08, hasta hobi

87 12 53
                                    


(uyarı: bu bölümde hastalık sahneleri yer almaktadır.)

-

hoseok, ayakları onu inanılmaz bir hızla tuvalete koştururken net bir şekilde düşünemez haldeydi.

dün geceden midesinde kalan yemeği çıkarmıştı, karnı gurulduyordu. o ve diğer oğlanlar saat 01.00 gibi yoongi'nin dairesinden ayrıldıklarında midesi ağrımaya çoktan başlamıştı ama bunu önemsemeyip omuz silkmişti. açıkça yanılmıştı, fena hastaydı.

hoseok sonunda her şeyi çıkardığını hissettiğinde ağzını bir havluyla sildi ve sendeleyerek yatağına geri döndü. neredeyse uyuyakalmış olmalıydı ki hatırladığı bir sonraki şey adının seslenildiğiydi.

"hobi!"

dairesinin kapısı çarparak kapandı ve min yoongi küçük karışıklığın içerisine girdi.

hoseok sarışına seslenip gitmesi gerektiğini söyleyememişti, fazla güçsüz ve halsizdi. hareket bile edemiyordu. ve eğer ağzını açarsa, gereğinden fazla sözcüğün ağzından uçup gitmesinden de korkuyordu.

"hey, orada mısın?" yoongi'nin sesi artık yatak odasının kapı önünden gelmeye başladığında hoseok'un yapabileceği tek şey, kapıyı açıp kendisini bu halde hasta görmemesi için tanrılara dua etmekti. yüzü solgundu, terlemişti ve midesi bulanıyordu.

yine de, büyüğü kapının ardından boğukça seslendiğinde şanssız olduğunu anlamıştı. "orada olduğunu biliyorum, içeri geliyorum."

kapı usulca açılırken menteşeleri gıcırdamıştı. "hey, bu sabah duş almaya gelmedin, ben de seni kontrol edeyim diye düşünd- siktir, hoseok, iyi misin?"

yoongi kapı eşiğinde dururken şok olmuş bir şekilde hasta oğlana baktı. hoseok, onun şaşırdığını anladı, ağzından daha fazla gereksiz şey kaçırmamaya özen göstermeye devam ederek konuşmasını sürdürmeyi denedi. "p- pek... pek değil."

yatağın kenarına otururken yoongi'nin klasik, normal ifadesinin yerini endişe aldı. "bu nasıl oldu? dün gece iyiydin."

hoseok cevap veremeyince hafifçe omuz silkmekle yetindi. yoongi'nin kendisine daha fazla soru sormasını istemediğini anlayacağını umuyordu. öyle de oldu.

yoongi, baskı uygulamak için elini küçüğünün alnına kaldırdı. hasta oğlanın başından feci sıcaklık yayılıyordu. kesinlikle ateşi vardı.

"ateşin var." elini hoseok'un alnından çekip saçlarına götürdü ve sakinleştirici bir tavırla parmaklarını saçları arasında dolandırmaya başladı. bu hareketi hoseok'u rahatlatıyordu; midesindeki feci rahatsızlığı, yoongi ona ne zaman ufak bir ilgi gösterse gelen kelebekler azıcık da olsa bastırmayı başarmıştı.

hoseok gözlerini kapatıp rahatlamaya çalıştı. yaklaşık bir dakika sonra, yoongi kırmızı tutamlarla oynamayı bıraktı. "burada kalıp seninle ilgileneceğim."

küçük olan yorgunca gözlerini açtı ve başını salladı. "hayır, sen de hastalanabilirsin. kendime bakabilirim, iyiyim." ardından kalkıp oturmaya çalıştı, ancak karnının başka planları vardı. aniden kasıldı ve hoseok'un nefesi acıyla kesildi. yoongi onu yavaşça geri oturttu ve açıkça ifade etti. "iyi olmadığın belli. zar zor bile ayakta kalamıyorsun."

minik iniltilerle hoseok tekrar uzandı, büyüğünün yüzüne bile bakmıyordu. "hastalanmanı istemiyorum ama. ikimiz de benim durumumda olursak on kat daha fena olur..."

"büyük ihtimalle gıda zehirlenmesi gibi bir şey, yani bulaşıcı değil. üstelik, benim bağışıklık sistemim güçlüdür, yani benim için endişelenme." omuz silkti. giyindiği sarı kapüşonlu hoseok'undu. çıkarıp yanına koydu.

soap 𖥸 yoonseok [türkçe çeviri]Where stories live. Discover now