(Düzgün aile kitabı)
yetimhanede bin bir zorluk ile büyüyen Süheyla kendini büyük bir hortumun içinde bulur. Bu hortum onu hırpalamaktan çekinmeden sağa-sola savurur. Tam on yedi yıl sonra hayatına çat kapı girmiş bu kalabalık aile ona gerçek ebebe...
Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.
Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.
. . .
"Zümrüt, kızıl olan. Dünyanın 13. Zenginlerinden. Annesinin otel zincirleri var. Oldukça zeki ve sinsi bir kız. Diğer kızlar genellikle onun peşinden gider ve arkadaşıymış gibi görünürler ama buradaki kimse masum değil. Ben bile... Esmer kız, senin mendil aldığın. Lisa. Amerikan. Dünyanın 7. Zengini. Diğerlerini daha sonra tanıtırım. "
Alper'i dinlerken yemekhaneyi inceliyordum. Tam tepemizde görkemli bir avize vardı. Oturduğumuz sandalyeler tahta benziyordu. Masalarda menüler vardı ve herbiri dudak uçuk katacak cinstendi.
Hangi okul havyar satardı ki...
Altın işlemeli fincanlarımızdan adını dahi anlamadığım kahvelerimizi içerken ders saatinin gelmesini bekliyorduk.
"Burada ki herkes Türkçe mi konuşuyor?" kahvesini yudumlarken kafasını salladı. Yutkunarak konuştu:
"Evet, bu okula girebilmeleri için gerekli olan şeylerden biri. "
"Diğer şartlar ne peki? " az çok tahmin edebilsem de sormadan edemedim.
"Dünyanın en zenginleri listesinin ilk otuzunda olmalı, Türkçe dahil beş dil bilmeli, sanatsal ve sportif aktivitelerde başarılı olmalı, LGS'den 499 üstü almalı. " yaşadığım şoktan dolayı gözlerim bavulunu toplayıp uçacaktı.
Saydığı çoğu niteliğe uymuyordum. Ben nasıl girmiştim o zaman?
"Ben nasıl girdim o zaman? " Alper göz devirdi. "İkizim, sahiden salak mısın yoksa salak taklidi mi yapıyorsun? "
Fincanın altında duran peçeteyi buruşturup kafasına attım. "Sensin be salak! Adam gibi soru soruyoruz şurada! " gülerek arkasına yaslandı. "Tamam tamam. Bir şey demedim say. "
Arkama yaslanarak iç çektim. "Sorumu tahminen ne zaman yanıtlarsın? "
Tekrar, utanmadan göz devirdi. En son oyacağım o olacak!
"Sevgili kardeşim, güzel ikizim, okul babamızın ya hani? "
Haklı lan...
Dudağımı ağzımın içine kıvırırlen gözlerimi ondan kaçırdım. "İllegaliz diyorsun yani? "
Kıkırdadı. "Aynen öyle diyorum. "
Gözlerim tekrar onu bulduğunda altda kalmamak için ona diklendim. "Yine de bu hoş bir şey değil! "
Omuz silkti. "Meslek lisesine git o zaman. Puanın başka yere tutmuyor. " bu gıcık benim puanımı nereden biliyor?
Tam ona ağır notalı mısralar okuyacaksın sözümü kesti. "Ayrıca bu okuldaki herkesin çok masum olduğunu mu düşünüyorsun? Sence bizim ailemiz dışında burada kaç kişi helal para yiyordur? " haklılığına verecek cevap bulamazken zil çaldı.
"Hadi gidelim. " ona yanıt olarak peşine takıldım ve sınıfa çıktık.
