Market(29. Bölüm)

4 1 0
                                    

Eve vardığımızda bu konuyu annemlerle konuşmalıydım. Evde olmasalar bile haber vermezsem çıldırırlardı. ''Anne bugün arkadaşlarımızı davet edip yemek hazırlayacağız onlara. Haberin olsun.'' Annem kaşlarını çattı. ''Haberin olsun derken?'' dedi sinirli bir şekilde. ''Gelebilirler mi?'' diye düzelttim. Annemle kavga etmek istemiyordum. ''Tamamda bizle gelmeyeceğinize emin misiniz? Teyzenlere gideceğiz.'' Emin bir şekilde ''Evde kalacağız'' dedim. Annemden onay alır almaz Vera'nın odasına koştum. ''Vera ne yemek yapacağımızı düşünelim.'' Vera gülümsedi. ''Dur ben kalem ve defter çıkarayım ikiz.'' Vera defter, kalem falan çıkardıktan sonra düşündüm. ''Mantı yapacağız. Şey için...'' Vera göz kırptı. ''Anladım ben seni aşkım.'' Deftere el yazısıyla ''Mantı'' diye not aldı. Parantez açtı ve ''Celal için yazdı.'' Yanaklarımın kızardığını hissediyordum. ''Sütlaç yapalım mı? En sevdiğim.'' Sütlaç fikrimi Vera beğenmişe benziyordu. Vera heyecanla deftere ''Sütlaç'' diye devam etti. ''Başka?'' Düşündüm. Ama bu sefer Vera'nın önerisi var gibiydi. ''Fırında et yapalım.'' Başımı salladım. ''Çorbada yapalım. Ne çorbası yapsak sence?'' Vera düşündü. ''Domatees çorbası!'' dedim ''Domatees çorbası!'' dedi Vera benle aynı anda. Aynı anda söylememiz birbirimizin hoşuna gitmişti. Vera ''Domatees çorbası'' yazdı deftere. Ama e harfini uzatarak yazdı. Aynı bizim dediğimiz gibi. E harfi detayına güldüm. O da güldü.

 ''İkiz, makarna ve salatada yapalım.'' dedi Vera hevesle. Açıkçası Vera'nın önerisinden memnundum. ''Deniz ürünlü makarna ve güzel bir salata. Ben varım!'' Vera gülümsedi. ''Bende varım!'' Yapacağımız yemeklerin malzemelerini de not aldıktan sonra aşağı indik. Bisikletlerimize binip hızla markete gittik. Lojmanın en büyük marketine gelmiştik. Burası diğer markete göre daha pahalı ve çeşitliydi. Biz genellikle bu marketi tercih ederdik. ''İkiz, önce domatesleri alalım.'' Başımı kaşıdım. ''Listedeki malzemeler evde yok eminsin dimi?'' Tereddütlü halime karşı Vera şaşırdı. ''İkiz hepsine baktım. Hazırladığım listedeki malzemelerden hiç biri evde yok. Bana inanmıyor musun yoksa?'' Vera'nın sırtını sıvazladım. ''İnanıyorum Vera'm.'' Meyve sebze reyonundan sebzelerimizi aldık. Ben alışveriş sepetiyle koşuştururken Vera'da benim peşimden gelip gürbüzün taklidini yapıyordu. İnanın çok komikti. Gülmemek imkansızdı. 

''Evet Melodi hanım, malzemeleriniz ne kadar tutacak sizce?'' Gülümsedim. ''Gürbüz daha fazla konuşursan domatesleri kafana kafana atacağım.'' dedim şakasına. Vera ise kahkahalar atıp seslendirmeye devam ediyordu. ''Aşk, film izleriz diye cips, çikolata falanda al.'' Hayret, Vera sağlıklı beslenen bir insandır. Ben ise yemek yemeye aşık biriyim. Her şeyi yerim. Zaten her şeyi yediğimden dolayı küçükken 3 kez midemi yıkatmışlar. ''Hayırdır çiçeğim? Sen abur cubur yer misin?'' Normalde bizim bile eve almamıza karşıydı. ''Bugünlük.'' dedi neşeli bir şekilde. ''Sadece bugün yesem obez olmam herhalde ikiz!'' Gülüştük. ''Hadi somon ve karidesleri de alda çıkalım Melodi Hanım. Malum, misafirleriniz aç. 3 gündür bu program için bir şey yemiyorlar.'' Kahkahalara boğulduk. ''Aç bırakmışlar kuzularımızı. Tosun gibi yapacağız onları. Söz mü?'' Vera'nın espri yağmuruna tutulmuştum. Vera elini yumruk yapıp serçe parmağını açtı. Bende ''Söz.'' dedim neşeyle. Kendimde  elimi yumruk yapıp serçe parmağımı açtım. Bu bizim klasik söz verme stilimizdi. ''Hadi neyse fiyat tahmini ikiz!'' Düşündüm. ''4 buçuk tutar bence. Çok şey almadık.'' Vera duraksadı. ''İkiz 4 buçuk za değil mi? Alt tarafı 2 kilo somon, 1 kilo karides ve evin tüm ihtiyaçlarını aldık neredeyse. 6000 rahat tutar bence.'' Ailemiz ne kadar zengin, neredeyse Türkiye'nin en zenginlerinden olsa da biz tutumluyduk. Ailedeki tek tutumlular bizlerdik. Eğer 2 kişi daha saçma sapan para harcamaya kalksa batardık bence. Tamam itiraf ediyorum, tutumlu değiliz. Çünkü bana dünyayı alsanız yetmez...

