Yula Diyeti

1.5K 108 206
                                    

İyi okumalar delilerimm🖤

Bazen, bazı insanları ilk gördüğünüzde hayatınıza dahil olacağını ve güzelleştireceğinizi anlardınız ya, ha tam olarak öyle hissediyordum. Ben Yula'yı ilk gördüğüm zaman endamı, bakışı ve duruşu ile böyle hissetmiştim. Bu adam ise beni yanıltmadı ve beni güzelleştirdi. Bana aile oldu, bana aile oluşturdu.

Üstümde uyuyan küçük erkek çocuğuna gülümsedim. Tolga bana karşı tüm utangaçlığını bırakmıştı. Geldiğimizde bana sıkıca sarılmıştı. Karşıda ki koltuğa baktığım da Yula'nın üstünde, film izleyen Meyra'ya gülümsedim. Gözlerim dolmaya başladığında ise Yula ile göz göze geldik.

Bana sunduğu o gülümseme, benim her anımı aydınlatıyordu. Bende kocaman gülümsedim. Hayatım boyunca tüm duygularımı en yüksek yaşadım. Kızgınsam, kimse beni durduramazdı. Üzgünsem, salya sümük ağlardım. Mutluysam, o gün hiç bir şey moralimi bozamazdı. Hep en yüksek, her şeyi en yüksekte yaşadım. Tıpkı şuan bu adama olan sevgim gibi.

Bunun adı aşk mıydı bilmiyorum ama Yula, artık benim için vazgeçilmez olmuştu. Ne olursa olsun, ondan asla kopamazdım. Diyorum ya her şeyi en yüksekte yaşarım. Eğer ona bir şey olursa, bende nefes alamazdım. Bana aile olan, bana aile oluşturan bu adam, benim artık kalbimdi. Onsuzken tüm bedenim işlevsiz kalıyordu.

Kafamı tavana çevirdim ve düşünmeye başladım. İlk zamanı, benim onu çevirmede gördüğüm ilk an. Simsiyah kıyafetlerin içinde, yüzü gözü kapalı, kocaman bir adam. O an bile, onun kim olduğunu bilmeden etkilenmiştim.

Karşıma geldiği ikinci an, binbaşının odasında. Öyle bir endamı ve enerjisi vardı ki, insanı tepeden tırnağa titretiyordu. Aklıma dolan ilk düşünceleri hâlâ hatırlıyordum. Gözümün gezdiği yerleri ve sonra ona yakalanmam. O anları hatırlamam ile kıkırdadım.

Sonra zaman girmişti aramıza. Birbirimize yavaş yavaş alışmıştık. Onun beni koruması ve kıskanması. Onun ilk yaralı olması ve benim, endişeden öldüğüm gün. Sonra bizim yakınlaşmamız ve devamında oluşan, ayrılmaz bir ilişki. Sonra bana anlattığı gerçekler ve bizim ayrı kalmamız.

Tam o zaman anlamıştım her şeyi, ben artık onsuz yapamazdım. Onsuz günlerin ne kadar ruhsuz ve monoton geçtiğini biliyordum. Yaşayan bir ölüden farkım yoktu. İçimde ki tüm renkler solmuştu ve sonra yeniden birlikte olmuştuk.

Belki bazıları için bu hikaye mutsuz bitmeliydi. Sonuçta ailesi ailemi öldürmüştü ama bunda Yula'nın suçu neydi? Bana korkmadan, benden bir şey saklamadan, ağlayarak anlattığı şeylerde nasıl onun suçu olabilirdi?

Birbirimizi yeterince benimsemiştik ve bana çocuklarını göstermişti. İşte o zamanda, benim ailemin sadece bu aşan olmadığını anlamıştım. Bu çocuklar ve Yula, benim küçük çekirdek ailemdi. Yüzümde ki sırıtma daha da büyüdü ve kafamı yeniden ona çevirdim.

Göz göze geldiğimizde şaşırmıştım. Beni izleyen gözlere baktım. O, aşık olduğum gözlerine, doya doya baktım. Orada bana olan sevgisini görüyordum ve hissediyordum. Bu hayatta en önemli şey hissetmekti. Ben Yula'nın bana olan sevgisini, iliklerime kadar hissediyordum.

"Ne zaman gideceksin?" sessizce sorduğum soru ile üstümde ki çocuğa baktım. Onu uyandırmak istemiyordum.

"Birazdan giderim ama bir kaç gün sonra yeniden geleceğim. Sen bu vakitte çocuklar ile ol." gülümsedi ve Meyra'nın alnını öptü.

"Bebeğim, baba gidecek." üzüntü ile konuştuğunda, içim burkuldu. Onun bu ses tonu, beni bitiriyordu.

"Gitmesen olmaz mı?" küçük kız elinde ki telefonu bırakarak sormuştu.

Sevgilim Asker Bey •bxbWo Geschichten leben. Entdecke jetzt