5.Sadakat Yemini

77 6 10
                                    

Herkese merhaba..

Bölüm yeni bittiği için ancak atabiliyorum. Bölümün okuyucuya daha iyi geçmesi için ara vermeden zihnimde canlanan her şeyi aktarmak istedim. Son sahne beni ve zihnimi çok yordu. Çok ağır bir sahne oldu. Lütfen kandan etkileneceğini düşünen kişiler okumasın. O sahne başladığında uyarı göreceksiniz. Hikayenin ilerlemesi için bu sahnenin gerekli olduğunu bilmenizi isterim.

Kahvelerimizi almak için geç bir saat oldu. O yüzden yatağımıza geçip rahat ederek keyifle okuyalım.

Bana yorum bırakmayı unutmayın.

Sevgilerle Kardi..

5. SADAKAT YEMİNİ

               

Şafak sökmek üzereyken pencerenin önündeki geniş alana oturmuş, dizlerimi karnıma doğru çekip sırtımı duvara yaslayarak karanlık ormanı izliyordum. Ay hala tepede parıltısını koruyor, doğmak üzere olan güneşe meydan okuyordu. İçinde bulunduğumuz oda oldukça geniş olmasına nazaran oldukça az eşya vardı.  Asil'in odasında ve salonunda bulunan tablo ya da vazolar gibi eşyalar yoktu. Yerde öylesine atılmış ince bir kilim vardı. Oda içerisinde ikili bir kanepe ve bir yatak vardı.  Dolap dahi yoktu.  Misafirler için kullanışsız bir durumdaydı.  Deha ikili koltukta rahatsız bir şekilde uyuyordu. Beni bırakıp başka bir odaya gitmeyi aklından bile geçirmemişti.  Hatta uyumayıp nöbet tutmuş ancak yaklaşık bir saat önce daha fazla dayanamayarak sızmıştı.

Dün yaşananlardan sonra durumu Deha'ya anlatmak oldukça yorucuydu. Onu Asil ile birlikte çalışacağıma ikna ettiğim söylenemezdi. Aslında iznine ihtiyacım yoktu, sadece arkadaşlarımın gönlü olsun istiyordum. Deha'nın gönlünün olması demek diğerlerinin daha çabuk ikna olması demekti. Hayvanlarla olan kısmını bilmiyordu. Bu konuda çok ısrar etse de anlatmamıştım. Ben buradan gitmeyeceğim deyince beni bırakmamıştı.  Tüm vampirlerin tehlikeli ve kana susamış varlıklar olduğunu düşünüyordu. Aslıda bu yönde eğitilen birisi olduğunu düşünürsek haksızda sayılmazdı.

Cep telefonum kaybolduğu için Alin ve Batı ile Deha'nın telefonundan konuşmuştum. Alin telefonda bile uzun uzun ağlamıştı. Amcama olanlar onu korkutmuştu. Öldüğümü düşündüğü ve haber alamadığı için Asil'e çok kızgındı. Batı'da ondan farklı sayılmazdı. Üçünü de ikna etmek için epey uğraşmam gerekecekti.

Asil ile dünden sonra hiç görüşmemiştim. Neredeyse tüm gün odadan çıkmamış Deha ile odanın içinde atışmıştık. Vampirlere bizim için sandviç hazırlattığını öğrenmiştim. Böylece akşam yemeği yiyerek karnımızı doyurmuştuk. Deha başta yememek için diretse de ben yiyince mecbur kalmıştı.

İçinde olduğum oda beni boğduğu ve göğsümde halledemediğim meseleler olduğu için nefes alamadığımı hissediyordum. Uyuyamamıştım. Korkuyordum.

Yaşananlardan ve yaşanacaklardan korkuyordum.

Asil'in beni neyle karşılaştıracağından korkuyordum. Hayvanlara eziyet etmek istemiyordum. Onları vampirler için bir yemek haline getirecek olmak kalbimi sızlatıyordu ama başka çarem olmadığını biliyordum. Eğer önüne geçilmezse tüm canlılar vampirler için yemek olacaktı. Belki de bebekler, anneler,  yaşlılar ve daha bir çok insan kurban durumuna düşecekti.

Zihnimi meşgul eden düşünceler göğsümde derin bir öfkeyi yükseltmiş ve içimde çığlık atma isteği oluşmuştu. Derin bir iç çekip nefes vererek pencerenin önünden indim. Biraz hava almak isteyerek küçük adımlarla,  kapıya doğru ilerledim.  Deha'yı uyandırmadan buradan çıkmam gerekiyordu. Yoksa dışarı çıkmama asla izin vermezdi.

MAYSARAWhere stories live. Discover now