37.bölüm

1.6K 130 28
                                    

Selamlarr hiç oyalanmadan yazıcam bugün atabilirim inşaaalllah amin

______________________________________

"Ne oldu kızım?"derken annem yanıma geldi ve üstüme başıma baktı.
Hasar kontrolünden geçmiş olmalıyım ki tekrar Sılaya döndü.

"Anne Alya bana çok kötü davranıyor. Yemeğe çağırırken annem yemeğe çağırıyor dedim diye demediğini bırakmadı."

Ağlamaya devam...

Kollarımı göğsümde birleştirdim.

"Öyle bir şey yapmıyacağımı biliyorsunuz. Yalan söylüyor."

Kuzey abim sinirle ayağa kalktığında bir iki adım geri gittim refleks olarak.

Alaz abim yanıma gelip kolunu omzuma doladı ve beni kendine çekti.

"Geldiğinden beri ona kötü davranıyorsun Alya. Farkında mısın bilmiyorum ama?! Sırf Alaz abimin yanına hep sen oturuyorsun, o bir kere oturdu diye nerdeyse kahvaltı boyu surat astın. Kız senin yüzünden kahvaltısını bile düzgün yapamadı."

Kaşlarımı kaldırdım. "Sence o geldiğinden beridir ben burda mıyım?"

"Burada olduğun sürece ona kötü davrandığın gerçeğini değiştirmez."

Kollarını Sılaya doğru uzattı.

"Hadi kalk, tamam bir şey yok."derken ona sarılmasıyla sinirle gülümsedim.

"Birde bayıl istersen Sıla."

"Benden ne istiyorsun. Geldiğimden beri senle iyi anlaşmaya çalışıyorum. Yalnız kaldığımız zamanlarda hep imâlar. Gitmemi istiyorsan giderim. Kusura bakmayın ama ben istenmediğim yerde kalamam."

Dışarı doğru çıkıcakken Alaz abim kolundan tuttu.

"Dur bir sakince konuşalım, hemen nereye?"

"Ama Alaz abi bana o kadar kötü şeyler dememiş gibi birde haklı çıkmaya çalışıyor."derken bir ağlamaylada kendini Alaz abime sardı.

Annemin yandan 'estağfurullah' gibi bir şey fısıldadığını duyduğumda gülmemek için elimi ağzıma kapatıp cam tarafına döndüm.

Annemle göz göze geldik.

"Senle sonra konuşucaz."der gibi bir göz işareti yaptığında kollarımı "Ben ne yaptım."der gibi iki yana açtım.

Alaz abimin ondan ayrılmasını beklerken onunda kollarını ona sarmasıyla ağzım bir karış açıldı.

"Babasının..."

"Alya?! Saygısızlık yapma."

"Sanane sanane?! Allah Allah bir anda  ne bu hal hareketler. Garip garip davranıyorsun."

"Ben mi garip davranıyorum? Kız ağlıyor ve senin yüzünden bilmem farkında mısın ama oda benim kardeşim hem de öz."

Alaz abim. "Kuzey abartma."derken lafa girdim.

"Ne yani ben öz değilim diye bilmem kaç yılımızı yok sayıp ona mı inanıcaksın? Sen bilirsin. Çıkın odamdan. Çok sevgili kardeşini al ve çık odadan. Hatta istersen ben çıkayım ne de olsa ben öz değilim ve burasıda benim evim değil."

"Kızım öyle bir şey demek istemedi."

"Ne anne? Ne demek istedi? Sende birde haksızsın de. Öz değilsin de."derken çantama telefonumu cüzdanımı ve bir kaç parça eşyamı atıp omzuma attım.

Alaz abim. "Alya abicim gel konuşalım. Nereye gidiyorsun bu saatte."

"Kardeşine sarılmaya devam edebilirsin. Ben gidiceğim yeri biliyorum. Öz olmadığıma görede hesap vermek zorunda değilim herhalde."

Hızla kapıdan çıkarken arkamdan seslenmelerini boşverdim ve binadan çıkıp bir ara sokağa doğru yürüdüm.

Yağmur yağdığını gördüğümde ise. "Harika bir bu kalmıştı."diye mırıldandım.

Üç seçeneğim var Arda?
Şimdiye çoktan kırkıncı rüyasındadır.

Egemen Beyler?  Yani öz babam?
Daha yeni tanıştım akşamın bir saati neden geldin diye sorarlar.

Son seçenek...

Sevim ve Savaş çifti... Öz ailem sanılan.

"Daha iyi bir seçenek olamazdı... Neyse kötüsünün kötüsü."diye murıldanırken bir kutunun içinde saklanmaya çalışan bir kedi gördüm.

"Ama sen burada ıpıslak olmuşsun ki."

Tereddit etmeden elime aldım.

"Ya sen ne tatlı bir şeysin sen yerim ki seni."

Bembeyaz kediye bakarken kurutmak için bir şeyler düşündüm. Hırkamı çıkardım ve hırkamın içine sarıp ıslanmayan bir kaldırımın üstüne geçtim.

"Dur şimdi arayalım bakalım bizi alacaklar mı?"

Sevim Hanım'ın numarası kayıtlı olduğu için direkt aradım.

Bir kaç çalıştan sonra açıldığında derin bir nefes verdim.

"Alo Alya?"

"Sevim Hanım..."

"Efendim canım bir şey mi oldu?"derken sesi telaşlı geliyordu.

"Şey hayır. Ben bir şey demek için aramıştım."

"Tabi kızım söyle hemen. Ne kadarda özlemişim."

"Ben annemlerle küçük bir tartışma yaşamış olabilirim. O sinirlede dışarıya çıktım ama yağmur yağıyor. Egemen Beyi arayacaktım ama bir kaç kere görüştük sadece. Sizde kalabilir miyim?"

"Nolmuş anne? Kimle konuşuyorsun neden gözlerin doldu?"diyen Asaf'ın sesini duyduğumda gülümsedim.

Özlemişim...

"Tabi ki kızım. Gönderiyorum şimdi abini. Konum at hemen ıslanmayacağın bir yere geç."

"Şey bir sorunumuz daha var. Bir kedi buldum. Islanmış sanırım anneside yok. Oda gelebilir mi acaba?"

"İlahi yavrum tabiki. Hadi hemen konum yolla üşümeyin."

"Tamamdır teşekkürler."dedim ve telefonu kapattım.

Gelen aramaları gördüğümde telefonumu rahatsız etmeyine aldım ve kediyle oynamaya başladım.

Beş, altı dakika sonra gelen araba sesiyle kafamı kaldırdım.

Asaf abimin arabasını görmemle elimdeki minikle oynamayı bırakıp ayağa kalktım.

Arabadan hızla inip yanıma koşarcasına gelen abim beni gördüğü gibi üstünden montunu çıkarttı.

"Alya, üşümüşsündür. Ne bu halin?"

Kollarımdaki miniğe dikkat ederek itiraz etmeden montu giydim.

"Abii."derken gözlerimin dolmasına engel olamadım.

"Kardeşim, miniğim benim."diyerek kollarını omzuma doladı.

______________________________________

Yorum yok...

Yıldıza basarsanız sevinirim... Birde takip edin.



















Abilerim Ve İkizim mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin