Tutsak 2

67 3 1
                                    

Dedeme ona ne oldu diye sordum.

Bunları yarın konuşuruz torunum, hadi herkes geçsin yatağına yatsın uyusun dedi.

Dedemin lafını herkes dinlerdi. Odalarımıza çekildik, ben ve küçük kardeşim aynı odada yatıyorduk. Kardeşim yorulmuş olsa gerek hemen uyumuştu. Ben ise hala korkuyordum.

Öyle bir şeyi asla kimsenin görmesini bile istemezdim. o anları görmenin, şahit olmanın insanı nasıl etkileyeceğini asla düşünemezdim. Yavaş yavaş gözlerim kapanıyordu, uyku bastırmıştı, neredeyse uyuyacaktım.

Tam o sırada bir ses duymaya başladım. Gözlerimi açtım, bir kapı gıcırtısı duyuyordum. Sağıma baktım kardeşim uyuyordu. Odamın kapısı yavaşça açıldı, karşımda onu gördüm. Korktum, gözlerimi kapayıp görmemezlikten geldim. Neredeyse beş dakika geçti hala orada mı diye gözlerimi açtım.

Yoktu! Kaybolmuştu, ama kapı hala açıktı. Saate baktım gece üçe geliyordu.

Bir ses duydum tekrar. Sesi duymamla beraber kafamı kapıya doğru çevirdim, baktım ama kimse yoktu. Ürpertici bir sesle biri bana sesleniyordu.

Yatağımda kalktım sese doğru gitmeye başladım. Her taraf çok karanlıktı. Sese doğru yaklaşıyor, seste gitgide artıyordu.

Bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Bir adım daha attım ve ses kesildi. Koridorun en arkasındaki odanın önündeydim, onun odasının önünde. Kapıda bir sürü nazar boncuğu asılıydı. Elimi kapının koluna doğru uzattım ve kapıyı açtım.

Kapı kilitli değildi, yavaşça kapıyı araladım. Odada tek gördüğüm şey karşımda duran kocaman, simsiyah bir dumandı.

Duman gitgide büyüyordu. Neredeyse tüm odayı kapladı. Çok korkmuştum. omuzumda bir el hissettim ve arkamı döndüm. Gördüğüm kişi babamdı. Burada he yapıyorsun oğlum dedi.

Baba, o geldi, beni çağırdı, sesini duydum sana yemin ederim. Buraya kadar geldim, simsiyah dumanlar vardı hala sesini duyabiliyordum. Ama iyice baktım o yoktu sanki dumanın içinde kaybolmuş gibiydi.

Babam sessizce odanı içine girdi, on saniye geçmeden odadan çıktı ve kız yatağında uyuyor rahatsız etme git yatağına yat uyu dedi.

İnanamadım. Babam odasına geri gittiğinde hala orada bekliyordum. Odadan içeri kafamı uzattım, gerçekten de kız yatakta uyuyordu. Aklım almıyordu bir türlü. O ses, o dumanlar, nasıl olmuştu. Delirmek üzereydim.

Yüzümü yıkamak için banyoya gittim. Musluğu açtım, yüzümü yıkamaya başladım. Sanki biraz daha rahat hissediyordum. Kafamı kaldırdım ve aynaya baktım. Yüzüm kan içindeydi. Panikledim, elimi yüzümde gezdiriyordum ama bu kan bana ait değildi. Kafamı eğdim, musluktan kanlar akıyordu, lavabonun içinde âdete bir kan gölü vardı...

Telaşla musluğu kapattım. Havluyu aldım ve yüzümü sildim. Hala yüzümde kan izleri vardı. Başım dönüyordu. Buraya gelirken böyle bir şeyle karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim. Yapabilecek hiçbir şey aklıma gelmiyordu. Banyonun kapısını açtım ve dışarı çıktım. Yüzümdeki kan izleriyle karanlık koridorda ilerliyordum.

Koridor uçsuz bucaksız bir yol gibi geliyordu. Sanki hiç bitmeyecekmiş gibiydi. Sonsuza doğru ilerliyor gibi hissediyordum. Bir an gözlerimi kapattım ve bunun sadece kötü bir kâbus olduğunu düşündüm.

Gözlerimi açtığımda salonun ortasındaydım. Her yerde kanlar vardı. Yerde, duvarda, her yerde; o resimler, resimler sanki beni izliyordu. Nereye baksam beni takip ediyorlardı.

Önümdeki resme bakakaldım. Resimde kardeşim yerde ölü bir şekilde yatıyordu. Korka korka resme doğru iyice yaklaştım.

Hayır! Asıl korkunç olan bu değildi. Resimde elinde bıçakla duran kişi bendim. Onu ben mi öldürmüştüm? Bunu ben yapmış olamazdım.

Kafamın içinde sesler duyuyordum. Sen, sen, sen diye bağırıyorlardı. Onları dinlememeliydim, bunu biliyordum ama onlar susmuyorlardı. Sesleri giderek şiddetleniyordu...

Bir anlığına da olsa sesler kesildi. Başım dönüyordu.

Yere yığıldım, ayak sesi geliyordu. Bu birinin ayak sesiydi. Giderek bana doğru yaklaşıyordu. Yine o iğrenç sesi duydum. Beni çağırıyordu. Gitmeye cesaret edemedim. Öylece durdum. Sanki ben ona doğru yaklaştıkça daha da sinirleniyor, sesini yükseltiyor, bağırıyordu.

Sonra sustu. Bana doğru geldiğini hissediyordum. Artık tam karşımda duruyordu.

Peki, kimdi o? Neden böyle yapıyordu? Onun hikâyesi neydi? Hiçbir şey bilmiyordum. Tek bildiğim şey yavaş yavaş beni kontrolü altına almasıydı.

Yorgun hissediyordum, ayaklarımın üzerinde zar zor duruyordum. Bana doğru bir adım attı ve durdu.

Neden buradasın biliyor musun dedi.

Korkudan hayır bile diyemedim. İkimizde sessizdik. Bu sessizliği bozup, sorarak tekrar etti.

Neden buradasın biliyor musun?

Hayır

Bilmek ister misin?

Hayır

Sana bilmek ister misin dedim, diye daha sinirli bir şekilde tekrarladı.

Çok sinirlenmişti, farkındaydım. İçim bir yandan sadece ufak bir çocuk ne yapabilirdi ki diye söylüyordu, bir yandan da onun çok tehlikeli olduğunu.

Ellerini gözüme doğru götürdü ve gözlerimi kapattı. Hiçbir şey hissetmiyordum...

Gözlerimi açtım. Hiçbir şey görünmüyordu, tek hissettiğim soğuktu. Burası başka bir yerdi.

Burası şuan bulunduğum ev değildi. 

Türkiye'de Yaşanmış Paranormal OlaylarWhere stories live. Discover now