2.0 (Suguru's Birthday Special)

480 79 106
                                    

ne ara 20 bolum oldu aq

Yatağına güzelce yayılmış, battaniyesinin  altına girmiş, elindeki telefonu fırlatıp atmamak için kendini tutuyordu. Girdiği oyunda takım arkadaşlarının hepsi salak çıkmıştı ve oyunu kaybetmek üzerelerdi.

"APTAL OROSPU EVLADI ÖNÜNE BAKSANA! OYNAMAYI BİLMİYORSAN SİKTİR GİT EVİNE OYNAMA BURDA İŞİN NE?"

"Satoru! Küfür etme."

Aşağıdan bağıran annesinin sesi sadece sinirlerini biraz daha germişti. "TAMAM." diye bağırdıktan sonra dikkatini önündeki oyuna çevirdi, derin bir nefes aldı.

"Niyet ettim Allah rızası için senin ananı sikmeye."

Odaklanmış bir şekilde oyuna dönmüşken bir anda titreyen telefonla neye uğradığını şaşırdı.  Pekala, telefonunun çalması kesinlikle alışıldık bir durum değildi, arkadaşları hep mesaj atardı.

Suguru adlı kişiden gelen görüntülü arama
    |     X

"Ne?"

Anlık bir duraksamanın ardından, telefonu yatağın üzerine bırakarak hızla aynanın önüne koştu. Her zaman mükemmel görünürdü zaten ama yine de bir kontrol de göz çıkarmazdı.

Aynadaki yansımasına sırıtarak göz kırptıktan sonra tekrar hızlıca yatağına döndü ve telefonu eline aldı. Boğazını temizledikten sonra aramayı cevapladı.

"Açmasaydın ya, zaten şimdi kapanacaktı."

Telefonu açmasıyla duyduğu sarkastik cevap gözlerini devirmesine neden oldu. "Sana da merhaba Suguru, iyiyim teşekkürler, sen nasılsın? Evet ben de seni özledim."

Karşındaki çocuğun gülüşünü duyması onun da yüzünde bir gülümseme meydana getirmişti. "Aradım ama müsait miydin? Kapatabilirim istersen."

"Hayır hayır, müsaitim. Oyun oynuyordum ama zaten kaybediyorduk o yüzden sorun değil."

Bu sırada Suguru'nun evin içinde yürüdüğünü görebiliyordu ve gördüğü kadarıyla çok hoş bir evleri vardı. Bir odaya girdikten sonra kapıyı kapatmasıyla Satoru bu odanın ona ait olduğunu anladı.

"Öyleyse kutumda ne var vlog çekmeye hazır mısın?"

Soruyu sorduktan sonra sandalyesine oturmuş, paketi masaya bırakmıştı. Telefonu sabitlemeye çalışıyordu.

"Çok gerildim. Ve heyecanlandım da. Ama daha çok gerildim."

"Niye geriliyorsun?" gülerek sordu. "İçinde ne olursa olsun beğeneceğime eminim."

Satoru bir şey söylemedi, bu sırada siyah saçlı genç sırıtarak ekledi. "Ama kutudan sen çıksaydın emin ol daha mutlu olurdum."

"Elindekiyle idare edeceksin artık."

"Yetinmeyi bilmeyen biriysem?"

Siyah saçlı gencin ona verdiği manidar bakış, kanının hızını arttırmışçasına kan bütün vücuduna hücum etmeye başladı, en çok da yanaklarına.

Hızlıca konuyu çevirdi. "Açsana artık şu paketi."

"Açıyorum kızma."

"Kızmadım."

Suguru pakete uzandı, bakışları Satoru'yu buldu, ardından tekrar pakete döndü. "Açınca üzerime böcek falan atlayacakmış gibi hissetmem normal mi?"

Bu yorum Satoru'nun kahkaha atmasına neden oldu, başını iki yana salladı. "Çıkmayacak, seni temin ediyorum."

"Tamam, sana güveniyorum."

