30: Haykırışlar

2.2K 344 778
                                    

30: Haykırışlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

30: Haykırışlar

"Buralardan gideceğim ben. Sonra bir şarkı söyleyeceğim, kimsenin izimi bulamadığı uzak diyarlardan. Belki sesim ulaşacak onlara, belki bir çığlık, belki gök gürültüsü gibi duyacaklar. Fakat öyle uzaklara gideceğim ki beni tanıyan kimse çıkmayacak! Ezberimdeki tüm suretler bana hasret duyacak, yavaş yavaş bir unutulan olacağım ben de onlar için... Sonra ne olacak biliyor musun? Kuşların artık ötmediği, yağmurun yağmadığı, kimsenin kimseyi işitmediği bir yerde yüz üstü yere kapanacağım. Belki de ben karanlığın kendisi olacağım. Ta ki bir aydınlık beni bulana dek, biri beni ışığıyla sarmalayıp sıcağıyla ısıtana dek öylece, uzakta kalacağım. Belki yok olacağım."

"Ya sonra anne?"

"Belki yeniden doğarım."

"Yeniden doğmak ne demek anne?"

Büyük bir sessizlik, yanıt yok. Büyük bir iç çekiş, yanıt yok. Büyük bir karmaşa, yanıt yok. Büyük bir muamma, bilen yok.

"Sen annemi boşver ablacığım," dedim Zey'in minik bedenini kendime çekip onu kucağıma oturturken. "Biz başka bir masal okuyalım mı?"

"Olmaz!" dedi ısrarla. "Baksana, bu masalda kuşlar da vardı Era. Annem daha bitirmedi. Onların ötmediği bir diyara gitmiş, sonra ne olmuş o yavruya?"

Mumun titrek ışığı duvara yansırken hareket etmeden duran anneme bakıyordum, dudakları kıpırtısız, göz bebekleri sabit, soluk alış verişi yavaştı.

"Sanırım bu masalın bir sonu yok," diye fısıldadım Zey'in kulağına. "Annem şimdi yorulmuş gibi görünüyor. Devamını sonra sorarız, olur mu?"

Zey gözlerini kocaman açıp kucağımda bana döndü ve minik elleriyle yüzümü tuttu.

"Nasıl yani?" dedi merakla. "Sonu olmayan bir masal mı dinledim?"

Bir süre sessizce beklediğimizde Zey kendi kendine başını salladı. "Zaten annem kağıttan da okumamıştı! Baksana, ne tuhaf bir masalmış Era! Değil mi?"

Annemin ezberden okuduğu, adına masal dediği bu garip şeyin sonunun nerede olduğunu ben de bilmiyordum. Zey'e ne diyebilirdim ki?

"Evet," diye mırıldandım alçak sesimle. "Tuhafmış."

"Acaba minik karınca annesini bulabilmiş midir Era?"

"Belki bulmuştur, Zey."

"Peki hep mutlu yaşamışlar mıdır? Bu masalın sonu yok ki!"

Zey'e sarılıp başını boynuma yasladım. Gözlerim yanımızda sessizce duran annemin ruhsuz bakışlarına takıldı, karanlıkta ona bakmak beni bazen ürkütürdü. Bu kötü masalları, uyumakta zorlandığım bazı akşamlarda, babam bizi yalnız bırakmışken bana da anlattığını anımsıyordum. Ne kadar korktuğumu da...

UNUTULMUŞ KUŞLAR GÖĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin