Başlangıç

175 2 5
                                    

Tören salonunun kapısından girdiğimiz andan itibaren insanlar Devrim'in çevresine toplanmaya başladı. Işığa üşüşen böcekler gibiler. Devrim, onları kibarca karşılıyor, ilgisizliği ile eziyet ediyor, yeterince huzursuzluğa kapıldıklarından emin olduğundaysa şefkatiyle rahatlatıyor. İnsanlar o şefkat anının gelişi ne kadar uzarsa ona o kadar bağlanıyor. Devrim bir gösteri ustası. Oysaki ben çoğu insan için görünmezimdir.

Organizasyondan genç bir kadın tedirgin şekilde yanıma yaklaşıp törende takdim edilebilmem için özgeçmişimi istiyor. Kâğıt ve kalemi bana uzatırken elinin titrediğini görüyorum. Belli ki o da benim gibi buraya ait değil. Onu zor durumda bırakmak istemediğim için gülümseyerek "tabii" diyorum. Oysaki benim geçmişimin başladığı bir nokta, takdim edilecek bir varlığım yok. Devrim'in gösterisini izlemeye devam ederken, onlara ne verebileceğimi düşünüyorum.

Doğduğumdan beri ne gururla taşımam beklenen bir soyadım, ne içine doğduğum onurlu bir mücadele, ne aidiyet hissettiğim bir okulum, ne de önemli işler yapmış insanlarla dolu bir muhitim oldu. Aile dâhil hiçbir topluluğa ait olmadım. Kendilerinden büyük hiçbir şeyin parçası olmamış insanların çocuğuyum ben. Aynı evde yaşayan beş insandan biriyim sadece. Bir yetişkin kadın, bir yetişkin erkek ve bakmakla yükümlü oldukları üç çocuktan biri.

Annemin ve babamın benden bir beklentisi varsa da bunu hiç söylemediler. Sürdürmem gereken bir gelenek olmadığı gibi, karşılamam gereken beklentiler de yoktu. Haksızlık etmeyeyim. Yaşamam bekleniyordu elbette. Ebeveynlerin çoğu çocuklarından en az bunu bekler. Ölsem üzülürlerdi herhalde. Onlar için büyük bir başarısızlık olurdu bu. Çocuklar doğmalıydı, doyurulmalıydı ve kendi çocukları için aynısını yapmalıydılar. Benimkiler de bizler için bu görevlerini eksiksiz şekilde yerine getirdi. Babam her gün para kazanmak için işe gitti, anneme her gün kazandığı paranın bir kısmını bıraktı, annem o parayla bizler için bir şeyler aldı. Bizi doyurdu, bizi giydirdi.

Çocukluğumdan babama dair hatırladığım çok az şey var. Herkes gibi biriydi işte. İlçenin ayakta kalmış tek fabrikasında geceleri güvenlik görevlisi olarak çalışırdı. Ben uyanmadan önce eve gelir, ben okuldan dönmeden evden çıkardı. Her öğleden sonra uyanıp önce kahveye uğrar, sonra işe giderdi. Bazen kahvede görürdüm onu. Kalabalığın içinde. Uzaktan selamlaşırdık. Haftada bir gün ve bayramlarda izin yapardı. O günlerde de geç saatlere kadar uyur ve evde çıt çıksın istemezdi. Biz de çıt çıkarmazdık. Devrim'in aksine, ben olduğum kimseyi ses çıkarmama değil, çıt çıkarmamama borçluyum.

Devrim kalabalığın ilgisinin yeterince üzerinde olduğundan emin olduğunda beni kendi eseriymişim gibi onlara tanıtıyor. "İşte", diyor; "merakla beklediğiniz Hayat sonunda burada!" Onlarca göz beni süzüyor. O gözlerde tatminsizliklerini görüyorum. Onlar için Hayat böyle biri değil. Bir başkası. Devrim'in eserlerini teker teker bulup gün yüzüne çıkarttığı, insanların kim olduğunu bulmak için aylarca seferber olduğu, ünlü Hayat belli ki daha farklı biri. Belki daha uzun, belki daha güzel, belki daha yaşlı, belki de bir erkek ama o Hayat kesinlikle ben değilim. Bu da çok bir önem taşımıyor aslında. Hikâyenin anlatıcısı onların gözünde kahramanından daha değerli. Gözler, çocukluğumdan beri alıştığım şekilde, çok kısa bir süre için üzerimde kaldıktan sonra başka yöne dönüyor.

Aileme dair söylediklerimden sevgisiz büyüdüğümün sanılmasını istemem. Benden sekiz yaş büyük ablam sevmeyi bilirdi. Sanırım biz doğmadan önce ölen anneannemden öğrenmiş. Ben de, benden iki yaş büyük abim de ablamın bebekleri gibiydik. Saçlarımızı okşaya okşaya tarar, yanaklarımızdan şapur şupur öper, sıkıca sarılır, gücü yettiği kadarıyla kucağına alıp oradan oraya taşırdı. Sanki annem bizi onun için doğurmuştu. Onunduk biz. Öyle sahiplenir, öyle üzerimize titrerdi.
Abim de onun gibiydi, ama daha farklı. O da benim üzerime titrerdi. Sokakta çocukların beni hırpaladığını görse hemen kavgaya girerdi. Zayıf ve çevik bir çocuktu. İçinde hisli, dışında sert. Uzun kirpikleri ve iri gözleriyle çok güzeldi. Onun güzelliği bozulmasın diye kötü çocuklardan uzak durmayı çok küçükken öğrendim.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 20 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KimseWhere stories live. Discover now