8 çocukluk arkadaşı(4 kız 4 erkek), 7-8-9 yaşındayken ayrılırlar. 26-27-28 yaşında hepsi asker olarak aynı mangada görev yapmaya başlarlar.
Umay Yılmaz 27 yaş
Uraz Türkoğlu 28 yaş
Metehan Özçelik 27 yaş
Aykız Karahan 26 yaş
Oğuz Soykan 28 yaş
Alya G...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Askoyuzz💅
Neyse iyi okumalarr
~...~
Akrep birkaç saniye göz kırpıştırdı. Sanırım tim komutaniyla böyle karşılaşmayı beklemiyordu. Ee yani ben de tim üyesiyle böyle karşılaşmayı beklemiyordum.
"Harbi mi lan?" Sonunda algıları açılmıştı. O sırada arkama baktı ve tam bir adım atacağı sırada bende onun arkasında bir hareketlilik sezdim. Aynı anda kafamıza vurulmasıyla gözlerimiz karardı ve bayıldık. Gözlerimi açamıyordum, hareket edemiyordum fakat bilincim yerindeydi. O sırada biraz hayal kurmaya başladım. Canım sıkılmıştı çünkü. Ha evet; bu durumda hayal kuruyordum. Çünkü ben bir aptalım.
Mesela o deprem olmasaydı?
Ben asker olamasaydım?
Aykız ve Alp asker olamasaydı?
Hâlâ arkadaş olur muyduk? Bence evet. Neden bilmiyorum ama gerçekten onlarla aramda farklı bir bağ vardı. Hatta aralarından Metehanla süt kardeştim sanırım. Öyle hatırlıyordum.
En sonunda bileğimde bir demir soguklulugunu hissettim. Hareketlerim daha da kısıtlandı. Sonra aynı his ayak bileklerimde de belirdi.
Bir süre sonra yüzümü atılan soğuk su ile gözlerimi açtım. "Güzelik uykuni böldügümiz için kusira bakma, Zemheri Komitan."
"Siktir git psikolojik destek al adi piç. Ayrıca düzgün konuş Türkçe'yi." Umarım bu da doğum günü sürprizi falan değildir. Yoksa Azraile gerek kalmadan kendimi vuracaktım.
Elinde gördüğüm bıçakla ne yapacağını anladım. Ufak tefek çizikler bla bla bla.
"Hızlı ol canım sıkılıyor." Tek kaşı havaya kalktı.
"Agzin açılmiş son işkenceden sonra bakıyorum komitan." Gözlerimi devirdim. Mesela şuan elimde belgelerle karargaha dinmek var iken neden buradaydım? Nuriye bana yardım et.
Dikkatsiz iki salak olduğunuziçin olabilir mi gülüm?
Sus nuriye.
Sos noroyo
Nuriye sanki biraz haklıydı ama bunu ona söylemeyecektim. Bıkkın bir nefes aldım. Sonra da Bataklık denen itin bıçakla karnıma çizikler atmasını dişlerimi sıkarak izledim. Yaralar yanıyordu. Çok yanıyordu. Ama bunu bilmesine gerek yoktu onun. Daha sonra Akrep geldi aklıma. Döndüm baktım odaya.
Beni bir köşeye; Akrep'i ise diğer köşeye kelepçelemişlerdi. Ona da aynı şekilde bıçakla çizikler atıyorlardı. Ama bu onun umurunda değil gibiydi. Benim karnıma bakıyordu. İtin şuan yaptığı yaralar dışında bir çok işkence yarası vardı bedenimde. Büyük ihtimalle ona bakıyordu Akrep.