twelve

1.3K 91 49
                                    

iyi okumalar:)

MAY ALLEN

Çocuklar son on dakikadır lavabodaydı ve bu beni endişelendiriyordu. Tanrım , umarım Calum ile uğraşmıyorlardı. İki dakika daha oturup aniden kalktım ve resmen lavaboya doğru koştum.

Annem ve babam yanımızda oturan başka bir çift ile konuşuyordu o yüzden beni fark etmemişlerdi. Nefes nefese içeri girip girmemeye karar vermek için zamanım olup olmadığını düşünürken içeriden bağırma sesleri duydum. Ben acele ile içeri girecekken biri beni omzumdan tuttu ve arkaya çekti. Arkamdakine bağırmak için döndüğümde Ashton olduğunu gördüm.

Ama umurumda değildi o yüzden tekrar içeri girmeye çalıştım. Ama başarısız oldum.

''Yolumdan çekil!'' ona bağırdım.

''Hayır'' dedi basitçe.

''Çekil.'' Onu geçmek için kıpırdandım.

''Lütfen!'' dedim neredeyse yalvararak çünkü içeride biri acı içinde inlemişti. Tanrım!

''Benim içeri girmeme izin ver tamam mı?'' dedi İçerideki bağırışlar artınca olayın ciddiyetini anladı.

''kız kardeşimizden uzak dur!'' diye bağıran Michael'ı duydum.

Ashton'ı içeri itekledim ve kapı açıldı. Ashton neredeyse kendi ayağına takılıyordu. Gülmek istedim ama karşımda gördüğüm manzara ile tüm isteğim camdan uçup gitmişti.

''Michael onu bırak!'' yanlarına koşturup, elinden dayak yemiş calum'u kurtardım. Erkekler tuvaletinde olmam umurumda değildi. Calum'un görüntüsü düzgün düşünmemi engelliyordu.

''Ne sikim yaptığınızı düşünüyordunuz!'' diye bağırdım iki kardeşime. Bu sırada aşık olduğum çocuk, ve bu olaydan sonra bir daha yüzüme dahi bakmayacak olan çocuk, lavaboya biraz kan tükürdü.

''o sik kafalı başlattı her şeyi'' diyerek Luke kendini savundu.

Onu tanıyordum yalan konuştuğunda parmak uçlarıyla birkaç kez burnun ucuna dokunurdu.

''Yalancı''

''Çocuklar hepimiz sakinleşebilir miyiz şu an başımız belada ve ben işten kovulabilirim.'' Ashton bizi uyardı.

''Hadi gidelim, Cal.'' Dedim. Kolunu omzuma dolayıp ona yardım ettim. Yardıma ihtiyacı var mıydı emin değildim ama ona yakın olmak istiyordum. Pek umursuyormuş gibi durmuyordu ya da uzaklaşmak için çok yaralıydı. Arkadaşlığımızı şu an da bitirse şaşırmazdım.

''sana sonra mesaj atarım'' dedi. Başımı salladım ve yürümeye devam ettik. Yan çıkışları kullandık böylece ailem bizi sorgulamazdı ya da dikkatlerini çekmezdi. Dışarı çıkar çıkmaz calum benden ayrılıp önden yürümeye başladı. Göğsümde bir ağrı belirdi ama umursamadım.

Kötü durumda olmasına rağmen araba sürmeye karar vermişti. İkimizde kemerlerimizi bağladık ve park yerinden çıktık.

Lavaboların restorantın bu kadar arkasında olduğuna şükür ettim yoksa daha fazla drama olacaktı. Araba yolculuğu sessizdi. İkimizde konuşmuyorduk. Müzik de çalmıyordu. Yandan ona baktığımda yola konsantre olmuş yüzünde ciddiyetle kaşları çatılmıştı.

''Ashton'ı nereden tanıyorsun?'' birden sessizliği bozunca yerimde zıpladım.

''okuldan '' bu yalan değildi. Yani birbirimizi okuldan tanıyorduk. Sadece belli bazın ayrıntıları söylemedim. Sonra birden aklıma geldi. Bunu ondan neden saklıyordum ki? Biz çıkmıyorduk ki.

beautifully curved || c.h (türkçe çeviri)Where stories live. Discover now