6. BÖLÜM

78 13 118
                                    

Deniz kenarında dalgaları seyrederken gün doğumunu da izlemiş olmuştum. Arel, odasına çıktıktan sonra kafamı toplayabilmek için deniz kenarına gelmiştim. Kıyıya vuran, huzur veren dalgalar sakinleşmeme yardımcı oldu. Kafam allak bullak olmuştu.

Arel, beni hatırlıyordu. Ben onu hatırlamıyordum. Ve bu canını acıtıyordu?

Annesi ondan uzak durmamı söylüyordu. Arel'in canını yakmamdan korkuyordu. Yine.. Ne yapmıştım da canını acıtmıştım Arel'in?

Arel, gece deliye dönmüştü. Çünkü gitmemden korkuyordu. Neden? Daha önceden onu bırakıp gitmiş miydim yoksa?

Göz kapaklarım uyku yoksunluğundan kapanmak için can atıyorlardı. Üstüm sırılsıklamdı. Biraz korumuştum ama çok nemliydi. Hasta olmamayı umarak ayağa kalktım. Üzerimi kumlardan temizledikten sonra arkamı dönüp yürümeye başladım.

Bakalım bugün bizi neler bekliyordu?...

Eve girdiğimde Arel dışında herkesin masada oturup kahvaltı ettiklerini gördüm. Selam verip odama çıktım. O kadar halim yoktu ki ama yine de yatmadan önce sıcak bir duşa girdim. Üzerime rahat bir şeyler giydikten sonra saçımı bile kurutmadan kendimi yatağa attım. Direkt uyumuştum zaten...

Gözlerim hafif aralandığında burnuma gelen temiz kokuya başımı çevirdim. Gözlerim aralıktı. Yanıma eğilmiş duran kişiyi fark edince gözlerimi açmaya çabaladım ama o kadar mecalim yoktu ki... Arel, elini alnıma götürüp çektikten sonra başını yüzüme doğru yaklaştırdı. Neden böyle bir şey yaptı bilmiyordum ama ben muhtemelen yapmamam gereken bir şey yaptım. Ensesinden tutup kendime çektim ve sarıldım. Bilmiyorum. Belki de buna ihtiyacım vardı. Belki de ihtiyacımız. Sorgulamayalım boş ver.  Bazen bazı şeyleri sorgulamamak her şeyden daha iyidir.

"Seni hatırlayacağım Arel. Sözüm olsun." dedim uykulu sesimle mırıldanarak. Omzuma gömülen yüzünden konuşmak istese de konuşamadı. Bir süre öyle kaldıktan sonra yeniden uyuyakaldım.

~

Odanın karanlığında gözlerimi açtığımda yerimden doğruldum. Saatlerdir uyuduğum belliydi. Yataktan çıkacağım sırada yerde oturmuş kolunu yatağa uzatmış ve yatan Arel'i fark ettim. Gitmemiş miydi?

Onu uyandırmamaya çalışarak yataktan çıktım. Saçımı başımı düzelttikten sonra odadan çıktım. Merdivenlere yöneldim. O sırada yan odadan Ayberk çıktı.

"Bizim deli kız uyanmış!" deyip yanıma yanaştı ve kolunu omzuma attı. Birlikte merdivenleri inmeye başladık yavaş yavaş.

"Ne yaptınız?"

"Hiçbir şey yapmadık. Senin kahramanlıklarını dinledik." Anlamayarak kaşlarımı çattım. Başımı ona çevirdiğimde keyifli bir kahkaha attı.

"Savcı Eda Mevsim Esensoy!" diye sesini yükseltti keyifle. Kolunu omzumdan çekip mutfağa girdi.

"Ha sen onu diyorsun." Ben aydınlanma yaşarken ada masaya oturmuş kendine sürahiden su koyuyordu.

"Yoksa başka kahramanlıkların da mı var?!" diye oturduğu yerden coştu bir anda.

Karşısına geçip oturduğumda "Hayır." dedim. Kendime de bir bardak su koydum.

"O olayı çözdük biz merak etme. Ama yeni bir sorunumuz var." Suyumdan yudumladıktan sonra onu dinlemeye hazır olduğumu belirtmek için başımı salladım. Koltukta oturan Buğra, "Ayberk!" diye bastırdı.

"Ne var oğlum? Bilmesi gerekiyor." diye söylendi.

"Tuğra istemiyor." deyince merak etmeye başlamıştım. Ne oluyordu?

BENİM DENİZİMWhere stories live. Discover now