❣️

Günler birbiri ardına hızla geçiyordu. O genç çocuk aralarına katılalı neredeyse iki hafta olmuştu ve Alya bu süre boyunca ne yazık ki onunla konuşmaya fırsat ve cesaret bulamamıştı. Zaten annesi de durumu düşündüğü kadar büyütmemiş ve onu anlayışla karşılamıştı. Yine de kendisi için manevi değeri olan bir şeyin bir yabancının ellerinde olduğunu bilmek onu ziyadesiyle huzursuz ediyordu.

Okul ve konak arasındaki mesafeyi yürüyerek gidip geldiği için her zaman olduğu gibi öğle namazını yetiştirememişti. Bu sebepten öğleden sonraki ilk dersin sonunda koştura koştura kendini mescide attı. Sırtını döven örgülü saçını bir toka yardımı ile topladı. Her daim çantasında taşıdığı baş örtüsünü ve namaz elbisesini giyindi ve Rabb'in huzuruna durdu.

Arda onun hemen hemen her gün okulun alt katında ki bu yere geldiğini görüyordu. Genç kız farkında olmasa da, bu iki haftalık süreçte onu sürekli gözlemleme ve hatta takip etme eylemlerinde bulunmuştu. Onu bir korsanın denizin dibinde bulduğu kilitli bir sandık gibi merak ediyordu. İçini açmak ve içinde ki cevherleri görmek istiyordu. Zeki bir kızdı. Aynı zamanda sivri dilli ve hazır cevaptı da. Ama tüm bunların yanında Arda'nın aklını başından alan duru bir güzelliği de vardı. Genç çocuk gözünü onun üzerinden çekemiyordu. Bu kız sayesinde asla alışamayacağını düşündüğü bu şehre ve bu okula kısa sürede alışmış ve uyum sağlamaya başlamıştı.

Bazıları ondan şehirli veyahut kolejli diye söz ediyor, onu aralarına almayı kati suretle reddediyordu ama yine de sınıfta ki büyük bir azınlık tarafından kabul görmüş ve sevilmişti. Burada, çocukluktan beri arkadaşlık ettiği o çocuklardan daha samimi ve kafa dengi arkadaşları vardı. O yüzden eski hayatını çok fazla aramıyordu. Son senesinde farklı bir şehre ve yeni bir okula gitmek hiç kimsenin tercih edeceği bir durum değildi ama Arda çok güçlü bir çocuktu. Bu duruma düşündüğünden çabuk alışmıştı. Hoş başka bir seçeneği de yoktu. Burada olmak ve istese de istemese de buradaki düzene ayak uydurmak zorundaydı. Emir büyük yerdendi. Çünkü Arslan bey öyle istiyordu. Arslan Bozkurt bir şey istedi mi, onu yapmamak gibi bir lüksü yoktu. Çoğu zaman kendini onun çocuğu değil, emir eli gibi hissediyordu. Bu çocuk yaştan beri hep böyle olmuştu. Babası evde dahi o otoriter ve sert giysisini ruhundan çıkarmıyordu. Onu tıpkı bir asker gibi yetiştirmişti. Az gülen, az konuşan, prensipli ve disiplinli insanlar onun favorisiydi. Arda 'da onun olduğu ortamlarda böyle bir genç oluyordu. Ancak kendi halinde olduğu vakitlerde bambaşka birine dönüşebiliyordu. İçinde yıllardır bastırdığı başka bir Arda daha vardı ve bu Arda babasının olmadığı her ortamda özgürce dolaşıyor, istediğini yapıyor ve istediği gibi konuşup gülüyordu.

Genç kız içeriye girdikten kısa bir süre sonra o da arkasından girdi. Her gün aynı saatlerde bu yerde ne yaptığını çok merak ediyordu. İlk holü geçince karşısına iki oda çıktı. Birisinin kapısında erkek mescit yazıyordu, diğerinde ise bayan mescit. Bayan yazan kapıya yaklaştı ve ses yapmamaya çalışarak kapıyı usulca araladı. Gördüğü manzara nefesini tutmasına neden oldu. Gözleri merak ve şaşkınlıkla açıldı. Genç kız üzerine giydiği uzun bir elbise ve saçına kapattığı bir örtüyle anlamadığı garip hareketler yapıyordu. Ellerini göğsünde birleştirdiğinde, dizlerini tutarak eğildiğinde ve yerde serili duran o kumaş parçasının üzerine kapandığında dudakları hiç durmadan kıpırdanmıştı. Ellerini dizlerinden çekmeden hemen önce başını sağa ve sola çevirerek bir şeyler mırıldanmış ve ardından avuçlarını havaya kaldırarak bu mırıldanma işini bir süre daha sürdürmüştü.

Genç çocuk onun ne dediğini anlamıyordu ancak gözünü bir an dahi kırpmadan her hareketini izliyordu.

Genç kız duasını bitirdikten sonra ayaklandı ve seccadesini topladı. Onu dolaba bırakmak için döndüğü sırada kapının önünde dikilen bedeni fark etti. Anlık bir irkilme ile eli göğsüne gitti. Kalbi korku ile hızlanmıştı. Onun burada ne işi vardı?

KÜRT KIZI (DÜŞ SERİSİ 3)Where stories live. Discover now