Bölüm 27 - Üçüncü kıyamete doğru

43 1 0
                                    

Minako

Minako uyuduktan sonra uyanır ve kendine gelmeye çalışır. Kendine geldikten sonra dizinde M12904'ün uyuduğunu anlar ve uyandırmadan saçını okşayarak;

Minako: *sakin sesle, gülümser* "Dizimde uyurken, o kadar tatlısın ki küçük kardeşim. Sürekli izlerken mutlu oluyorum. Onun sırtını ağaca dayasam iyi olur, sanki ölüm sessizliği gibisin. Gitmeliyim canım, öğrencilerim beni bekler. İyi uykular."

Daha sonra üs binasına gider ve öğrencilerin durumunu merak ederek öğrencilerinin olduğu bölüme gider. Ortada hiç bir şey olmadığını görünce, kafateryaya giderek yemeğini yer ve tayfasının kaldığı odaya gider.

Gideceği sırada Ai ile karşılaşır ve selamlaşarak;

Minako: *gülümser* "Merhaba Ai, nasılsın? Arkadaşların nerede?"

Ai: *gülümser* "İyiyim Senpai. Siz nasılsınız? Tadasu ve Bokkai bir şenlik için hazırlık yapıyordu, Tadao ise leydimiz Aybüke ile etkinlik hakkında konuşuyorlardı, Ruka ise dans alıştırması yapıyordu. Peki Mahmut nerede?"

Minako: *gülümser* "Bende iyiyim, Mahmut şuan, kiraz çiçeği bahçesinde derin bir uyku da. Çok yorgun, muhtemelen yeni maceralar için enerji topluyor."

Konuşmalardan sonra Çekirdek Tayfa'nın kaldığı odaya gider ve içeriye sessizce girer. Kapıyı kapattığı an İssei uyanır;

İssei: *sakin sesle* "Abla? Sen mi geldin?"

Minako: *gülümser* "Evet ben geldim Yukihira. Sen uyuyamadın mı?"

İssei: *sakin sesle* "Aslında ölü gibi uyumuşum. Kishi'yi süs köpeği gibi gezdirmekten, vücudum acıyor biraz. Mahmut abi nerede?"

Minako: *gülümser* "O kiraz çiçeği ağacında uyuyor. Baya yorulduğu belli."

Tati: *uyanır ve gülümser* "Günaydın Minako abla, Sensei ile sohbetin nasıl geçti?"

Minako: *gülümser* "On numara geçti. Biraz canı sıkkındı, ancak çok iyi geçti. Siz Suzue'nin yanına geçmeyemiceksiniz?"

Çoğu tayfa üyesi anında kalkar ve hazırlanarak olduğu bölgelere giderler. Minako dinlenirken, M12904'ün günlüğünü keşfeder ve hiç kimse yokken açıp bakmaya başlar. İşin garip kısmı bu günlükte yazılanlar dijitaldi ve diğer ekipmanlar ise hatıra olarak sakladığı bazı eşyalarda vardı.

Günlüğü okurken artık M12904'ün ne hissettiğini anlamıştı ve onun iç karmaşık dünyasını daha da anlamasını sağlamıştı. Minako okurken içinden şu sözler mırıldanıyordu;

Minako: *gülümser* "*içinden* Seni tek anlayan kişi benim. Senin gözünde hayat nasıl bir şey hep merak etmişimdir. *Suzue'yi farkederek* Sende mi geldin küçük kız kardeş?"

Suzue: *gülümser* "Evet. Tümgeneral seni çağırıyor Senpai. Bu arada Psikopat abi nerede?"

Minako: *gülümser* "O kiraz çiçeği ağacında uyuyor."

Suzue: *gülümser* "Şaşırmadım, sessizliğe ihtiyâcı vardı. Gitmeliyiz."

Minako, Suzue'yi takip eder ve görüşme yerine giderler. Girdikleri vakit büyük bir alana girdiğini anlamıştı ve sadece Guren'in Timi vardı. Minako meraklanmıştı ve karşısındakiler ise sakindi. Hatta gülümsüyorlardı dense doğru olurdu, iki albaydan biri Minako'yu farkeder ve;

Albay Mito: *gülümser* "Hoşgeldin Minako, nasılsın? Seni mutlu gördüm."

Albay Norito: *gülümser* "Dışarıdan mutlu olduğu belli."

Standia - Suikastçınin ve Kaşifin yolculuğu (Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin