Asrın Doğuşu (Bölüm - 1)

92 32 57
                                    

ʙᴏ̈ʟᴜ̈ᴍ ᴍᴜ̈ᴢɪɢ̆ɪ | (ᴘᴀᴛɪᴇɴᴄᴇ ᴀɴᴅ ᴘʀᴜᴅᴇɴᴄᴇ - ᴛᴏɴɪɢʜᴛ ʏᴏᴜ ʙᴇʟᴏɴɢ ᴛᴏ ᴍᴇ)

Güneş Bafra Ağzından

Elimdeki telefonda rastgele çalan şarkıyı beğenmeyince atlama tuşuna bastım, bugün kendimi önceki günlerden daha da halsiz hissediyordum. İçinde olduğum ölüm diyeti gerçek anlamda beni eritiyordu. Yanımdaki suya eriştim ve birkaç damla içtim ki şişe güçsüzlükten titreyen ellerimden kayıp gitti, tüm yatağım su içerisinde kaldı. Hava fazlasıyla soğuktu ve bu soğukta üzerimde tek bir iç çamaşırı ile duruyordum. Soğuk suyun vücuduma teması ile biraz irkildim. Soğuk, vücudumun daha dinç olmasını sağlıyordu, daha ne kadar dinç olabilirdim onu da bilmiyordum. Ölüm kapının eşiğinde bekliyordu ve bende o kapıyı açmaya hazırdım. Gözlerimden yaşlar süzüldü. Acıyı iliklerime kadar hissediyordum, ayaklarımı vücudumda birleştirip kafamı dizlerime gömdüm.

Ardından vücudumda girip çıkan ağrıyla gelen sinir krizine engel olamadım. Ayağa kalkıp gördüğüm kırıp, parçalayabileceğim herşeyi yere serdim. Parfüm şişeleri, makyaj malzemeleri, kıyafetler hepsi yerlerdeydi. Elimle dolaba güçlü bir yumruk geçirdim ve hırsımı alamayıp tekrar tekrar dolaba vurdum, acıdan ağzımdan iniltiler çıkıyordu. Göz yaşlarımı kanayan elimle sildim ve yüzüm kana bulandı. Aynanın karşısında durduğumu yan tarafıma dönünce fark ettim. Kendime baktım, aynadan acınası halimi gördüm. Sarı saçlarım uzun süredir kesilmediğinden belime kadar uzanıyordu, mavi gözlerimin çevresi kan çanağına bürünmüştü, güneş görmeyen tenim kar beyazı kalmıştı ve elimden yüzüme geçen kan ile aynı paylaçolara benzemiştim. Kendime bakıp çığlık attım ve yanımdaki vazoyu aynaya fırlattım büyük bir sesle ikisi de paramparça oldu. Yatağıma girip telefonumdan kamerayı açtım yanımdaki sehpadan aldığım peçete ile yüzümdeki ve elimdeki kanı silmeye çalıştım.

Elimdeki kan öyle hemen kesilecek gibi değildi ve temizlenmesi gerekiyordu. Odamdan çıkmaktan nefret etsem de tendürdiyot ve sargı bezini salondaki pansuman dolabından almam gerekiyordu. Tek olsam bile alışkanlıktan üzerime kapının arkasındaki sabahlığı sarıp odanın kapısını açtım. Elime telefon flaşını alıp ilerlemeye başladım çünkü evimdeki siyah perdeler içeriye ışık girmesine engel oluyordu ve lamba açmayı sevmiyordum. Dış kapının açılmasıyla beraber hızla ellerimi sabahlığın ceplerine soktum. Sonrasında dayanamayıp yanıma gelen Alberta
Abla' ya kollarımı doladım. Şu hayatımda yanımda olan tek kişi oydu ve diğer insanlar gibi benden korkmuyordu.

Sesimi çıkabildiği kadar düzgün çıkartmaya çalışarak "Ellerimi pansuman eder misin, sen yapınca hemen iyileşiyor." dedim. Ellerimi avuçlarıma alıp yarama baktı, gözündeki tek damla yaş yaramın üstüne düştü. Göz yaşının yarama verdiği acı ile diğer elimi yumruk yaptım. Dolaba ilerleyip tendürdiyot ve sargı bezini aldı ve koltuğa oturup başını yanıma gelmem için öne eğdi. Elime nazikçe tendürdiyot sürerken canımın yanmasıyla tırnaklarımı elime sapladım. Sargı bezini sararken uzun bir nefes verdim. Oturduğum yerde karşımdaki çalar saati izlerken Alberta Abla yanımdan kalkıp odama ilerledi, yine içerisinden beni azarlamak isteyecek ama tek yapacağı gelip solgun yüzümü okşarken bir daha yapmamamı tembihleyecekti. Saat tık tak diye ses çıkartıyordu. her bir ses beni ölüme daha da yaklaştırıyordu, buna inanıyordum. Alberha her geldiğinde onlarda kalmamı ister, hayıflanırdı fakat benim ne kadar inatçı olup bunu kabullenmeyeceğimi de bilirdi. O da içini bu şekilde rahatlatıyordu ne yapsın diye düşünürdüm. Mutfağa ilerleyip aldığı çöp poşetine kırık dökük ne varsa doldurup kapının önüne bıraktı. Salon ile mutfak birleşik olduğundan her haraketini takip edebiliyordum.

Yanıma gelip ellerini bacaklarıma koydu. "Bak güzel kızım... burada gittikçe soluyorsun, bize gel- sözünü yarıda kesip "Benim cevabımı bildiğin halde ısrar etmene hayret ediyorum." " dedim bende aynı şekilde ona hayret ederek. Bana sarıldıktan birkaç saniye sonra ayrılıp çöp poşetini aldı bana baktıktan sonra gözlerini kaçırıp kapıyı açtı ve yavaşça kapıyı kapattı. Bu sefer onu kırdığımı hissedebiliyordum ama bildiği halde bana ettiği ısrar beni de kendini de yoruyordu ve o da boşa nefes harcıyordu. Odama geçtiğimde beni tekrardan kötü edebilecek hiçbir şey kalmamıştı.

Asrın DoğuşuKde žijí příběhy. Začni objevovat