İzmir Havası(19. Bölüm)

12 3 0
                                    

Vera'yı beklerken Celal morali düşük bir şekilde bana Alsancak sahilini gezdirdi. Açıkçası daha önce İzmir'de sadece Seferihisar'ı görmüştüm. Çünkü yazlığımız oradaydı. Ayrıca ailem küçük ve sakin yerleri sever..

Celal sürekli oflayıp pufluyordu. O kadar heves etmişti, ve ben onun hevesini kırmıştım. O bankta oturmuş denize bakarken bende onun yanına oturdum. ''Ee Celal Kaptan.. Sırada ki mekan ne?'' Celal bir anda beklemediğim anda moda girdi. ''Sancak Turizm'de bugün çok gün çok güzel yerler gezeceğiz. Fakat bir sorun var.'' Celal'e doğru bakarak gülümsedim. ''Nedir o sorun Sancak Bey?'' Celalse düşünceli düşünceli denize baktı. ''Bir motora 3 kişi sığar mı?''

Bense  bu çelişkiye pratik bir çözüm buldum. ''Araba kiralamak o kadarda zor olmamalı. Motorunu bir yere bırakırsın herhalde.'' Celal aydınlanmış gibi gözüküyordu. Ama yine yüzü asıldı. ''Sor bakayım Celal Kaptan'ın araba ehliyeti var mı?'' Bense Celal'e onun saçmaladığını anlatan bir bakış attım. "İyi tamamda sen motor sürüyorsun. Nasıl araba ehliyetin olmasın? Ayrıca sen tam olarak kaçındaydın?'' Celal kaşlarını çatarak bana baktı. ''19'uma 7 ay kaldığını unutamazsın! Var benim ehliyetim.'' Nereden bileyim ben onun doğum gününü! ''Tamam yok o zaman ehliyetin. Naneyi yedik.'' Bu sıkıcı sohbetten bir kaç dakika sonra korna sesi ile irkildim. Gelen Vera idi! Arabaya doğru koştum. Ardından babam sürücü camını açtı. ''Hadi gençler, size iyi eğlenceler. Bir şey olursa arayın!'' Babam Vera'nın inmesi ile bastı gaza. O hızla giderken bende Vera'nın acınacak haline bakıyordum. Celalse sırıtıyordu. ''Yol tuttu Melodi, Celal sende sırıtma üstüne kusacağım şimdi!'' Bende apar topar Vera'yı banka oturtturdum. Vera 15 dakika kadar dinlendikten sonra bir sürücü ile araç kiralamak üzere uygulamalarıma girdim.

Celal'in de sürekli telefonuma bakış atması ile beraber kısa sürelik Toyota model klasik bir araba kira ilanı bulabilmiştik. Araba Balçova'da olduğu için biraz yol gitmemiz gerekiyordu ama adam bizi bekleyeceğinden sıkıntı yoktu. Celal motosikletini en yakın metro durağına park ettikten sonra metroya bindik.

Ortamda sohbet ettiğimiz sırada aklıma tekrar saçma rüyam geldi. Bu sabah ben rüyamda Celal'i vampir olarak görmüştüm ya..- Hemen Celal'e döndüm. "Ben seni bugün rüyamda gördüm.. Rüyamda vampirdin ya." Bana baktıktan sonra kahkaha patlattı. "Sayende bir Edward olmadığım kalmıştı. Sende Bella falan mıydın??" Alacakaranlığın alakası neydi şimdi? O ara Vera da kahkaha atınca bende gülmek zorunda kaldım. Gerçi biraz yapmacık duruyordu ama olsun.. "Aslında kendisi ile benziyoruz, o da yengeç bende yengeç!" Celal, gözü arada bir geçtiğimiz durakları gösteren ekrana baksa da bana sırıtıyordu. Vera gülmesi arasında iç çekti. "Ay yok benim aklıma vampir denilince bir tek Sims 4 deki vampir paketi var ya, oradaki vampir oğlan geliyor. Her sim'im onla evli, artık dünyada başka erkek kalmadı." Kahkahayı bastım. ''Benim Sims'de de karakterime eş bulamıyorum, hepsini aldatıyor ben ellemeden.'' Celal'se bana döndü. ''Aman senin kişiliğini yansıtıyor olmasın?'' Bense Celal'in sırtına sinirli bir şekilde vurdum. ''Benim hayatım boyunca hiç sevgilim olmadı.'' Gerçekten o kadar saçma düşünüyordu ki! Celalse şaşırmış bir şekilde ağzını kocaman açtı. ''Aman bilmem ben. Cadalozlar bence güvenli değil.'' Celal'in dersini almadığını düşünüp sırtına daha sert bir şekilde vurdum. ''Bay Yanlış Anlayan, senin kaç sevgilin oldu peki?'' Celalse güldü. Ardından on parmağını da açıp sırayla kapatmaya başladı. Ayrıca kısık sesle de sayıyordu. En sonunda 20'de durdu. ''20 tane!'' Fakat Celal'in şaka yaptığını düşünüp güldüm. ''Mizahın 0 Celal.'' Fakat Celal kaşlarını çattı. ''Neden yalan söyleyeyim? Ayrıca daha fazlada olabilir.'' Bense bu sefer duruma pasif kalmaya çalıştım. Ama ne yalan söyleyeyim, o kadar sinirli bir yüz ifadem vardı ki...

Sonunda durağa gelmiştik. Adam bize mesajla metro durağının yakınında bir kafede oturduğunu söylemişti, bu yüzden fazla yürümeyecektik. Gerçi İzmir'de metro ulaşımıyla gezebilirdik ama uzun sürerdi. Celal bana bakıp duruyordu. Ne var dercesine bakış attım. ''Sürekli sinirli bir suratla duruyor muydun hep? Düşünüyorum da, doğduğunda da sinirli duruyormuşsun falan. Ağlamak yerine huysuzlanıyormuşsun..'' Celal'e ölümcül bakışlar savurdum. O ise elini kalbine götürdü. ''Eyvah, Medusa beni ölümcül bakışları ile taşa çevirecek!'' Celal ile uğraşamayacaktım artık. Ne kadar uğraşıyorsam o benimle daha çok dalga geçiyordu. En sonunda konuma varmıştık. Adam bizi görünce hemen ayaklandı ve yanımıza geldi. ''Merhaba gençler!'' Adamın konuşma tarzında abi havası vardı. ''İzmir'e hoş geldiniz, burada gezilecek çok yer var. Konak Meydanını, Efes Antik Kentini gezmeyi unutmayın. Akşamda Çeşme'ye gidin. Sahili daha romantik olur. Maşallah çokta yakışıyorsunuz.'' Adam bir bana birde Celal'e bakarak ''tü tü maşallah'' deyip duruyordu. Bense garipser bir şekilde adama baktım. ''Abi Allah korusun gözünü seveyim. Bu benim mal arkadaşım.'' Celal bana sırıttı. ''Onu zaman belirler cadaloz.'' Dalga geçercesine başımı salladım. ''Yav he he'' Adam gülümsedi. ''O zaman daha başlamamış sizinki. Ama emin olun, en büyük aşklar kavga ile başlarmış.'' Ay şurada oturup ağlayacağım resmen.. Ne aşkı ne diyor bu?? Vera ortamın garipliğini anlamış olacak ki hemen adama döndü. ''Şey, biz anahtarı alalım o zaman! Sonuçta gezilecek çok yerler var.'' Adam konu değişince hemen normal haline döndü. Oh be, sonunda. Vera'ya anahtarı uzatacağı sıra, duraksadı ve sert bakışlarla bize baktı. ''Bakın, dikkatli kullanın arabamı. Çizik falan görmeyeyim hee!'' Ben hemen konu bitsin diye adama döndüm. ''Yok yok, bişey yapmayız merak etmeyin.'' En sonunda anahtarı verdi de kurtulduk adamdan.

Celal arabaya bindiğinde kendimi arka koltuğa attım. Hiç de yanına oturamazdım, kusura baksın.. Vera da Celal'in yanına geçti. Celal aynadan bana baktıktan sonra Vera'ya döndü. ''Vera'cığım, bluetooth'dan radyo'ya bağlasana. Size dinletmek istediğim biri var.''

Yansıma(Tamamlandı)Where stories live. Discover now