4.Bölüm

25 6 9
                                    

Polislerimize kapıyı Tzuyu açmıştı ve herhangi bir şey söylemeden kalakalmıştı. İçeri gelen giden olmayınca Sehun merak edip yanlarına geldiğinde Tzuyu öyle konuşabildi. "Mina'nın davasına bakan polisler."

Sehun kısaca Tzuyu'yi onaylayıp kenara çekilirken söyledi. "Geçin buyurun."

İki polisin Chaeyoung ile konuşmaya geldiklerini tahmin etmek çok da zor değildi. Sehun hemen Chaeyoung'un bulunduğu odayı tarif etti. Ancak Kim Minseok önce Sehun ile konuşmak istemişti. Sehun bu karara şaşırsa da polisleri mutfağa yönlendirdi. Tzuyu bu sırada mutfaktaki işlerine devam ediyordu. Henüz Sehun'a bir soru yöneltilemeden Tzuyu elindeki bardağı yere düşürüp kırmıştı. Kim Minseok bu zaman aralığında şüpheci bakışlarıyla Tzuyu'yi süzüyordu.

"Kusura bakmayın." Tzuyu fazlasıyla gergin bir ses tonuyla söylemişti.

"Bizi yalnız bırakırsanız daha iyi olacak."

Tzuyu başıyla onaylayıp hızla odadan çıktı ve salona gitti.

"Kim gelmiş?"

Chaeyoung bu sorusuna cevap alamamıştı ama Tzuyu dağınıklığı topladıktan sonra oturduğunda alayla konuştu. "Sadece yürüyemiyorum Tzuyu, kulaklarım sağlam birinin geldiğini duydum. Hala bir şeyleri merak edecek durumdayım soruma cevap mı versen?"

"Polis, Mina'nın davasıyla ilgili seni sorgulamaya gelmişler ama şu an Sehun ile konuşuyorlar."

"Tahmin etmiştim."

"Normal değil mi?"

"Çok normal." Chaeyoung sesindeki alay içeren tınıyı hiç bozmamıştı.

Tzuyu başka bir şey dememişti. Kızların sessizliğini polislerimizin sonunda Chaeyoung'un yanına gelmesi bozmuştu. Tzuyu tekrardan kovulmadan oradan çıktı.

"Geçmiş olsun." Kim Jongdae samimi bir tavırla söylediğinde Chaeyoung da aynı şekilde söyledi. "Teşekkür ederim."

Kim Minseok hemen konuya girdi. "Momo, Mina ile düşman olduğunuz için kızların hepsiyle düşman olduğunuzu söyledi bize. Mina ile olan sorununuz neydi?"

Chaeyoung hemen gözlerini devirmişti. "Ergen mevzuları."

Daha dik oturmak isteyip beceremediğinde boşverdi Chaeyoung ve konuşmaya başladı. "Sehun benden bir yaş büyük. Lisede aynı okuldaydık o son sınıf olduğunda okul değiştirecekti, ben de son yılımda o okula geçecek olunca bizi ayırmamak için beni de o yıldan gönderdiler. Önceki okulumdaki gibi hemen müzik kulübüne girdim. Son sınıflardan bir çocukla konuşmaya başladık. Çocuk aynı anda Mina ile de flörtmüş. Sehun ve Mina aynı sınıftaydı. Çok yakın değillerdi ama bizim tanışıklığımız bu yüzden. Her neyse çocuğun ikimizle birden takıldığı ortaya çıkınca Mina çıldırdı ve beni onu elinden almakla suçladı. Flört olduklarını bilmiyordum bile. Haliyle ben de sinirlendim buna ve okulda sözlü bir kavgamız oldu fiziksel boyuta ulaşmadan ayrıldık. İkimiz de çocukla konuşmayı kesmiştik ama bir süre sonra çocuk bana yeniden yazmaya başladı. Açık söyleyeyim Mina ile hiçbir ortak noktaları yoktu ve birbirleriyle konuşurlarken zevk bile almadıklarını biliyordum. Bizimse çok fazla ortak yönümüz vardı ve birlikte geçirdiğimiz zamanlardan çok keyif alıyorduk. Sevgili olduk. Mina bunu öğrendiğinde asıl o zaman çıldırdı ve bana saldırdı. Disiplinlik falan olduk ama biz buna rağmen ayrılmayınca benimle uğraşmaya devam etti. O yılı bana zehir etti sonradan üniversitede yine Mina'yla beraberdik. Biz o zamana kadar ayrılmıştık zaten. Mina da kendisi yeni bir sevgili bulmuş olmasına rağmen bana olan kini geçmemişti ve ilk saldırı yine ondan geldi. Ben de karşılık verdim. Hayatımdaki tek düşmanım Mina'ydı."