Suguru paketi açarken, Satoru'nun kalbi daha da hızlandı. Onun beğeneceğini biliyordu, yine de kendini heyecanlı hissediyordu.

"Bir not var burada." Suguru eline aldığı kağıdı okumadan önce Satoru'ya baktı. "Okusana, ne yazıyormuş?" Siyah saçlı genç gülümsedi.

"Her doğum gününde yanında olmak istiyorum, nice beraber yıllara. İyi ki doğdun Suguru. Ne kadar uzaktaysak, o kadar yakınız. Hm, son cümle bir The Neighbourhood göndermesi miydi?"

"Eğer anlamasaydın seni engelleyecektim."

Gülüp notu kenara bırakırken konuştu. "Teşekkür ederim Satoru, ama sadece doğum günlerimde değil, yaşadığım her bir günde, 'bugün de nefes alıyorum' diyebilmek için her bir günümde yanımda olmanı istiyorum."

"Öyleyse her bir gününde yanında olacağım, her gün nefes aldığından emin olacağım."

Sıcak bir gülümseme verdi genç, sonra pakete uzandı. Hafifçe salladı. "Ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok."

"Aç ve gör öyleyse. Bölümün başından beri açmanı bekliyoruz Suguru."

Suguru kaşlarını çattı. "Dördüncü duvarı yıkmasana geri zekalı. Senaryoya uygun ilerliyorum."

"Neyse ne, aç hadi şu kutuyu artık."

Suguru'nun parmakları yavaşça kutunun üzerindeki banda uzandı ve acelesi olmayan bir tavırla çıkarttı. Nihayet elleri kutunun içindeki hediyeyi buldu.

Onu paketten çıkarırken, gözlerini kapattı. Masanın üzerine koyduktan sonra bir nefes aldı ve hediyeye baktı. Şimdi masanın üstünde bir projeksiyon gece lambası duruyordu.

Suguru birkaç saniye duraksadı, gözleri hayranlıkla parlamıştı. Bakışlarını telefonun ekranından gülümseyerek onu izleyen gence çevirdi. "Satoru..."

"Beğendin mi?"

"Beğenmek mi? Hayır bu, beğenmekle ifade edebileceğim kadar küçük bir şey değil. Gerçekten ne diyeceğimi bilmiyorum, çok teşekkürler."

"Çalıştırsana Suguru, kargodayken başına bir şey gelmiş mi kontrol edelim."

Suguru kafasını salladıktan sonra ayağa kalktı, odanın ışığını kapattı. Gerçi Satoru bu durumdan pek memnun değildi, onun yüzünü göremiyordu.

Geri gelip masanın üzerindeki lambayı yakmasıyla odanın her yerini yıldızlar kapladı. Suguru içi gülümseyen gözleriyle odayı izledi. "Bunlardan bir tane almayı hep düşündüm, ama bir türlü almamıştım. Canlı olarak daha güzel gözüküyormuş."

"Güzel günlerde kullanırsın umarım."

"Tekrardan çok teşekkür ederim Satoru, bu çok ince bir hediye."

Satoru gülümsemekle yetindi, bu sırada Suguru da tekrar ışıkları açmak üzere ayaklanmıştı.

"Günün nasıl geçti?"

Satoru iç geçirdi ve dramatik bir şekilde elini alnına koydu. "Hiç sormayacaksın sanmıştım. Aslında sabah arkadaşlarımla buluşacaktım, ama aptal kardeşimin okulu için ihtiyaçları olduğundan dolayı annem onunla beraber alışverişe çıkmamızı istedi. Hayır dedim ama beni dinleyen.."

Satoru hararetli bir şekilde konuşmaya başlarken, Suguru masaya kollarını koyduktan sonra kafasını kollarının üzerine yatırdı. Karşısındaki genci gülümseyerek izlerken, gün sonunda gerçekten ilk defa huzurlu hissetti.

pepsi|satosugu text.Where stories live. Discover now