4. empati

293 21 5
                                    


𓆩♡𓆪

Vegas, Pete'i zincirle bağlanmış bir halde bırakıp odadan çıktığında, kemerinin belinde olmadığını fark etmişti.

Hemen geri dönüp kemerini oradan almayı düşünmüştü çünkü Pete kadar kurnaz birinin kemeri kullanarak kelepçeleri açabileceğini biliyordu.

Fakat aniden tüm zihnini saran merak duygusuyla duraksamıştı. Ne kadar sürebilirdi ki? Kaçsa bile ne yapabilecekti? Ne de olsa yaralıydı ve birkaç gündür hiçbir şey yememişti.

Vegas'ın kontrolden çıkıp Pete'i kemerle dövmesinin nedeni tam olarak buydu. Çok sinirlenmişti. Pete çok inatçıydı. Bir şeyler yemeyi reddediyordu. Yemek yemeyeli, su içmeyeli kaç gün olmuştu? İki? Üç? Belli bir şey söylemek zordu. Pete hemen pes etmeliydi fakat ölümüne inat ediyordu. Bu kesinlikle kabul edilemezdi. Pete, Vegas tatmin olana kadar ölemezdi.

Ne de olsa bu lanet olası evdeki tek ilginç şey Pete'di. Vegas'ın sahip olduğu diğer şeyler, bazı kitaplar ve evcil kirpisi, orta derecede ilgi çekiciydi. İkisi de Pete'in onu eğlendirdiği kadar eğlendirmiyordu. Pete kesinlikle oyunu düzgün oynamıyordu. Çekici olmaya devam etmesi için yemek yemesi ve gücünü koruması gerekiyordu.

Açlıktan ölmek üzere olmasına ve yaralanmış olmasına rağmen, çileden çıkaran, küstah tavrını korumakta oldukça inat ediyordu. Bu yüzden Vegas beklemeye ve bundan sonra ne yapacağını görmeye karar vermişti. Kendi odasından bir şok tabancası aldı ve kapının önünde saklanarak bekledi.

Ve tabii ki beş dakikadan daha kısa bir sürede, Pete kapıyı kırmayı başarmış ve tökezleyerek dışarı çıkmıştı. Pete'in gözlerini kısmış kendince bir plan yapmaya çalıştığını izlerken Vegas'ın yüzüne keyifli bir sırıtış oturmuştu. Sadece kemer ve inadından başka bir şeyi olmadan kaçmak için beş dakikası vardı. Açlıktan bitkin düşmüştü ve bileklerindeki kan durmadan akıyordu. Neden bu kadar etkileyicisin, Pete? Bunu nereye kadar götüreceğini merak ediyordu. Çok fazla bir beklentisi yoktu belki de on dakikadan daha az bir sürede pes edecekti. Dürüst olmak gerekirse, on dakika bile bu durum için oldukça etkileyici olurdu.

Pete temkinli bir şekilde ilerledi. Son birkaç gündür göğsünde oluşan kesiklerin ve boş midesinin acısını açıkça hissediyordu. Merdivenlerden aşağıya inerken sendeledi, hala kendini toparlamaya çalışıyordu. Vegas başını salladı.

"Bu aptalca planından haberim olmayacağını mı sanıyorsun?"

Vegas gelişigüzel bir şekilde onu takip edip, gölün üzerindeki çardağa doğru sürüklenmesini ve oradan başka herhangi bir yoldan kaçmaya çalışmasını izlerken Pete'in kafası aniden kendisine döndü. Çok önemli olduğundan değildi fakat bu evin avantajlarından bir şeyler vardı o da sadece birkaç giriş ve çıkış yolunun olmasıydı.

Pete hala ileriye doğru sendeliyor, dişlerini gıcırdatıyor, etrafına bakıyordu. Belli ki yeni bir plan yapmaya çalışıyordu.

Vegas'ın sırıtışı genişledi, eğleniyordu. "Kaçabileceğini mi sanıyorsun?" İki seçeneği vardı, ya Vegas'ın yanından geçecekti ya da göle atlayacaktı. İçeride olduğu gibi burada da bir şekilde kapana kısılmıştı. Yine de Pete çardağa girdi. Vegas peşinden geliyordu. ''Ah, çok iyisin. Ana ailenin korumalarının başı." Alay mı ediyordu? Belki. Ama aynı zamanda gerçekleri de söylüyordu. Pete her zamanki gibi köşeye sindi. Vegas tam arkasında durarak onu beklentiyle izledi. "Yani? Sıradaki ne?"

Pete ona her zamanki gibi meydan okurcasına ters ters baktı, sonra seçenekleri değerlendirmek için etrafına baktı: kesinlikle başlatacağı bir dövüş ya da zayıf ve yaralıyken yüzerek uzaklaşmaya çalışması kaybetmesine neden olurdu. Pek mantıklı bir yaklaşım olmazdı- özellikle de göğsünün her yerinde hala kanayan açık yaralar olduğu düşünülürse. Suya maruz kalırsa yaraların enfeksiyon kapacağı garantiydi. Vegas şok tabancasını arkasında tutarak merakla bekledi. Pete kaldığı bu iki seçim karşısında ne yapmaya karar verecekti?

sharing different heartbeats [türkçe çeviri]Where stories live. Discover now