5.BÖLÜM SUİKAST

289 30 24
                                    



İnsan oğlu bencil ve nankör bir yaratıktır. tabi aç gözlülük ve daha fazla isteme hissi bunların en beter özeliğidir.

halbuki irade, erdemin en büyük yaşam kaynağı olduğunu söylerlerdi.

belik ki insan oğlunda bu erdemlik bulunmuyordu. hele ki iş yaptığım ve bana ihtiyacı olan bu adamın bencil ve nankör algıları epey formundaydı.

ama ben yapılanı asla izin vermezdim. kendimi her zaman hatırlatır kimseye de bunu unutturmazdım.

"şimdi ne yapacağız komutanım "diyen çiğdem elindeki bardağında bir yudum alırken timur denen insan yoksunu çatalından aldığı etini ağzına tıkayarak çiğnedi bana baktı.

lokmasını yutarak tekrar çiğdeme bakıp "verilerin geldiği kaynağı bulup yarın akşam  Türkiye'ye  geri döneceğiz buradaki işimiz bitti "dediğinde masanın diğer tarafındaki  barbaros hıyarı  bana bakıp keyifle sırıttı.

"artık bu düzenbaz ile işimiz kalmadı komutanım "dediğinde ona sırıttım. senin de sıran gelecek turşu kafa. timur bana bakıp "evet bitti "dedi. ama daha yeni başlıyorduk. hem de hiç bitmeyecek bir şekilde.

sanki son akşam yemeğimi yermişçesine keyifle yerken bir saat sonra otelin restorantından ayrılarak odalarımıza çekildik. 

yatağımın üstüne oturdum. komodinin üzerindeki defteri aldığımda koltukta oturan timur elimdeki defteri birden aldı.

"ne yapıyorsun sen ya "dediğimde kaşlarımı çatmıştım. defterin sayfalarını karıştırarak ""asıl sen ne yapıyorsun "dediğinde "görmüyor musun resim çiziyorum "dedim. kağıtlardaki resimlere bakıp bana döndü.

"görüyorum "dedi "sana bu defteri kim verdi "diye eklediğinde ona sıkın bir bakış atarak "personelden istedim verdi ne yapacaksın ayrıca biraz saygı burada sizin için çalışıyorum ama gördüğüm muameleye bak "dediğimde bana kaşlarını çatarak defteri yatağıma attı.

"sanki tatile gelmişsin devlete karşı bir suç işledin ve devlette sana cezanda indirim yapması için bir fırsat sundu bunun kıymetini bil "dediğinde gözlerim doldu. kalbimin üstüne düşen bir ağır ile başımı onu tam tersine çevirerek gözümden düşen yaşları elimin tersi ile silkerek sırtımı döndüm.

gözlerimden akan yaşları sessizce silerken "iyi misin "diyen sesini duydum ama cevap vermedim.

koluma dokunan parmaklar ile "dokunma bana "dedim ani tepki vererek. kendimi geri çektiğimde sesim çatalaşmış çıkıyordu.

önce bir sesizlik oluştu fakat sonradan "ben özür dilerim "dediğini duydum. "ama bu kadar üzüleceğini bilmiyordum "dediğinde ona dolmuş gözlerim ile baktım.

"ben bir insanım insan hayvan değil "dediğimde kaşları hafif çatık duruyordu.

"bak sen bir suçlusun ve hiç bir suçlunun senin gibi duygusal olacağını görmedim bu yüzden böyle davranmaya alışkınım "dediğinde gözlerimi ondan ayırarak sırtımı çevirerek uzandım konuşmadım.

aynı sessizlik devam ederken "ışıkları kapatıyorum "dedi  cevap vermedim. ışıklar kapanınca oda karanlığa boğuldu.

gözlerimi kapattığımda dudaklarım yayılan gülümseme hiç te masum değildi. ben masum biri değildim zaten.

sabah uyandığımda önce odada timur denen komutan ile kahvaltımızı yaptıktan sonra bilişim odasına girdiğimizde verilerin kaynağını çiğdem denen bilgisayar mühendisi olan kız ile açmaya çalıştık.

daha doğrusu kodları ben açıyordum o da açılan kodların güvenlik şifrelerini kırıyordu. şifrelerin hepsini açtıktan sonra ana merkezdeki kodalar ile eşleştirdim.

"vay anasını "diye bir tepki verdiğimde odadaki herkes büyük ekrana bakıyordu.

"oha bulduk "dedi çiğdem şaşkınca. yanıma gelen timur komutan "şimdi bu kodları Türkiyedeki merkez binasına gönder buradaki işimiz bitti "dedi bana baktığında ona bakıyordum.

"iyi iş çıkardın hacker çocuk "dediğinde gülümsedim. ekranda farklı bir sekme açarak kodları kopyalayarak sekmeye gönderdiğimde birlikte odadan çıktı.

"barbaros çiğdem siz hazırlanın akşama dönüyoruz "dedi timur komutan. çiğdem ve barbaros yanımızdan ayrıldığında bizde kaldığımız odaya girdik.

"sen de hazırlan bir saat sonra uçak bizi bekliyor "diyen timur komutan gardıroptan çıkarttığı bavulu açtığında bende bavulumu açarak kıyafetlerimi yerleştirdim.

on dakika sonra bütün eşyalarımızı topladıktan odadan ayrıldık. asansörlere doğru gittiğimizde birden önümüzü ve arkamızı kesen siyah takım elbiseli adamlar dört kişi arkada üç kişi de önümüzde bize doğru silah tutuyorlardı.

timur komutan çıkarttığı silahını onlara doğru tutuğunda "siz de kimsiniz "diye kaşlarını çatarak sordu.

"efendim "diye öndeki adam yanıma geldiğinde timurun gözlerini bana döndüğünde arkadaki adamlardan biri bundan faydalanarak ensesine sert bir şekilde vurdu. komutanın bedeni yere serildiğinde yavaşça diz çökerek "iyi uykular komutan "dedim gülümsedim.

"max bey sizi bekliyor efendim "ingiliz aksanı ile konuşan adama bakıp başımı sallayarak "komutana zarar vermeden getirin "dedim yabancı dilim ile. "onunla bitmeyen bir işim var "  son hamleyi yapan her zaman kazanırdı.

komutan beni fazla hafife almıştı halbuki bunu en başta ona söylemiştim.

 sıra benim hamlemdeydi. ve ben oyunun seyrini değiştirmiştim.

******************************************************************************************

DİĞER BÖLÜM BOMBA BOMBA VARY UĞURDAN BUNU BEKLEMİYORDUNUZ. NASIL BULDUNUZ BÖLÜMÜ YORUM ALAYIM.

HACKER-BXBWhere stories live. Discover now