5. itibar

167 14 5
                                    


𓆩♡𓆪

O akşam Pete, Vegas ona biraz daha su içirip ilaçlarını almasını sağlamak için dürttüğünde biraz daha iyi görünüyordu. Bu sefer Pete yorgun bir şekilde başını öne doğru sallayıp her ikisini de itiraz etmeden yapmıştı. Vegas, Pete'e daha rahat etmesi için yatakta pozisyonunu değiştirmesine yardım etmişti. Başının altına bir yastık koyarak uzanmasını sağladı ve ateşinin düşmesine yardımcı olması için üzerine bir battaniye örttü. Pete'e yemek yedirmeyi düşünüyordu ama o kadar yorgun ve bitkin görünüyordu ki, Vegas buna pek cesaret edememişti ve ertesi sabah geri döndüğünde Pete'in yemeğini yiyeceğini düşünerek yemek dolu kaseyi yan tarafındaki masaya bırakmıştı. O gece odadan çıkıp kapıyı kapatmadan önce Pete tekrar uykuya dalmıştı.

Ancak ertesi sabah babasının bir kez daha güvenli eve gitmesi yüzünden korkunç bir sabaha uyandırılmıştı. Gun, Vegas'ın saçlarına asılmış ve yataktan dışarıya doğru sürüklemişti. Bir yandan başka anlaşmalarının daha başarısızlıkla sonuçlandığını diğer yandan ise bağlantılarından ana ailenin haberi olduğunu haykırıyordu. Sonra da Vegas'ın yüzüne yumruk atıyordu.

Babası ona sadece gerçekten sinirlendiğinde yumruk atardı. Bunun yerine genellikle Vegas'a tokat atmayı tercih ederdi. Genellikle ondan gelen herhangi bir yumruk, Vegas'ın saatlerce kendinden nefret etmesine yetiyordu. Babasının gitmesini bekler, yatağında top gibi kıvrılır ve yüzü devam edemeyeceği şekilde acıyana kadar ağlardı.

Ancak bu sefer babası onu işe yaramaz ve değersiz olarak nitelendirirken, duyabildiği tek şey dün geceden kalma narin bir sesin yankısıydı. "Başarısız olduğumuz için bizi dövmüyorlar. Bizi dövüyorlar çünkü kendileri başarısız oldular." Her ne kadar Pete'in yanılmış olduğundan o kadar emin olsa da babasının Korn'u asla yenmediği de doğruydu.

Sonunda Gun sesi kısılana kadar bağırdıktan sonra oradan ayrıldı. Vegas, kafası karışmış bir halde yatak odasının ortasında öylece durdu. Çenesindeki ve ağzının köşesindeki morluklardan gelen zonklamanın ve kafa derisinin hâlâ acımasının ötesinde, neden gerçekten artık acıtmıyordu? Ancak bunlar, babasıyla olan bu kavgalarından sonra onu canlı canlı yiyip bitiren nefretin acısıyla karşılaştırıldığında önemsizdi. Ve kesinlikle sinirlerinin kazındığını hissetse de kendisinden normalde olduğu kadar nefret etmiyordu.

Vegas hala onun söylediklerine tam olarak inanmasa da, Pete'in söylediği şeyler aklına tekrar gelmişti. Dışarısı henüz yeni aydınlanmıştı ve Vegas hala duş almamıştı, pijamaları üzerindeydi. Çıplak ayaklarının artık tanıdık olan yolun çıkacağı odayı takip etmesine engel olamıyordu.

Yaralı adam hala dün geceki pozisyonda uyuduğu için Pete'i uyandırma niyetinde olmasa da sessizce hareket etmeye çalıştı. Ama yatağa yaklaştığında Pete kıpırdandı ve gözleri açıldı. İrkilerek doğruldu; bunu yardım almadan yapabilmişti, bu da kendisini bir önceki geceye göre daha iyi hissettiği anlamına geliyor olmalıydı. O da daha iyi görünüyordu; yüzünde artık biraz renk vardı, surat ifadeleri daha berraktı ve önceki geceki soluk teninden eser yoktu. Ateşi düşmüş olmalıydı.

Ama iyileşen bir Pete, gözlemci bir Pete'di. "Yine mi?" diye sordu ve Vegas'ın onun ne demek istediğini açıklığa kavuşturmak istemesine gerek yoktu. Pete ona baktı, ifadesi okunması zordu. Belki endişeydi ya da empati yapıyordu? "İyi misin?"

Bu soru Vegas'ı hazırlıksız yakaladı. Pete kimdi ki Vegas'a - onu kaçıran kişiye - iyi olup olmadığını soracaktı? Ancak Vegas sinirlenmek yerine sahte  bir şekilde güldü. "Henüz buna alışamadın mı?" diye sert bir tavırla sordu. Pete'in aslında ona ne kadar yardım ettiğini kabul etmeye hazır olduğundan emin değildi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 29 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

sharing different heartbeats [türkçe çeviri]Where stories live. Discover now