1| Beyaz Maskeli Şeytan

109 20 2
                                    

Adım İzel.

Normal bir dünyada yaşamıyorum. Diğer insanların sahip olduğu sıkıcı hayatlardan birine sahip değilim. Her gün işe gidip geliyor veya sevgilimle buluştuktan sonra eve gelip evcil hayvanımı beslediğim bir yaşamın ortasında bulunmuyorum.

Bu hayat; ölüm, intikam ve nefret dolu.

İnsanların kan kokusuyla veya ölüm korkusuyla uyandığı, görevlerini yerine getirdikten sonra hâlâ yaşadığına şükrettiği ve mor gözaltlarıyla gecenin beşinde uykuya dalabildiği bir hayatın içindeyim.

Örgüt. Kendilerine bu ismi vermişlerdi. Karanlık hayatların ve elleri kana bulanmış ajanların topluluğu idi. Yüzyıllar önce safkan aileler tarafından kurulmuştu ve asıl amacı bir giz gibi saklanmıştı. Yüzyıllardır saklanan bu amacı, sadece Kurucu'lar öğreniyordu. Bizler ise Örgüt'ün askerleriydik.

Benim deyimimle Piyon... Üstlerin şaha ulaşmak için harcadıkları ilk parça.

Örgüt'ün doğruları, insanların ahlak biçimine tamamen zıttı. Yanlış yapanlar ölüme mahkum edilir, kısaca biz ajanlar tarafından idam edilirlerdi.

Her birimize durmadan sayısız ve çeşitli görevler verirlerdi. Bu görevler siyah bir zarfın içinde gelir, Örgüt'ün Kurucusu Ölüm tarafından özel olarak hazırlanırdı. Bize görevlerimizi ve yapacaklarımızı o söylerdi. Görevin amacını kimse bilmezdi. Tıpkı Ölüm'ün adını, sanını, yaşını bilmediğimiz gibi. Örgüt tarafından korunan en büyük ikinci sırdı bu.

Dürüst olmam gerekirse, Örgüt'e gelmeyi kimse istemezdi. Bizler sadece burada yaşıyorduk. Yaşamak zorundaydık. Çünkü Örgüt'e bir kere gelen kişi, ayrılmanın bedelini canıyla öderdi.

Hepimizin buraya geliş sebebi farklıydı. Kimisi mecburiyetten, kimisi polislerden korunması gereken bir katil olduğu için, kimisi zorla, kimisi gönüllü bir şekilde, kimisi ise sadece canına susadığı içindi.

Benim hikayem tamamen farklıydı. Örgüt'e alındığımda sekiz yaşındaydım. Hiçbir zaman sahip olamadığım anneme kıyasla babamı çok severdim. O yazın sabahında, takım elbiseli adamlar kapımın önüne dikilmiş ve babamın öldüğünü söylemişlerdi. Babamın bir mirası varmış, beni Örgüt'e almak. Hayatını kaybetmeden önce Ölüm'den istediği tek dileği buymuş.

Ve beni öylece aldılar. Ne karşı koyacak gücüm, ne de onlara dur diyecek birilerine sahiptim.

Puzzle yapmayı seven küçük bir çocuğun eline silah vermişlerdi. O yüzden unutmuyorum. Kalbim ilk kirlendiğinde sekiz yaşındaydım.

"Şimdi bu kapıdan içeriye gireceksin. Sana verdiğimiz telsizi tek bir saniye olsun kapatmayacaksın. Salona girdiğinde sanat galerileri kısmında olacak. Yanında adamları var. O yüzden dikkatli olacaksın, anlaşıldı mı?"

Söylediklerine göz devirerek arabada geriye yaslandım. "Üçüncü söyleyişin."

"Çünkü sen daha çaylaksın İzel. Anlaşıldı mı, dedim."

Bıkkınlıkla ofladım. "Anlaşıldı."

Kemikli elleriyle çenemi tuttu. Hipnoz edici bakışlarıyla beni süzmeye başladı. Tolga, Örgüt'ün en tehlikeli adamlarından biriydi. Herkes ondan ürperirdi. Ben hariç. Burada en çok güvendiğim kişi oydu. "Sana güveniyoruz, İzel. Bunu biliyorsun değil mi? Örgüt, onun adına çalıştığın için sana minnettar."

BAZILARIMIZ KARANLIKTA DOĞARWhere stories live. Discover now