18.

153 20 10
                                    

Son dersin bitmesine saniyeler kalmıştı. Bütün ders boyunca titrettiğim bacağıma elimi koydum. Stresten ve karın ağrısından mahvolmuştum. Zilin çalmasıyla sesli biçimde nefesimi verdim. Karın ağrısından dolayı zorla sıradan kalktım.

Kitaplarımı yavaşça ama sertçe çantama tıktım. Çantam yeterince ağır olmuştu, bunu nasıl taşıyacaktım şimdi? Karnımın ağrısı sırtıma kadar vurmasaydı rahatça taşırdım her zamanki gibi. Çaresizce elimdeki çantayı sırtladım ve sınıftan ayrıldım.

Yavaş hareket etmem sonucu bütün sınıflar çoktan dağılmış gibiydi. Tek tük aşağı inen öğrencilerin arasına girdim. Umarım Toji ile karşılamaz-

Belasını verdiğim şuan tam da merdivenlerin sonunda duruyordu. Arkası dönüktü. Aradan hemen kaça bilirdim eğer dönmezse. Basamakları hızlıca indim tam sırtının hizasından dönecekken sanki benim yürüdüğümü anlamışcasına arkasını döndü ve bana baktı. Asla duraksamadan sinirli bir bakış attım ama oma hafifçe gülümseyerek geri önüne döndü. Bu adam tam bir otistikti.

Allahtan sabır dileyip çıkış kapısından kendimi dışarı attım. Satoru ile konuşacaktım bu konuyu ama şuan ortalıkta gözükmüyordu. Konuşacak halimde kalmamıştı zaten. Yarın anlatırım gerçi acelesi yoktu. Oysaki çok ısrar etmişti öğrenmek için ama ne yapayım yani.

Okuldan çıktığımda direkt yurdumun olduğu sokağa ilerledim. Hızlı hızlı yürüyüp karşı yola geçmek için geçen araba var mı diye kontrol ettim, tam geçecekken çantamdan gelen telefon sesiyle durdum. Bıkkınlıkla çantamdan telefonumu çıkardım. Arayan Satoruydu, şaşırmamıştım.

Telefonumu açıp kulağıma uzattım.

"Bebeğim hani çıkışta anlatacaktın bana olanları, yoksun hiçbir yerde." dedi Satoru.

Evet şimdi biraz pişman olmuş gibiydim. Sonuçta ona bir şey demeden okuldan çıkmıştım.

"Karnım çok ağrıyordu ve üstümü değiştirmem gerekiyordu.." dedim yorgun bir şekilde.

"Biliyorum güzelim, sen istersen yurduna git yarın daha rahat olduğunda konuşuruz."

"Bilmiyorum yarın gelmeyebilirim." dedim ani verdiğim kararla.

"O kadar hasta mısın yani?" .

"Yok ondan değil..." dedim, sona doğru alçalan sesimle.

"Neyden?"

Gözlerim bir anda dolup burnum sızlamaya başladı. Konuşacak durumda değildim şuan. Fazla bunalmıştım zaten bugün. Aniden telefonumu kulağımdan indirip kapattım. Satoru iyice meraklanacaktı ama yapabileceğim bir şey yoktu.

Ağlaya ağlaya karşı yola geçip yurdun bahçesine girdim ve içeri geçip odama girdim.


Yastığıma sarılmış bir şekilde yatarak duvarı izliyordum. Şuanki halim hiç rahat değildi. Reglken uzanmak tam bir işkenceydi.

Biraz daha bu pozisyonda boş boş durduktan sonra yurt odamın kapısının çaldığını duydum. Kafamı yataktan kaldırdım. Telefonumu alıp saate baktım, saat sekizi geçiyordu yani daha erkendi. Kim gelip kapımı çalabilirdi ki? Zaten arkadaşım felan da yoktu artık.

Belki yurt görevlilerinden biridir diye ayaklanıp kapıya yöneldim. Saçım başım rezalet içindeydi ama umrumda değildi zaten görevliler aldırış etmiyorlardı.

Kapıyı yavaşça açtığımda önümdeki uzun boylu şeyle karşı karşıya geldim.

Mor saçları beline kadar uzanan, pembe rujlu ve tişörtünü crop yapmaya çalışıp beceremeyen Satoru önümde elini beline koymuş bir vaziyette poz veriyordu.

"Hi, Girl!"

𝙾𝚔𝚞𝚕 [ 𝙶𝚘𝚓𝚘 𝚂𝚊𝚝𝚘𝚛𝚞 ]Where stories live. Discover now