*9|| Onun elinden tutup geleceğim.

161 15 0
                                    


******

İyi geceler nasılsınız.

Umarım iyisinizdir. Benim ki şarampolden 

aşağı uçan kamyon gibi 

Keyifli okumalar.

***

6 ay sonra...

Aslı:

"Haftaya olucam işte ameliyatı" dedim.

"Aslı, biliyosun haftaya biz de sezon arasına gireceğiz, ben de geliyorum yanına. En azından ameliyattan sonra seninle kalırım, vize falan çıktı zaten" dedi Salih."Ya Salih, gelmene gerek yok. Zaten baya küçülttü tedavi, sadece şimdi sadece lazerle tamamen temizleyecekler" dedim. Salihanın arkasından Elif kafasını çıkarttı."Aslııı, bende geliyorum bebiş, evinde yer aç," bağırarak ve 32 diş sırıtarak. Elimi anlıma götürüp "Siz beni bitireceksiniz ya kızım, niye tatilinizde benimle uğraşıyorsunuz?" "Ay Aslı, artık sus delirtme beni," dedi devam etti Salih. "O kulüpten ayrılacak mısın?" "Evet, evet. Yarın son işte, son kez antrenman yapacağız. Ertesi gün de son kez maçta yardımcı antrenörlük yapacağım, o kadar sonra da ayrılacağım," biraz durdum. O sırada masamın hemen kenarında duran fotoğrafa denk gelmiştim. İtalya'nın alt liginde olan bir takımdı burası, ama benim için sahadan uzak kalmadığım farklı deneyimler yaşadığım bir 6 aylık dilimdi. Çok şey öğrendim, çok şey kazandım, kaybettim ama hepsi çok güzeldi. En azından hala sahanın içindeydim, belki kenardaydım ama sahadaydım. "Daha sonra da yavaş yavaş rehabilitasyona başlanacak, öyle devam edecek süreç. Umarım en kısa zamanda toplarım" dedim iç çekerek."Aslı, kesinlikle halledeceksin. 6 ayda yenilmez denen hastalığı yendin." O sırada Salihaların zili çaldı ve ardından gelen kişi, Salihanın arkasında belirdi. Gelen kişi Handeydi, telefonda gözlerimiz denk geldi. En son denk gelişimizden bu yana tam tamına 6 geçmişti. Beni görmesiyle gözlerinin içi gülüyordu, buğulanmıştı. Daha fazla onun üzülmesini izleyemezdim, görmeye yüreğim dayanamıyordu, o üzgünken böyle uzaktan olmak, üzen kişi olmak beni yıkıyordu. Daha fazla dayanamayıp sessizliği bozdum: "Saliş, benim yarın erken kalkmam lazım, görüşürüz. Öptüm seni, Eldir de selam söyle, ona da öptüm" dedim. Salihanın bir şey demesine izin vermeden kapattım ve telefonu yatağa fırlattım. Hala çok güzeldi ama o gözlerindeki hüzün beni paramparça ediyordu. Nerdeyse ayrıldığımızdan beri oynadığı tüm maçlarda yüzü asıktı, o her zaman gülüp neşe saçan aşk kadını baladın sahalarda yoktu, her geçen gün performansı düşüyordu. Bunları düşünürken saate gözüm kaydı, hayali geç olmuştu ve gerçekten yarın sabah erken kalkmam gerekiyordu.

Hande

Saliha ve Elif yarın of gününüz olduğu için beni evlerine çağırmışlardı, bu gece beraber film izleyecektik. Benim için düzenliyorlardı aslında, son zamanlarda gittikçe daha da depresif bir hale büründüğümü, ben de farkındaydım ve onlar beni biraz bu halden çıkarmak istiyorlardı. Biraz mırın kırın etsem de Elifin zoruyla ve tehditleriyle gitmeye karar verdim. Aptal kadın, eğer gelmezsem en sevdiğim ayakkabımı kulübün köpeği olan George'a yedirmemle tehdit ediyor, sorun şu yapar.

Evlerinin önüne gelmiştim. Kapıya gelip zile bastım. Kapıyı büyük bir neşe ile Elif açtı: "Hoş geldinnn balımm," dedi, kocaman sarılarak. Ben de aynı şekilde sarıldım: "Hoşbuldum elomm, hoşbuldum." Kafamı salonda gezdirdikten sonra "Büyük şahin nerede?" dedim. Elif biraz sıkılarak "Telefonda konuşuyor... Aslıyla," kafamı sallayarak salona geçecekken rotamı kırıp Salihanın odasına geçtim. Kapı aralıktı, tıklatmadan içeriye girdim. Girmemle telefonda ki zayıflamış, güçsüz ve solgun duran Aslıyla karşı karşıya geldim. Her şeye rağmen gözlerindeki ışık hala içlerinde bir yerde yanıyordu. O gözlere bakmayalı tam altı ay geçmişti, kokusunu içime çekmediğim, elini tutmadığım, birlikte gülemediğim, ağlamadığım tam tamına altı ay geçmişti. En son denk geldiğimizde bir hışımla gittiğim havaalanında kokusunu içime çekmiştim, en son o gün eline dokunmuştum ve en son o gün beraber ağlamıştık.

