Bahçedere Köyü

104 2 0
                                    

13.02.1997 Günlerden Perşembe.

***

Soğuk bir kış gecesi babam hayvanları ağıla götürmüş anam, abim ve ben iki odalı evimizde loş ışıklı gaz lambasının hafif aydınlattığı oda da uyuyorduk. İçimde sanki her an kötü bir haber alacakmışız, başımıza kötü bir şey gelecekmiş gibi bir his doğmuş, bedenimi tırmalıyordu. Uyuyamıyor boş boş tavana bakıyordum.

Birden odanın perdesi sallandı ve gaz lambası odayı gereğinden fazla aydınlattı. Annem ve abim derin uykuya dalmış hiçbir şey hissetmiyorlardı. Ben ise gördüklerim karşısında o kadar da korkmamış olsam da, tüylerimin ürpermesini engelleyememiştim. Hafifçe yerimden doğruldum, gözlerim pencerenin camına kaydı.

Pencerenin kenarında bir çift göz bizim odayı izliyorlardı. Göz göze geldiğimizde o an yaşadığım adrenalin ile pencereye koştum. Hızlıca gecenin karanlığında gözden kayboldular.

Gördüğüm gözler kırmızı, ateş gibiydi.

O gece hiç uyuyamadım, sabah olduğunda babamın yanına hayvanları sağmak için gidecektik. Annem uyandı ve abimi de kaldırdı.

Abim iki haftadır çok sessizdi, sorulan sorulara tek tük cevap verir geçerdi.

Anneme gece yaşamış olduğum olayı anlattım sofrada, ama annem inanmayıp gülüp geçti, fakat abim bu olanları duyunca hışımla sofradan kalkıp evden ayrıldı.

Asıl olaylar 15.02.1997 cumartesi günü başlayacaktı.

Kahvaltıdan sonra üstümüzü giyinip babamın yanına gidecekken babam bir hışımla eve geldi. Neden şimdi? Neden şimdi? Diye diye içeri girdi. Koltuğa oturdu ve ağlamaya başladı.

Abim ağılda bulunan karakeçiyi tırpan ile babamın gözü önünde ölene kadar deşmiş, 'Onlar geldi baba, beni almadan gitmeyecekler!' deyip karakeçiyi aldıktan sonra dağlık alana kaçmıştı.

Olan olaylar karşısında annem fenalık geçirip bayıldı. Ben yaşanan olaylara anlam veremiyordum. Gece gördüğüm iki çift göz abimi neden bu kadar tedirgin etti? Kimdi bunlar? Neden gelmişlerdi? Hepsinin cevabını istemesem de alacaktım.

Annemle cami imamının yanına gittik, olayı anlattık. İmam olmuş ama bir halt bildiği yok, zaten ben öyle işlere bulaşmıyorum deyip bizi başından sağdı. Aslında haklıda olabilir. Her imam cine periye bulaşık diye bir kanun yoktur. Neyse.

Köyde füsun nene vardı. 75 yaşlarında, oğlu Ergün ile beraber yaşıyor.

Ergün abi biraz deli biri, zamanında babası çok dövmüş, adamın da kafa gitmiş.

Kapılarının önüne geldiğimizde bizi Ergün abi karşıladı, neler olduğunu anlattık. İçeriye sadece annemi alacağını söyledi.

Annem yarım saat sonra evden iki gözü iki çeşme ağlayarak çıktı, işler iyice boka sarıyordu belliydi

Dedemler zamanında zengin olmak uğruna her şeyi yapmışlar. Bunu başarabilmek için de her şeyi denemişler fakat ömürleri yetmemiş, babaannemle aynı gün ikisi de vefat etmiş. Onlar vefat ettikten sonra da babam bizim evi yaptırmış, dedemlerin evi de öyle kaldı kimse kullanmıyor.

Füsun nene de anneme sormuş annem tüm hepsini anlatmış, abimin hangi burç olduğunu sormuş abim ikizler burcudur.

Ertesi gün gelmesini söylemiş anneme yani Cumartesi Günü.

Annemle eve gittik gece 12 gibi kapı tıklatılmasıyla irkildik. Babam aile büyüğü olduğu için birde yaşadığımız olaylar nedeniyle bizi geride tutup kapıyı kendisi kaçtı.

Kapının önünde elle dikilmiş iki küçük bebek, gözlerine mavi boncuklar dikilmiş şekilde öylece duruyordu.

Birinin üzerinde Erdem (abim), diğerinin üzerinde ise benim ismim yazılıydı. Babam direkt kapıyı kapattı ve sabaha kadar dokunmamamızın daha iyi olacağını söyledi. Ya biri bize oyun oynuyor, ya da durum gittikçe kötüleşiyordu.

Sabah olduğunda hepimiz, elle dikilmiş bu bebekleri alıp Füsun nenenin evine gittik. Bu sefer üçümüzü de içeri aldı. İçeriye girdiğimizde herhangi anormal bir şey ile karşılaşmadık. Kendi odasından dumanlar çıkıyordu, bizi oraya çağırdı.

Türkiye'de Yaşanmış Paranormal Olaylarحيث تعيش القصص. اكتشف الآن