40. Bölüm - Hain

Start from the beginning
                                    

Ayağa kalktım. "Su ve Ada siz gidin ortamı sakinleştirin, ama nolursunuz Kartal ve Hüseyin'e dikdik bakmayın bir de öyle bir olay olursa iyice ortalık karışır."

İkiside birbirine baktılar. Durumu kabullenip başlarını salladılar. Aklıma gelen şeyle sırıttım. "Hem belki sizler için bir şeyler yapabilirim."

İkisinin düşen yüzü bir anda parladı. Hızla koşarak içeriye gittiler.

"Hadi kalkın, Sena sen kurabiyeleri, Nisa sen çayların yarısını götür diğeri de bende."

Sena ayağa kalkarak fırından tabağı çıkartıp kurabiyeleri ayrı tabağa yerleştirdi, Nisa'da çayı bardaklara koyuyordu.

Tepsiyi çıkartıp, bardakları tepsiye koydum, tepsiyi elime alıp içeriye doğru ilerledim.

Arkamdan Sena ve Nisa'da geliyordu.

Nisa dağıtıma abimden başlamıştı, bende Karan'dan. "Arkamda durum ne?"

Karan başını eğerek arkama doğru baktı. "Vahim."

Nefesimi verdim, Karan tepsideki bardağı alarak önündeki sehpaya koydu. Diğerlerine de çayı verip Karan'ın yanına oturdum.

Abim sehpada ki bardağı kaldırdı, gözlerini kısarak çaya baktı. "Zehirlenir miyim?"

"Keşke, bir dahaki sefere artık."

Ah Nisa, yaktın bizi.

Karan kulağıma eğildi. "Bunların arası neden böyle?" Diyerek geriye çekildi.

Kulağına yaklaştım. "Bilmiyorum, Kara Harp'ta tanıştık Nisa ile, tatillerde abim ziyarete geliyordu, o sıra tanıştılar ve ikiside birbirinden haz etmiyor bir şekilde." Duyduğum öksürük sesi ile geri çekildim.

Of abi of.

Karan nefesini verdi. "Sabır, amin."

Abim kaşlarını çattı. "Ne dedin, duyamadım. Sesli söyle bakayım."

Kaşlarımı çattım. "Abi! Çayını iç."

Abim sustu, çayını içti. Hayret dolu bakışlar attı. "Hayret, içinde zehir yok. Şaşırdım doğrusu."

"Sana özel o zehir, merak etme." Abim Nisa'ya döndü.

"Bir gün denetirsin Nur."

"Nur kim?"

Ada'nın dediği şeye nefesimi verdim. Nisa dudaklarını ıslattı. "Bu Ata olucak insan bana Nur diyip duruyor. Bir türlü öğretemedim. Beyni eksik ya ondan büyük ihtimalle."

Abim, Nisa'ya hep Nur diyordu.

Nisa'da abime inat ona ilk adıyla yani Ata diyordu.

Abim kaşlarını çattı. "Kaç kere diyeceğim sana ben, bana Ata deme diye."

Nisa omzunu silkti. "O beni ilgilendirmez, kimliğinde Ata yazıyor mu? Yazıyor, oldu bitti. Sen bana nasıl Nur diyorsan bende sana Ata diyeceğim."

Nisa'nın umursamaz tavrı abimi sinirlenmişti. "Nur, delirtme istersen beni!"

Kaşlarını kaldırarak alayla abime baktı. "Delir Ata, ne olucak?"

Abim tam ağzını açıcakken. "Size bir haberim var, daha doğrusu Balca'nın haberi var."

Sena durumu kurtarmak için Nisa'nın Karayel'e geleceğini söylememi istemişti, göz kırptım. "Karayel, bildiğiniz üzere Time yeni bir asker gelicek."

Hepsi başını salladı. Ayağa kalktım Nisa'nın yanına geçtim, elimi uzattım. Nisa elimi tutarak ayağa kalktı. "Tanıştırayım, Teğmen Nisanur Alkaya bir değişle Kızıl Ölüm."

Dağların Çift Başlı Kurdu Where stories live. Discover now