GİRİŞ

163K 3.5K 416
                                    

Kalabalık caddenin sonuna geldiğinde etrafına bakındı. Kardeşinin ameliyatı için senelerdir çalışıp biriktirdiği para destesini kontrol etti.

Kardeşinin ameliyat olabilmesi için önünde hiçbir engel kalmamıştı.

Annesini ve babasını kaybedeli neredeyse üç sene olmuştu. Yaptıkları trafik kazasından sadece kardeşi Özgür ve Defne sağ kurtulabilmişti. İkisinin ölümünün ardından henüz on dokuz yaşındayken Özgür'e hem anne hem baba hem de abla olmuştu. Bu durum çoğu zaman kızı yorsa da her defasında kendini bir şekilde toparlamayı başarmıştı.

Geçirdikleri trafik kazasında Defne, başına ağır bir darbe almış ve uzunca bir süre hiçbir şey hatırlayamamıştı. Zihnine ara ara dolan kesik görüntülerde hatırlayabildiği tek şey annesinin ve babasının kaza anındaki bağırışlarıydı.

Aylarca hastanede kalmış, tedavi görmüştü. Bir süre sonra kendini toparladığında ailesiyle olan bulanık anılar kalmıştı zihninde. Geride kim vardı hatırlamıyordu. Arkadaşları belki de sevgilisi... Hiçbirini hatırlamıyordu.

Hastaneden çıktıktan kısa bir süre sonra da Özgür'ün lösemi olduğunu öğrenmişti. İşte o gün hayat onun için durmuştu. Kendisi için yaptığı her şeyden vazgeçmiş büyük heveslerle başladığı üniversiteyi bırakıp bütün hayallerine veda etmişti.

Tam iki sene boyunca ilik nakli için beklemişlerdi. Ancak çocuğa uygun ilik bir türlü bulunamamıştı. Özgür'ün kurtulabilmesi için gerekli olan iliğin yurtdışında da araştırılabilmesi için ciddi paralara ihtiyaçları vardı.

Defne gibi asgari ücretle çalışan birisi için bu giderlerin karşılanması kolay olmuyordu. Devlet şimdiye kadar bütün her şeyi karşılamıştı ancak gönüllü bir donör bulunamadığı için yurtdışında yapılacak olan araştırmaları devlet karşılamıyordu.

Hayatta kalan tek ailesi, kardeşi Özgür'ü de kaybetmeyi kaldıramazdı. Bu yüzden iki sene boyunca her gün sabah akşam demeden çalışmış tedavi için gerekli olan parayı sonunda toparlayabilmişti.

Çantanın içindeki para dolu zarfın sıcaklığı âdeta kızın elini ısıtırken sadece birkaç saniyeliğine elini çantadan ayırıp otobüsü durdurmak üzere havaya kaldırdı. İşte ne olduysa o anda oldu. Yanından geçen bir motosikletli kolundaki çantaya asılıp onu yere sererken saniyeler içinde gözden kayboldu.

"Yardım edin! Çantamı çaldı!"

Birkaç kişi yardım için yanına koştursa da motosikletli çoktan gözden kaybolmuştu. Gözlerinden akan yaşlar yanağını terk ederken etrafındaki insanlar ona yardım etmeye çalıştı. Ancak nafileydi. Polise haber verdiler. Birçoğu onun yakalanmasının imkânsız olduğunu söyledikçe Defne daha da ağladı.

Bir an için çaresizlikle arkasına dönüp çalıştığı holdinge baktı.

Ural Holding...

Bütün ihtişamıyla karşısında duran binaya girip birilerinden yardım istemeyi düşündü. Belki de avans isteyebilirdi. Ancak sonra yine çaresizlikle başını iki yana salladı.

Hadi ama! Kimi kandırıyordu ki? O burada sadece sıradan bir çalışandı. İki senedir gecesini gündüzüne katıp çalıştığı bu şirkette daha idari kata bile çıkmamıştı.

Patronları klimalı odalarında bütün gün keyif çatarken onlar aşağıda konfeksiyon bölümünde çalışan sıradan, vasıfsız işçilerdi. Kim ona bu kadar büyük miktardaki parayı avans olarak çıkarıp verirdi ki?

Yapacak bir şey yoktu. Son umutları da tükenip gitmişti.

Çaresizlikle önündeki büyük yolu geçip sahildeki banklardan birine oturdu.

Senden Başka Yok || Berna AslıhanWhere stories live. Discover now