"Dolunay'ım be," dedi bana kahkahalar atarken. Yüzümü buruşturup tekli koltuğa oturup bir dirseğimi koltuğun kenarına yasladım, elimin iç kısmına çenemi yaslar şekilde oturup somurtum.

"He," diye mırıldanır gibi konuştum. Bana hayırdır der gibi kafasını salladı Oğuz. Bende omzumu kaldırıp indirdim. Evin içinde olmaktan ve annemin olmasından ve annemin laflarının olmasından gına gelmişti.

"Kızım kahve yap bize. Ama dört kişilik olsun." dediğinde kaşlarımı çattım. Dört demişti, dördüncü kişi kimdi?

"Dört derken anne?" eliyle hadi hadi diyip beni tavuk kişeler gibi koltuktan kaldırıp mutfağa kişeledi. Hayır yani ben yürüyebiliyorum?

Kahve makinasına kahve koymak için çekmeceye ayaklarımı yere sürte sürte yürüdüm. Bugün içimden hiç bir şey yapmak gelmiyordu. Dudaklarımı büzerek kahveyi kaşıkla kahve makinasının cezvesine koyarak herşeyini ekleyince çalıştırdım.

Kafamda tilkiler dolaşırken dördüncü kim diye meraklandım gereksiz yere.

Hayır yani okeye dördüncü geliyor sanki ne bu böyle?

Mutfak tezgahına kalçamı yaslarken gözlerimi kapatmış öylesine beklemeye başladım. Canım sıkılmıştı gereksiz yere.

"Dolunay kızım kapıya bak!" diye bağıran annemin sesi yanımda gibi gelmişti. Daha kapının zil sesi çalınmazken annemin bu söylediği cümleden sonra çalınmıştı.

"Yuh, mobeseliğin bu kadarı cidden!" diyerek annem gibi konuştum. Fadime abla ile aynı yaşta olması mobeselikte aynı olması, kayıp kardeşler sanırım bu iki kadın.

Kapıya ilerlerken oturma odasının kapısına Oğuz dikilmişti. Elimle hayırdır der gibi havaya kaldırdım. Omzunu silkti bana. Uyuz.

Dış kapının düğmesine basarak apartmanın kapısını açtım. Dördüncü şahıs kapıya kadar gelmeden bizim evin kapısı açıp merdivenlere bakmaya başladım.

Merdivenlerden gelen o kalın ayakkabı sesi, mübarek asker geliyordu sanki. Apartman titriyor gibiydi.

Arkadan Oğuz'un, "Dolunay'ım," dediğini duyup arkama baktım. Salak mıydı? Hem sesleniyor hemde baktığımda dil çıkarıyordu. Tövbe yarabbim.

Geri merdivenlere bakmak için kafamı çevirdiğimde gözlerimin önünde büyük ama bir o kadarda fazla kaslı vücut karşılamıştı. Kafamı yukarı kaldırdım gelen kişinin yüzünü görmek adına.

Bildiğin asker ama binbaşı olan ve yarın kocam olacak olan Batuhan Çelik gelmişti.

Gözlerim şaşırmış halde açılınca arkamdan Oğuz'un yanımda olan bedenini hissetmiştim. Batuhan bana bakarken gayet normal bakıyordu ama gözleri Oğuz'a dönünce.. şey neden böyle kötü bakıyordu?

Ortada ikisinin bedeninin arasında kalmıştım. Sırtımı kapının boşluğunda olan yan kısma yaslayıp ikisine bakmaya başladım. Oğuz merakla bakarken Batuhan öldürmek ister gibi bakıyordu.

Askerin Karısı +18Where stories live. Discover now