HIZLI

4.2K 4 0
                                    

         Sara, aynanın karşısında düğün için hazırlanırken aklı durmadan çalışıyor çünkü her şey o kadar süratle gelişmişti ki aklından geçenden çok daha fazlası yaşanmıştı bir ay içinde. Ama bu güzel halin en başına gidip arada düşünmeden edemiyordu ve şimdi Elenika'nın mutlu olması için tüm kalbiyle ona dua ediyor.

        Necmi'ye durumu çıtlattığında kocası kendine tuhaf tuhaf bakmıştı. Galiba karısından duyduklarını bir süre anlamlandıramadı zihninde. Hiç aklına gelmeyecek bir işti bu. İvan ve Elenika! İlk tepkisi:

-''Allah Allah!'' şeklinde bir şaşırma oldu. Aslında karısının onların arasındaki duygusal hale müdahale etmesini istemiyordu. Lakin Sara'nın bu konudaki isteği ve heyecanı bu fikrini ona söylemesini engellemişti. Karısı çocukla daima evdeydi. Sanırım bu gelişme onun hayatına farklı bir renk getirdi diye düşündü kendi kendine. Hatta Sara İvan'ı çaya davet etmek istediğini söylediğinde eşine belli etmese de için için huzursuzlanmıştı. Ne gerek vardı ki şimdi böyle bir şeye? Ama hep olduğu üzere Sara'ya hayır diyemedi. Sonuçta onun yanlış bir iş yapmayacağını ve kendinden bir şey saklamayacağına emindi. Hiç istemese de evet deyivermişti işte ona. Fakat önce umursamadığı bu durum hemen ardından çok ilgisini çekmeye başladı. Dünyanın çok farklı iki yanından gelen bu gençlerin gidişatı monoton günlerin tatlı bir zevki oldu. Tabii Sara'nın tembihi ile İvan'a bu konuda bilgisi olduğunu ilk günler belli etmedi. Önemli olan genç mimarın kendi isteği ile konuyu açmasıydı. 

       Necmi İvan'ı daha sıkı bir gözleme aldı. Genç mimar artık daha sık ofisine uğramaya başlamıştı. Ama hali de oldukça ilginçti. Bir bakıyorsunuz ki durmadan konuşuyor, gözleri heyecanla parlıyor; bir bakıyorsunuz ki dut yemiş bülbül gibi dilsiz. Necmi eski kulağı kesiklerden biri olarak kısa zamanda teşhisi koydu. Evet, İvan aşıktı ama sanki konuyu açamıyordu kendine. E ne de olsa Elenika'nın buradaki ailesi kendileriydi. Sara ve Necmi. Böyle düşünmekten de zevk alıyordu aslında. Kızını kimseye vermeye kıyamayan, titiz bir babaya benzemişti o günlerde. Bu sıkışmanın uzun sürmesine de gönlü razı değildi hani. Şu İvan bir an önce cesaretini toplayıp konuyu açmalıydı. Gerçeğinde İvan kibar bir adamdı. Oturmasını kalkmasını, lafını bilirdi. Onun bu tavırları zaten iyi bir aileden geldiğini belli ediyordu. Ve sanırsa bu yüzden genç adam henüz konuya girmemişti. Belki de yanlış anlaşılmaktan korkuyordu.

       Necmi, perde arkasından Sara'dan haberleri alıyordu. Elenika ve İvan o çay davetinin ardından birkaç kez  buluşmuşlardı. Tabii bunun planlayıcısı da Sara idi. Derken bu da yetmemişti ve her gün birbirlerine duygusal mektuplar yazmaya başlamışlardı. Kısacası olanlar olmuş, iki genç neredeyse karasevdaya dönmek üzerelerdi. O sabah da işe giderken Sara kendini dürtüklemişti:

-''Şu İvan amma da pısırık çıktı! Daha ne bekliyor anlamadım, şunu biraz sıkıştır artık! Kız aşkından iğne ipliğe döndü!'' 

Necmi, karısının sözlerine yine hak verdi. Ofisine vardıktan sonra artık neredeyse her gün gelen İvan'ı beklemeye başladı. İşin gerçeği genç mimar da işi gücü savsaklamıştı duygularının önceliğinde. Necmi yanılmamıştı, yarım saat geçti geçmedi, İvan yine stresten kasılmış bir yüz ifadesi ile ofise teşrif buyurdu. Aslında konuşmak istiyordu ama korkuyordu da. Ya yanlış anlaşılırsa, ya aşkına izin verilmezse! Necmi onun dilinin çözülmesi için epey uğraştı o gün.

Necmi:

-''İvan! Genç ve yakışıklı bir adamsın. Gönlünde biri yok mu?''

İvan oturduğu yerde bedenine elektrik verilmiş gibi bir anda dimdik oldu, yüzü kızardı, ne diyeceğini bilemedi bir an ve sonunda kekeler gibi bir şeyler demeye çalıştı:

SARA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now