Chapter 1

105 10 2
                                    

Jisoo'dan
Bir ilkbahar günüydü. Hava biraz soğuktu ama aynı zamanda huzurlu ve güzeldi.
İşe gidicektim uzun zamandır bir işe girmeyi planlıyordum ama bunun için fırsat bulamamıştım. Çünkü üç kardeşle okul okuyordum:ben, Lisa, Rose, Jennie beraber okula giderdik.
Okulu bitireli bir sene oldu ve ben kendime daha yeni bir iş bulabilmiştim. Soğuk olduğu için sıkı giyinmeliydim ama ilk iş günüm olduğun için biraz daha giyimime dikkat etmem gerekiyordu bu yüzden içime beyaz bir krop ve üstüne ceketi kısa olan bir takım elbise giymiştim.
Heyecanlıydım, stresliydim, gergindim ve mutluydum bu kadar duyguyu nasıl aynı anda hissettiğimi inanın ben de bilmiyorum.
İşime gelicek olursak - bir iş bulamadım fikir veririm misiniz - yorucu bir iş değildi ve erken de çıkıyordum işimden bu yüzden işimi sevdim. Artık eve gitme vaktim gelmişti iş yerinden çıkıp eve gidecektim ama yolda giderken gördüğüm şey ile şok oldum.

İki kişi bir adamı dövüyordu ve adam çok kötü duruyordu. Tam telefonumu çıkarıp polisi aricakken arkamdan birisi telefonumu elimden aldı.

Arkamı döndüğümde karşıma benim yaşlarımda, saçları hafif dağınık, üzerinde siyah bir hırka ve eşofman olan bir adam gördüm açıkçası çocuk yakışıklıydı ama bunu düşünecek zaman yoktu.

-Telefonumu veririm misin?

- Bir düşünmem gerek, sanırım evet ama bir şartla.

-Neymiş şartın çabuk söyle görmüyor msusn adamı öldürücekler.

-Sence benim umrumda mı?Dediği şey ile adamın tekin biri olmadığını anlamıştım ve biraz korkmaya başladım.
-Şimdi sana telefonunu vericem ama karşılığında sen hiç bir şey olmamış gibi yoluna devam diceksin. Anlaştık mı?
Diyip telefonu bana tuttu ne diyeceğimi bilemedim ama sonra ölmek istemiyorum diye düşünüp dayak yiyen adama son bir bakış attıktan sonra kafamı"tamam" anlamında aşağı yukarı salladım. Ardından bana telefonumu geri verdi tam gidicekken beni kolumdan tuttu ve "ismini bana söylemicek misin? " diye sordu ona "neden söyliyim ki" diye karşılık verdim kendimden beklemediğim bir şekilde. Daha sonra bana gülümseyip "ben Kim Taehyung merak ettiysen diye söylüyorum"dedi ve kolumu bıraktı. Ben de koşar adım oradan uzaklaşıp eve geldim.

Geldiğimde kızlar yemeklerini yemiş ve telefonla oynuyorlardı. Ben girer girmez bana döndüler ve yaşlı gözlerimi görünce bana doğru gelmeye başladılar tam Jennie ne oldu diye sorucakken ben her şeyi bir çırpıda anlatıverdim. Duyduklarına çok şaşırdılar ama daha fazla üzülmemem için bana teselli verip koltuğa oturttular.

- Jisoo sen kafan açık takma, bu senin suçun değil sen yardımcı ol aya çalışmışsın zaten. Dedi Lisa

-Evet unnie kendini toparla sen suçlu değilsin.,dedi Rose karşımdaki koltuktan bana destek olmaya çalışarak.

-Şimdi ben gidip sana yemek hazırlicam sen de git elini yüzünü yıka ve bu olaydan hep beraber arınalım, dedi Jennie.

- Ben aç değilim Jen isterseniz siz yiyin ama ben uyumaya gidiyorum.

-Tamam ama uyu sakın ola ki üzüldüğünü hissetmiyeyim, dedi Jennie bana sahteden kızarak ve bende ona sadece başımı aşağı yukarı sallayarak cevap verebildim. Daha sonra odama çıkıp uyudum.

***







İLK/VSOOWhere stories live. Discover now