Kasiyer ürünleri okuturken heyecanla bakıyorduk. ''Ohoo ikiz şimdiden 3000 oldu. Ayrıca bu kadar malzemeyi nasıl taşıyacağız?'' Vera endişeyle bana bakıyordu. ''Annemler çıkar birazdan. Onlara söyleriz gelirler. Zaten annemin de isteklerini aldık ya.'' Vera işi şansa bırakmamayı tercih etti ve hemen annemi aradı. ''Alo anne şey biz marketi aldık da.'' Kıkırdadım. Vera yanlışlıkla mı yoksa bilerek mi demişti öyle? ''Anne yanlış dedim, biz marketi aldık ya.'' Kahkahalar atmaya başladım. Kız doğrusunu söyleyemiyordu o kadar çok şey almıştık! Vera'dan telefonu istedim. ''Anne biz marketi aldık ya.'' demeyi o kadar çok isterdim ki. Ama bir daha dersem telefon suratıma kapanacaktı. ''Anne biz malzemeleri aldık ama çok ağırlar. Siz bizi eve bıraksanız olur mu?'' Annem telefonda sinirle konuşuyordu. ''Of tamam!'' dedi isteksizce. Telefon kapanır kapanmaz Vera ile gülmeye başladık. Gülüşümüz kasiyerinde dikkatini çekmiş olmalı ki bize aval aval bakıyordu. ''5000 TL tuttu efendim. Poşet ister misiniz?'' Şimdi işi dalgaya almalıydık işte! ''Poşet ne kadar?'' Kıkırdadım. ''25 kuruş efendim.'' Gözlerimi devirdim. ''Oha bir plastiğe 25 kuruş vermem. Yürü gidiyoruz Vera!'' Fakat kasiyerin sinirli bakışları bu kadar şakanın yettiğini anlatıyordu. ''Aman ver poşet. Milleti kazıklıyorsunuz zaten!'' Bu sefer gülmemeye çalıştım. Kasiyer sinirle poşetleri verirken Vera'da kartı okutmaya çalışıyordu. ''İkiz okumuyor bu!'' Vera kartla cebelleşirken bende ürünleri poşete yerleştiriyordum. ''Bakın kızlar, bu işin şakası yok! Bir daha aptalca davranırsanız defolun marketteeen!'' Bizi tanımamış mıydı? Ne hakla bize bunu diyordu? ''Ne anlatıyorsun be ablam.'' Kabul ediyorum. Cringe davranmış olabiliriz ama bizimde arada bir eğlenceye ihtiyacımız var. ''Bak, son kez diyorum! Kadın kasanın yanındaki sopayı çıkardı. ''Ben bunu kullanarak ne çok müşteri kovdum biliyor musunuz? Hepsi temiz bir dayak yedi!'' Göz devirdim. ''Eğer öyle olsaydı şuan karşımda olabileceğini sanmam. Eminim ki sen sadece göz korkutmuşsundur.'' Vera kartı okutmayı başardı ve hızla poşetleri taşımaya çalışarak dışarı çıktık. Tabi bir kısmı içeride kaldı onları da ayrı olarak taşıdık. Annemlerde zaten bizi bekliyordu. Zar zor poşetleri yerleştirdik. 

''Kızlar yukarı taşırsınız siz. Birde evi dağıtmak yasak! Bakın biz geç geliriz. Toplamaya fırsatınızda olur tamam mı? Evde bir dağınıklık göreyim... Kimse sizi benim elimden alamaz ona göre!'' Annemin tehditkar uyarılarını aldıktan sonra moralim bozuldu. Geçen yıl ablam biz evde yokken bütün arkadaşlarını çağırmış. Biz geldiğimizde ise odada böcek bile yaşayamaz bir haldeydi. Böcek görse anında intihar ederdi zaten. ''Peki'' diye mırıldandım. ''Dağıtmayız.'' Evin önüne vardıktan sonra yavaş yavaş poşetleri asansöre taşıdık. O kadar çok poşet vardı ki bize yer kalmıyordu. Bizde onları ayrı yerde yollamaya karar verdik. İçeriye doğru eğilip bizim kata bastıktan sonra bizde yandaki asansöre bindik. Asansör bizim kata vardığında yiyeceklerin olduğu asansör daha gelmemişti. Bir dakika! Yiyeceklerin olduğu asansörün ışığı yanmıyordu. ''Eyvah!'' dedim endişeyle. Vera korkuyla bana baktı. ''Ne oldu ikiz! Söyle!'' Kaşlarımı çattım. ''Yiyecekler asansörde kaldı!'' Ben panikle yerimde duramıyordum. ''Of yiyeceklerimiz asansörde sıkışıp kaldı. Ne yapacağız? Onlara 'malzemeler asansörde kaldı yemek yapamadık' diyemeyeceğimize göre...'' Çaresizce apartman görevlisini aradım. ''Alo?'' Panikle konuşmaya başladım. ''Ahmet abi bizim yiyecekler asansörde kaldı! Yardım edin.'' Vera ise sakin kalamıyor yine 'ben demiştim' tavrına giriyor. ''İkiz ben biliyordum asansörler tehlikeli. Yiyeceklerimiz kaldı şimdide...'' 

Yansıma(Tamamlandı)Where stories live. Discover now