Flaşback

Eve döndüğümde içimde anlayamadığım bir öfke ve huzursuzlukla doluydum. Aslının ani kararı beni derinden sarsmıştı. Onu kaybetmek istemiyordum, onunla olmak ve ona destek olmak istiyordum. Ancak aklımı başıma toplayıp ona son bir kez daha gitmeye karar verdim. Havaalanına doğru yola çıktım, umut dolu ama içimdeki endişe de bir o kadar büyüktü.

Havaalanına vardığımda kalabalık arasında hızla Aslı'yı aradım. Sonunda onu sırada görmüştüm, bilet kontrol noktasındaki en uzun kadındı, havaalanının girişinde bekliyordu. Ben adım attıkça sanki daha da uzaklaşıyordu. En sonunda dayanamayıp bağırdım: "Aslıı..." Aslı aniden arkasını dönüp sesin geldiği yöne, yani tam gözlerimin içine bakmıştı. İşte her şey şimdi daha da karmaşık bir hal almıştı, planım sadece buraya gelip Aslı'yı bulana kadar dı, daha sonrasında ne diyeceğimi hiç düşünmemiştim. Aslıya yaklaştım. "Hande, burada ne işin var?" Yüzüne bakıyordum ama ağzımdan bir söz, bir hece bile çıkmıyordu. Bir anlık cesaretle "Aslı," dedim, sesim titriyordu. "Seni bırakamam, beni bırakma lütfen, gitme." Dedim, hala sesim titriyordu. Aslı bana kararlı ama bir o kadar üzgün gözlerle baktı, her halinden beklediği o gitmek istemiyordu ama yine de o duymak istemediğim sözler döküldü dilinden: "Hande, benim kararım kesin. İtalya'ya gitmem gerekiyor, burada kalırsam daha fazla zarar görürüm. Lütfen, beni anla." Gözlerim doldu, ona sarılmak, onu tutmak istedim ama o uzaklaştı. "Aslı, seni kaybetmek istemiyorum," diye fısıldadım. "Ben sana tekrar inanabilmek istiyorum, ama şu an bu şekilde olması gerekiyor," dedi, sesinde derin bir üzüntü vardı. Son kez bana bakarak, "Elveda, Hande," dedi ve kontrol noktasına doğru yürümeye başladı.

İçim parçalanıyordu, gözyaşlarımı tutamadım. Onun son kez arkasından bakarken hissettiğim acı dayanılmazdı. Ama yapabileceğim bir şey yoktu, onun kararına saygı duymalıydım. Kendimi zorlayarak geri döndüm, Aslı'nın arkasından bakmadan havaalanından çıktım. İçimde bir boşluk vardı, Aslı olmadan yaşamak nasıl mümkün olabilirdi ki? Ama artık yapabileceğim bir şey yoktu, onu kaybetmiştim ve bu gerçekle yaşamak zorundaydım. Yola koyuldum, gözlerim hala yaşlarla doluydu. Aslı'nın bana olan sevgisini hissetmek, ona sarılmak istemiştim ama şimdi sadece yalnızlıkla baş başa kalmıştım. Onu sevdiğimi bilmeliydi, ama belki de onun için en iyisi bu şekildeydi. Ama artık geri dönüşü olmayan bir yola girmiştik. Belki bir gün yeniden... belki bir gün...

***

Hande

"Aslı telefonu alelacele kapattı. Hande, üzgünle lütfen, biliyosun tekrardan eski günlere döneceğiz, merak etme." İç çekmiştim, "Ben hiç öyle düşünmüyorum Saliş. Hala beni gördüğünde kaçıyor, hala benimle konuşmuyor. Sencede artık ümidi kesmenin zamanı gelmedi mi?"

"Ne saçmalıyorsun Hande, ya farkında değil misin? Sana olan sevgisini bir türlü aşmıyor. Şu an kalbiyle gururu arasında sıkışıp kaldı... Hande, o seni hala deli gibi seviyor, aynı senin onu sevdiğin gibi ama işte hala zamanı var, bu hastalık da onu çok fazla etkiliyor."

"Gerçekten hala böyle mi düşünüyorsun Saliş?"

İster istemez içim biraz olsun heveslenmiştim.

"Hande, bence sende bizimle gelmelisin. Çok büyük bir ameliyata girecek, ne olacağı belli değil. Evet, iyi olası ve durum lehine ama her şey değişebilir."

"Ben zaten gelmek istiyorum Saliha, ama Aslı ne der?"

"Ne derse desin ya, yeter artık. İkimiz de birbirinizi köpek gibi seviyorsunuz, saçma sapan bir hata yüzünden birbirinizi üzüyorsunuz, yeter bu kadar. Kısa bir hayat için bu kadar birbirinizi üzmeyin artık."

"Saliha, ben de geliyorum. Sıkıyorsa ülkeden atsın ama vazgeçmeyeceğim. İtalyadan buraya onun elinden tutup geleceğim."

****

Ay arkadaşlar umarım beğenirsiniz uyuya kalmışım bugünler baya yorgun oluyorum o yüzden yazmak ta yüklemekte baya geçe kalıyor lütfen kusura bırakmayı ama her fırsatta yazıyorum size yorumlarınızla beni yalnız bırakmayın seviliyosunuzzz bayyy iyi geceler ben yattım 

kalsiferWhere stories live. Discover now