma geldi ve Tolga'yı kucağına aldı. Adımlamaya başladığında, bende dikleştim.

Tolga'yı odasına götürdü ve üstünü sıkıca örttü. Kapının önünde ikisini izliyordum. Aynı şekilde alnına öpücük kondurdu ve saçlarını okşayıp geri çekildi. Arkasını dönüp bana adımlamaya başlayan adama gülümsedim. Onun çocuklar ile olan iletişimi çok güzeldi. Herkesi kıskandıracak bir sevgisi vardı.

"Benimle odaya kadar gelsene." dedi ve elimi tutarak, üst kata çıkardı.

Odaya girdiğimizde kapıyı kapattı ve bir anda dudaklarıma yapıştı. Ne olduğunu anlamaya fırsat vermeden, dilini ağzımın içine gönderdi. Ellerini kalçama koydu ve beni duvar ile arasına aldı.

Bu adama ne oluyordu böyle?

"Sakin ol." nefes nefese ayrıldığımızda, zar zor konuşmuştum. Nefesimi düzene koymaya çalışıyordum ama Yula buna engel oluyordu.

"Seni çok özledim ama iki gün daha seni göremeyeceğim. Evren ikimize fazla mı karşı ne?" diyen adam ile gülümsedim.

"Yapacak bir şey yok." demiştim ama bende onu çok özlemiştim. Bedensel değil, ruhsal açlık çekiyordum. Resmen Yula diyetine girmiştim.

"İki gün sonra geleceğim ve o zaman, gerçekten benden korkmalısın. Bu odanın ses yalıtımına rağmen, sesini herkese duyuracağım." diyen adam ile ürperdim. Öyle bir ses tonuyla demişti ki, şimdiden içim kıpır kıpır olmuştu. Bende az kahpe değildim.

"Sen ister yeter ki." dedim ve ellerimi göğüsüne koydum.

Ellerini belime koydu ve beni kucağına aldı. Hızla bacaklarımı ve kollarımı ona sardım. Benimle birlikte yatağa yürüyen adama baktım. Hani birazdan gidecekti? Dudaklarını boyun girintime bastıran adama daha fazla yer açtım.

"Her şeyini özledim." kokumu derin bir nefesle ciğerlerine çekti. Söylediği şeyin tensel bir şekilde olduğunu anlamıştım. Bende aynı şekilde onu içimde özlemiştim ama elimizden bir şey gelmiyordu.

Beni yatağa yatırdı ve üstüme uzandı. Üstümde dört ayak şeklinde duran adama gülümsemeye çalıştım. Kollarım hâlâ boynundaydı ve şuan çok tatlı bur görüntü oluşturuyorduk. Biraz daha kendime çekip, hafif bir şekilde dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Biraz emdikten sonra geri çekildim.

"Gitmen gerekmiyor mu?" diye sordum. Eğer gitmezse, buna devam edeceğimizi biliyordum.

"Maalesef gitmek zorundayım. Sikeyim seni binbaşı!" sinirle söylediği cümle ile kahkaha attım. Emir büyük yerden gelmişti ve cidden gitmek zorundaydı.

"Bu işi, bana tam burada yarım bıraktıran için her şeyden nefret ediyorum!" sitemle söyledi ve üstümden kalktı.

Kendi üstünü düzelttiğinde bende ayağa kalktım. Onu uğurlamak istiyordum sanki kocamı işe gönderiyor gibi hissediyordum. Düşündüğüm şey ile gülümsedim. Bir anda yanağımda hissettiğim dudaklar ile karşımda ki adama baktım.

"Çok güzel gülüyorsun, öpmeye değer bir şeydi." dedi ve diğer yanağımı da öptü. Bir kaç kez daha yaptığında, kahkahalarımı tutamaz olmuştum.

"Tamam git artık." onu kendimden uzaklaştırmayı başarmıştım, gerçi istemese yapamazdım ama sorun değildi.

"Tamam gidiyorum." üzgünce arkasını döndü ve merdivenlerden inmeye başladık. Gitmesini istemiyordum ama gidiyordu. Yüzümü bozmadım ve gülümsedim. Sonuçta yeniden bana, bize dönecekti.

Sevgilim Asker Bey •bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin