4.BÖLÜM: EN ACI GÜN

13.6K 680 38
                                    

Keyifli Okumalar! 🖤

02 HAZİRAN 2019

İZMİR | 20:55

TOPRAK

Toprak heyecanlı bir şekilde yürüyordu, annesini mutlu edecek çok güzel bir haberi vardı ve aynı zamanda annesinin en sevdiği tatlıdan almıştı. Bu akşam güzel bir kutlama yapacaklardı... Nihayet bitti bu sefillik diye düşündü, cüzi bir rakama işi almıştı ama önemli değildi, önemli olan annesini artık çok rahat ettirecekti. Annesiyle nihayet istedikleri hayata kavuşacakları için mutluydu fakat bir yandan da hüzünlüydü, böyle mutlu bir günde babası da yanında olsun çok isterdi! Derin bir iç çekti ve çantasından anahtarı çıkartarak evin kapısını açtı.

"Melek sultan! Ben geldim." dedi Toprak. Işıklar kapalıydı, bildiği kadarıyla annesi bir yere de gitmeyecekti. Daha sonra banyodan ışık geldiğini gördü, ceketini astıktan sonra elindeki tatlıyı buz dolabına koydu, üstündeki kıyafetleri çıkardı. Annesi henüz banyodan çıkmamıştı, kapıyı tıklattı ilk önce.

"Anne" diye seslendi. Ancak içeriden ses gelmiyordu, o an içeriden su sesinin de gelmediğini fark etti. Hemen banyonun kapısını açtı ve adeta kalbine bir bıçak saplanmış gibi kaldı. Çığlık atmak istedi ancak sesi çıkmıyordu, şok geçiriyordu. Ağlamak istiyordu fakat sesi çıkmıyordu, hareket etmek istiyordu ancak adeta olduğu yere çakılıp kalmıştı. Ayaklarından başlayan bir buz kütlesi bir anda beynine sıçramış ve tüm bedenini dondurmuştu. Bu anı göreceğine gözlerinin yerinden çıkmasını dilerdi çünkü tam karşısında, küvette bakmaya doyamadığı annesinin cansız bedeni yatıyordu ve parçalara ayrılmıştı, banyonun her yeri adeta kan gölüne dönmüştü.

"Anne!" diyebildi sadece, gücünü biraz toparlayabildikten sonra gözyaşları eşliğinde ağız dolusu bir çığlık attı. Kalbine bir değil bin hançer saplanmış gibi hissediyordu, aldığı nefesin o dakikadan itibaren boş olduğunun farkındaydı, yutkunmak istedi ama buna yeltenecek gücünün bile olmadığının farkına vardı, sadece sırtına binen büyük bir yük nefes almasını zorlaştırıyor, kalbini acıtıyordu. Acıyla bağırıyordu, gördüklerine inanamıyordu. Annesi, ölemezdi. Onu bırakıp gitmezdi, gidemezdi. O Toprak'ın biricik annesiydi ve anneler ölmezdi...

15 HAZİRAN 2019

İZMİR

Toprak, annesinin yokluğuna hâlâ alışamamıştı hem bir annenin yokluğuna nasıl alışılırdı ki? Onun yokluğunu kabul edemiyordu, yüreğinde koskoca bir boşluk vardı ve ne olursa olsun o boşluk bir daha asla dolmayacaktı ama en acısı da bunu ona yapanlar hâlâ bulunamamıştı. Ne hikmetse binanın kameraları olaydan iki gün önce bozulmuştu, Polis sözde her şeyi araştırıyordu fakat henüz bir şey çıkmamış olması onu delirtiyordu. Ev, polisler tarafından kapatılmıştı. Mühürlendiği için eve giremiyordu, tahminlerine göre yaklaşık bir ay boyunca mühürlü kalacaktı.

Toprak, güvendiği polis arkadaşıyla sürekli iletişim halindeydi. Bir şey çıkarsa mutlaka haber verecekti, onun tek isteği bu olayı adalete bırakmadan kendisi halletmek istemeseydi annesine bunu yapanı ya da yapanları bulup öldürmek istiyordu ve bunun için her şeyi göze almıştı. Toprak'ın telefonu çaldı, arayan bilinmeyen bir numaraydı.

"Efendim." dedi ağlamaktan artık kısılan sesiyle.

"Toprak benim Cengiz, bir şey buldum o yüzden seni farklı bir hattan arıyorum benim telefonum dinleniyor diye."

"Ne buldun?"

"Sizin evin çaprazında bulunan bahçeli evde çalılıkların arasına gizlenmiş bir kamera varmış. Meğer ev sahibi kadın kocasını kendisi evde yokken gözetlemek için taktırmış, tam da sizin binayı gören bir açıda, iki kişilermiş, biri dışarıda beklemiş etrafı gözetlemek için diğeri de açık olan balkon kapısından girmiş. Görüntüyü gördüğümde kimseye söylemeden aldım, sadece giriş kayıtları var içeride ne kadar kaldılar ne durumda geri çıktılar bilmiyorum kamera o görüntülerden sonra bozuluyor boş bir ekran çıkıyor. Her neyse, evinize giren kişinin kimliğini buldum zaten daha önce de hırsızlıktan sabıkası olan birisi."

KATİL KALPLER ŞEHRİ (+18)Место, где живут истории. Откройте их для себя