Yüzümde beliren tebessüm ve birden içimde oluşan heyecan ile gülümsedim, telefonu açarak kulağıma doğru yasladığımda ben de arkama doğru yaslanmıştım.

"Alo?"

"Günaydın bebeğim, uyanmışsın."

Sesini duymanın iyi geldiğini hissederken yüzümdeki hafif gülümseme solmadan konuşmaya başladım.

"Hmhm, uyandım da kampüse geçiyorum şimdi. Bugün erken çıkacağım."

"Erken çıkacak olmana sevindim, çıkınca şirkete gelirsin güzelim görmüş olurum seni."

"Olur, bende öyle düşünmüştüm ama.."

Biraz duraksamamla söze o girmişti.

"Ama? Ne oldu Oğuz'um?"

"Şey, ben kendim gelmek istiyorum arabayla. Yani korumalar olmadan kendim süreyim bu seferlik.. olur mu?"

Dediklerimin ardından hafif kıkırtısını duymuştum, sesi bile günümü güzelleştirmeye yetiyordu.

"Çok dikkatli olacaksın anlaştık mı? Aklım sende kalıyor yavrum."

Yüzümdeki keyifli tebessümle alt dudağımı ısırdım, bu adam bana fazla iyi geliyordu..

"Söz dikkatli olacağım."

"Aferin bebeğime, şimdi toplantıya geçeceğim kapatmam gerekiyor. Seni seviyorum yavrum."

Seni seviyorum.. bu kelimeyi ondan duymak adeta kıpır kıpır yapıyordu içimi.

"Bende seni seviyorum, çok."

Gülümsediğimde onun da gülümsediğini hissederken telefonu kapatmıştık, fazla sürmeden kampüsün bahçesinde duran araç ile vardığımızı fark ederek kitapları tekrardan elime almıştım.

Benden önce inip ben fark etmeden kapımı açan korumanın ardından inerek, tebessümle teşekkür edip bana doğru gelen Karan ve Mert'e doğru ilerledim.

"Kardeşim, hoş geldin."

"Hoş buldum kardeşim, nabersiniz?"

Sırasıyla ikisine de sarıldım, beraber içeriye doğru ilerlerken sohbet etmeye başlamıştık bile.

"Biz iyiyiz Oğuz'um, asıl sen nasılsın?"

"Seninkiyle aran nasıl?"

İkisininde ima ile sırıtarak sorduğu soruların ardından kendimi tutamayarak kıkırdamış ve Mert'in koluna doğru kolumla hafifçe vurmuştum.

"Susun ya, utanıyorum. Hem bir sorun yok şükür.. iyi gidiyor herşey."

Birlikte gülüşerek ve sohbet ederek kampüse girmiş, biraz takıldıktan sonra ilk dersin başlamasına az kaldığı için sınıflarımıza dağılmıştık.

Ben zamanın nasıl geçtiğini fark etmezken Karan ve Mert ile girdiğimiz son dersten de çıkmıştık birkaç saat sonra, saat beş'e geliyordu. Pusatı görme isteğim ağır basarken onu özlediğimi hissediyordum..

Hiç ayrı kalasım gelmiyordu. Mertler ile beraber kampüsten çıktığımızda arabanın kapıda olduğunu gördüm. Onlara baktığım vakit Karan konuştu.

"Oğuz, bizimle gelmek ister misin bırakalım seni eve?"

Gülümseyerek ikisine de sıkıca sarılırken ve konuştum.

"Teşekkür ederim Karan'ım, beni bekliyor korumalar araba gelmiş. Şirkete geçecektim hem."

Aynı gülümsemeyle sarılmama karşılık vermişlerdi.

TAKINTI. (bxb)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora