Karanlığın Gözleri

Doğuş

Gece çöküyordu, karanlık her yanı sarıyordu. Saatler akıyordu, akrep ve yelkovan adeta yarış halindeydiler. Tam o sırada karanlıkların arasından korna sesleriyle birlikte fırtınayla beraber dökülen sararmış yaprakların arasından hafif ışık hüzmeleri sızmaya başladı. Bir 1950 model araba son sürat konağa yaklaşıyordu. Yoğun çığlıkların ve kornanın duyulmasıyla beraber, konağın bahçesinin dev çift kapılı demir parmaklıklı kapısının önünde nöbet tutan bekçiler alelacele kapıyı açmaya koştular. Yoğun kuvvetle beraber kan ter içinde kalan bekçiler, araba kapılara çarpmadan kapıları açmayı başardılar. Araba yaklaştıkça yavaşlayarak içeri girdi. konağın ahşap kapılarına yakın bir mesafede durdu. İçinden, aralarında tüm İtalya'ya ün salmış "Karanlığın Babası" lakabıyla anılan Giovanni Predetti'yle beraber üç iri yarı adam indi ve doğruca yağmurun altında ıslanarak arabanın arka kapılarına koştular. İçeride Predetti'nin doğurmak üzere olan karısı Marinet vardı. Predetti, adamlarının yardımıyla karısını indirip kucağına aldı ve içeri koştular. İçeride hazır halde bekleyen ebe ve doktor vardı. Predetti, kucağında Marinet ile sedyeye koştu.
Karısını sedyeye yatırdıktan sonra Predetti için gergin bekleyiş başladı. Kendine soruyordu, "Acaba kız mı olacak, erkek mi?" korkuyordu. Erkek olması için Tanrı'ya dua eden Predetti, erkek olmasını her şeyden çok istiyordu çünkü kurduğu krallığı devralacak bir varise ihtiyacı vardı. Yaklaşık bir saat süren gergin bekleyiş, Predetti'nin istediği gibi sonuçlanmış, doğan bebek erkek olmuştu. Sevinçten gözleri dolan Predetti, ellisini devirmiş ve artık yorulmuştu. Artık işinden uzaklaşıp doğan oğluna işin inceliklerini ve krallığı nasıl yöneteceğini öğretecekti, tabi ömrü yettiği kadar. Düşmanları çoktu, kıskananlar çoktu ve onu bir an önce devirmek isteyen rakipleri vardı çünkü o en büyüğüydü.