~Yaralı Çocuk~

79 18 2
                                    

Haftalar geçmişti o günün ardından. Tüm sınıf aralarına sonradan dahil olan bu şehirli çocuğu benimsemeye başlamıştı. Sınıfın büyük bir çoğunluğu ile arası iyiydi. Ama iyi olmak istediği tek kişi ile aralarında hep bir mesafe vardı. Ara sıra yanına gidip ona içinde büyük bir merak uyandıran İslam dini ile ilgili şeyler soruyor ve Alya tüm terslenmelerine rağmen onun bu sorularını anlayışla ve sabırla cevaplıyordu. Bazen de onun bu çocuksu, masum hallerini garipsiyordu. Normal şartlarda onu sokakta görse selam dâhi vermezdi ama bu garip çocukta içine dokunan bir şeyler vardı. Daha önce kimseye karşı hissetmediği bir şeydi bu. Ne olduğunu bilmiyordu ama ona karşı kalbinin derinliklerinde büyük bir merhamet saklıydı. Galiba ona acıyordu. Bu birkaç haftada halinden tavrından anladığı kadarıyla oldukça ilgisiz ve sevgisiz bir ailede büyümüştü. Bazen kendini onun için üzülürken buluyordu. Geceleri onu düşünmekten uyuyamadığı dahi oluyordu. Nasıl bir yaşantısı vardı? Sahte gülümsemelerinin ardında saklı olan o acıyı bir tek kendisi mi görüyordu merak ediyordu. Ondan annesine söz etmişti. Annesi ise ona" sen çok merhametli ve iyi kalpli bir insansın. Eğer onun için bu denli endişe hissediyorsan ona yardım etmekten çekinme. Belki de Allah onu senin yardımına ihtiyacı olduğu için yoluna çıkarmıştır. Hem iyilikten zarar gelmez" demişti. Alya tüm bunları düşündüğünde ona karşı yumuşuyor ve insani yanını susturamıyordu. Ama bir yanı da ondan deli gibi kaçmak istiyordu. Çünkü içten içe bu şehirli çocuğa kapılmaktan korkuyordu. Onlar farklıydı. Düşünceleri, yaşayışları, hatta inançları bile farklıydı. Eğer ona kapılırsa canının çok yanacağını tahmin edebiliyordu. Alya canının yanmasını istemiyordu. Sevdayı bilmeyen küçük, narin kalbi kırılsın istemiyordu. Bir kez kırılırsa bir daha toparlanması çok güç olurdu. Bunu tahmin etmesi zor değildi.

"Alya!"

Adını duyduğu anda ayakları olduğu yere çakılıp kaldı. Çünkü ismini anan o ses, aptal kalbini yine harekete geçirmişti. Buna engel olamıyordu. Onun sesini her duyduğunda, yüzüne her baktığında kalbi daha önce hiç olmadığı biçimde hızlı çarpıyordu. Yüzüne o sert maskeyi geçirdi ve arkasına dönüp onu azarladı.

" Ne istiyorsun?"  Başı hep olduğu gibi önündeydi. Onunla bir lahza dahi göz göze gelmek istemiyordu. Es kaza gözü gözüne değer de çırpınmaktan yorgun düşen kalbi oracıkta duruverir diye korkuyordu. " Ben .. " dedi genç çocuk kekeleyerek. "Sadece... Seninle arkadaş olmak istiyorum "  Alya bakışlarını yerden kaldırmadan " Olmaz " dedi. Sesi oldukça keskin ve kararlı çıkmıştı. Bu çocuk neden hiç laftan anlamıyordu. Anlaması için daha kaç kez reddedilmesi gerekiyordu.

" Neden?" dedi genç çocuk telaşla.

"Neden olmaz? Bana mantıklı bir sebep göster. "

"Olmaz işte." Diye yakındı genç kız. Sıkıntı ile soluklandı ve konuşmasını aynı kararlılıkla sürdürdü. "Biz farklıyız. Sen ve ben...  Güneş ile ay kadar, gece ile gündüz kadar farklıyız. Gök ile yer bir araya gelse dahi biz bir araya gelemeyiz. "

Genç çocuk sinirleri bozulmuş bir halde gülümsedi. " Anlamıyorum. Nedir bu bahsini ettiğin gök ile yerin bir araya gelmesi kadar imkansız olan farklılıklar. "Diye sordu. Bu konuşma giderek gerilmesine sebep oluyordu.

Alya 'nın çekimser bakışları onu buldu.  Beyaz gömleğinin kıvrılmış kolları tenini ortaya sermişti. Ve pek tâbi kolunun büyük bir kısmını saran dövmesini de öyle. Sonra yüzüne baktı. Sol kaşının hemen üstünde ki parlak hızmaya... Buralarda genellikle hızmayı kızlar takardı. İlk kez bir erkekte hızma görmenin şaşkınlığını yaşıyordu.

Çekimser bir tavırla alt dudağını ısırdı. Ona gerçekleri açıkça söylemeyi çok istiyor ancak kalbini kırmaktan çekiniyordu. Nasıl ifade edeceğini bilememenin verdiği gerginlikle kalbi sıkıştı. Bu genç çocuk onu her defasında allak bullak ediyordu. Göğsünün içinde bir kuş gibi acemice çırpınan kalbini bir güzel dövmek ve onu susturmak istiyordu.

KÜRT KIZI (DÜŞ SERİSİ 3)Where stories live. Discover now