Niye buradasın?

12 2 21
                                    


Sabah çok zor uyandım akşam uyanıp uyanıp durmuştum. Benim için çok yorucu bir geceydi. Dün gördüğüm rüyayı hatırladım. Yaşlı kadın haklıydı. Buradan çıkmak için ölmek en iyi çözümdü. Bir an en acısız nasıl ölürüm diye düşündüm. Sonra hemen vazgeçtim. Sanırım bir karar almıştım. Korkup saklanmak bana göre değildi. Hayatta kalacaksam cesur olmam gerekiyordu.

Yataktan zorda olsa kalktım ve yanımda olan yiyecekleri çıkardım. Yiyecekleri bir sıraya koyup yemeye başladım. Fazla yememem gerekiyordu. Emre saklanma yerinden çıktı.

  -  Günaydın.
  -  Günaydın.
  - Yemek ister misin?
  - Yok saol yanımda bayağı bir yiyecek var.
Dedi. Nasıl bu kadar hazırlıklıydı. Sonuçta ışıklar bir anda kapanmıştı.

  - Nasıl yemek ve su buldun?
  - Işıklar kapandığında yemekhanedeydim.
Bir sorun çıkarsa diye bir sürü şeyi yanıma aldım.
  
Diye cevapladı. Kafa salladım. Gerçekten ne saçma bir durumdaydık. İlerde olurda ölmezsek birine anlatsak bize kahkaha atar inanmazdı oysa olanlar kan dondurucuydu.

Kapı tıklandı. Evet ,sanırım kapıyı biri tıklamıştı. Yine ne olacaktı. Ne zaman kapı çalsa veya kapıda biri olsa bir sürü olay oluyordu. Emreyle aynı ayna kapıya yöneldik. Emre delikten baktı ve bana döndü.

   -   Tanıyor musun bir baksana?

Dedi. Kapı deliğinden baktım ve dışarıda Egenin durduğunu gördüm.

  -   Evet tanıyorum.

Dedim. Yani ismini bilmek tanımaktan sayılıyorsa tanıyordum. Emre kapıyı dikkatlice açtı. Ege hemen içeri girdi. Emre kapıyı geri kapadı.

  -   Sen kimsin?

Dedi Emre. Niye böyle çıkışmıştı ki? Hem ayrıca Ege niye bu sınıfa gelme ihtiyacı duymuştu?

  -   Adımı soruyorsan adım Ege.
  -   Hayır neden geldiğini soruyorum.
  -   Tek daha fazla tehlikedeyim ve birlik olmaya geldim.
 
Gerçekten bunlar niye sinirlilerdi? Söze dahil olup konuşmayı yumuşatmam lazımdı.

  -   Emre, Ege Yağmurla saklandığımız sınıfa gelmişti oradan tanışıyoruz. Ayrıca neden bu kadar gerginsiniz?

Dedim. Cevap gelmedi. Sonra Ege bana döndü.

  -   Ölmediğine sevindim.

Dedi. Şaka mı yapıyorlardı? Ölmediğine sevindim ne demek ya. Bende ölmediğine üzüldüm mü demeliyim buna karşılık?

Ortalığı germemek adına bu lafına tepki vermedim sadece tebessüm ettim.

-   Bence bir durum değerlendirmesi yapıp neler yapabiliriz onu konuşmalıyız.

Dedim. Ege kafa salladı.

  -   Bencede.

Dedi Emre.

Biz Emreyle dolapların o tarafa yürüdük ve girdik. Ege gelmeyince delikten baktım.

-   Neden gelmiyorsun?

Diye sordum. Ege gereksiz bir şekilde çok şaşırdı. Arka tarafa geldi.

  -   Tamam şimdi elimizde ne var? Bildiğiniz her şeyi anlatın.

Dedim. Kimse konuşmaya yeltenmeyince ben başlasam belki konuşurlar diye düşünüp aşırı fazla olan bilgilerimi(!) anlatma kararı aldım.

  -   Tamam ben başlayayım. Öncelikle zaten bu okula yeni başlamıştım. Okula geldiğimde Yağmurla tanışmıştım bana okulu gezdirmişti. İlk derse birlikte girmiştik çünkü aynı sınıftaydık. Hatta Ege de bizim sınıftaydı. Sonra teneffüste Yağmurla kantine indik. Çikolata alıp oturduk. Sonra birden ışıklar kesildi çığlıklar duyuldu falan biz sınıfa çıkmaya çalışırken Emre olduğunu sonradan öğrendiğim için o an tanımadığım birine çarptık. Sonra ışıklar açıldı kapandı falan Yağmuru bulamadım ve merdivenlerden çıkmaya başladım. Yağmurun gıcık olduğu kızı gördüm. Adı sanırım Fulya mıydı neydi? Kolunda çok büyük bir pençe izi vardı. Arkamda bir şey görüp kaçtı. Bende son sürat sınıfa çıkıp kapıyı kapadım. Yağmur ve Ege sınıfa geri döndü. Sonra yan sınıfa geçmeye çalışırken dışarda kaldım . Bu sınıfa kaçtım ve buraya saklandım. Sınıfa Emre geldi ve gizli yeri buldu. Ve şimdi buradayım... Tamaaam sıra sizde.

Hayatın pençesindeWhere stories live. Discover now