Tzuyu odadan çıkar çıkmaz kendini banyoya atmıştı ve hışımla yüzünü yıkamaya başladı. Hatırladığı anlar yüzünü paralarcasına yıkamasına sebep oluyordu.

"Bunu yapmak istediğimden emin değilim."

''Canım, senin yapacağın tek şey apartman şifresini girip evin şifresini bize söylemek. Bir şey yapmış olmuyorsun.''

''Mina, eve girildiği anlaşıldığında sizin olduğunuz anlaşılacak ve apartmana girebilmenizin benim sayemde olduğu da anlaşılacak.''

''Ben o işi hallettim Tzuyu sen merak etme şu an sitedeki ve onların apartmandaki hiçbir kamera çalışmıyor. Site görevlisini avuç içine almanın bir çok yolu var.'' Mina göz kırparak söylemişti. ''Anlarsınız ya.''

Gözyaşları yüzünden akan sulara karışırken Tzuyu suyu zorlukla kapattı ve yere oturup sırtını duvara yaslayarak kendini kimsenin duymaması için elleriyle yüzünü kapattı.

''Sür çabuk!''

''Noldu ne bu haliniz?''

''Sür diyorum!''

Araba hızla sokağı terk ederken kızlar atışmaya başlamıştı bile.''

''Ne olacak Chaeyoung eve geldi. Mina sessiz sedasız kaçmak yerine kızın kafasına vurdu.''

''Ne?!''

''Hem de iki kere!''

''Ne var ya hepimizi kurtardım işte.''

''Dur!''

zların bağırışmasını bastıracak yükseklikte bir ses tonuyla bağırmıştı Tzuyu.

Tzuyu'yi duyan Mina aynı ses tonuyla bağırmıştı. ''Durma!''

''Dur dedim dur!''

Tzuyu'nin sesi fazlasıyla yüksek çıkınca araba durmuştu. Tzuyu hiç kimseyi dinlemeden kendini arabadan dışarı attı ve var gücüyle geri koşmaya başladı. Hata yapmıştı. Çok büyük hata...''

Hıçkırıkları artık kendini tutamayacak boyuta gelmişti ama kapı açılınca durdu ve ellerini yüzünden çekip gelen kişiye baktı. Sehun gelmişti ve sevgilisine üzüntüyle bakıyordu. Üzüntüsünü sesine de yansıtırken konuştu. ''Canım sen yine mi ağlıyorsun?''

Tzuyu'nin ağzından bir hıçkırık daha çıkınca yanına oturdu ve kolunu sevgilisinin omzuna attı. ''Önce Chaeyoung'u öyle bulman, şimdi de Mina'nın ölümü seni çok hırpaladı.'' Kolunu geri çekip Tzuyu'nin yavaşça gözyaşlarını silerken söyledi. ''Senin için psikolog randevusu almamı ister misin? İhtiyacın var bence, iyi gelir.''

Tzuyu başını iki yana sallayarak reddetti.Tüm bunları başka birine nasıl anlatabilirdi ki?

''Sehun!''

Dışarıdan Chaeyoung'un sesi gelince Sehun hemen kalkmıştı. Tzuyu tekrar yüzünü yıkayıp peşinden gitti. Polislerimiz gidiyordu. Tzuyu'nin kırmızı gözleri Kim Minseok'un dikkatini fazlasıyla çekmişti. Evden dışarı adım atar atmaz şüphesini dile getirdi. ''Bu kadın çok şey biliyor.''

Bir süre sonra Tzuyu Sehun'u markete gönderip Chaeyoung ile yalnız kalmıştı. Hemen sordu. ''Ne söyledin polislere?''

''Mina'nın niye bana düşman olduğunu.''

Tzuyu'nin istediği cevap bu değildi. ''Kazanla ilgili ne söyledin?''

''Kaza.'' Chaeyoung alay dolu bir sesle söyledikten sonra sertçe konuştu. ''Ne söyleyeceğim daha önce ne anlattıysam onu anlattım.''

Tzuyu derin bir nefes vermişti.

''Bu arada ağlayıp durmayı kes. Sehun'u üzüyorsun.''

Tzuyu gözlerini kaçırmıştı ve sessizce söyledi. ''Pişmanlığım ağlatıyor.''

Chaeyoung çatık kaşlarını düzeltmişti. Daha nazik bir şekilde söyledi. ''Tamam, ağlama yine git kahve yap Sehun gelince hep beraber içelim.''

Tzuyu başıyla onaylayarak odadan çıkmıştı. Tzuyu'nin çıkışının ardından Chaeyoung gözlerini kullanamadığı bacaklarına çevirdi ve titrek bir nefes verdi. Tek düşmanı ölmüştü ama bu Chaeyoung'u mutlu edemiyordu. Hem de hiç etmiyordu.

Secret Story of the Black Swan | TwiceWhere stories live. Discover now