4.Bölüm: Teklif

Start from the beginning
                                    

"Bana gerçeği söyle." Dedim tek nefeste.

Derin bir nefes aldığında, "neden?" Diye sordum tekrarlayarak.

Omuz silktiğinde sinirlenmiştim bu sefer, "neden?" Dedim dişlerimin arasından öfkeyle.

"Peki. Gerçeği mi duymak istiyorsun? O zaman söyleyeyim," dedikten sonra yavaş adımlarla bana doğru yaklaşıyordu," benimle çalışmazsan muhtemelen Ayhan'la çalışacaksın ve ben, benim rakibimle iş birliğinde olmanı istemiyorum. Ya ikimizinde teklifini reddedip yoluna devam edeceksin ya da sadece benimle çalışacaksın anladın mı beni Hira Akay!"

Yatağın yanına ulaştığında uzun boyu yüzünden yüzünü görebilmek için kafamı kaldırmak zorunda kalmıştım.

"Kiminle çalışıp kiminle çalışmayacağımdan sana ne? Sen kim oluyorsunda buna karışabileceğini sanıyorsun!?" Deyiverdim sinirle.

Kim olduğunu sanıyordu!

Bana doğru eğilerek başını başımın hizasına getirmişti. Gözlerimin içine bakarken, "ben kimim öyle mi?" Diye sormuştu fısıldayarak.

Kendimden emin bir şekilde bende bakışlarımı kaçırmadan gözlerinin içine bakmaya devam ettim.

"Ben," deyip hışımla şalımı başımdan çekip çıkardığında şok içinde kalmış yaptığına engel bile olamamıştım, "ben Asaf Demirel'im."

Şalımı elinde sallarken yine dövmesi açığa çıkmıştı. Ağzım açık bir şekilde gözlerinin içine bakarken küstahça gülümsemişti.

"Tek bir sözümle bütün hayatını yerle bir edebilirim. Evin, araban ve hatta kardeşini bile senden alabilirim, tek bir sözümle!"

Yumruklarımı sıktım, ev ve araba umurumda bile değildi ama kardeşimle beni hiçbir şekilde tehdit edemezdi! İçim öfkeyle dolup taşarken sinirle sırıttım.

"Parana mı güveniyorsun sen? Kardeşimi bile öyle mi? Parayla her şey satın alınabilseydi şu an karşımda karaktersizliğin konuşmazdı." Dedim ve ufak bir kahkaha attım.

Asaf'ın yüzündeki gülümseme yavaş yavaş kaybolurken kahkahamı durdurup devam ettim.

"Şanına, şöhretine, soyadına mı güveniyorsum da tek bir sözünle hayatımı mahvedeceğini sanabiliyorsun?" Dedim küçümseyici bakışlar atarken.

Kafamı iki yana sallayıp cık cıklarken şalımı tutan elini yumruk yaparak sıkmaya başlamıştı. Kaşlarını çatan yüzünde sadece öfke vardı, onu küçümsediğim için içten içe deliriyordu.

"Peki sen, benim tek bir duamla senin hayatını mahvedebileceğimi biliyor musun?"

Dişlerini sıktığı gerilen çene kaslarından belli olurken tek kaşını kaldırarak tepki vermişti bu cümleme.

"Dua ha?" Dedi alay edercesine, "dua?"

Alaya aldığı kısma takılırken gözlerimi kısararak, "inanmıyorsun?" Dedim sorarcasına, aslında tahmin edebiliyordum ama ondan duymak istiyordum.

"Görmediğim bir şeye mi? Hayır."

"İnançsız olduğunu bu kadar belli etme." Dediğimde üst dudağı yukarı doğru kıvrılmıştı.

Sanki gizli bir şeyi açıklayacakmış gibi bana doğru biraz eğilerek, "neden? Yoksa beni öldürürler mi?" Dedi fısıldayarak.

"Kim bilir?" Dedim bende alayla fısıldayarak.

MÜSLİST (Adem'in soyundan olanların aşk-ı münakaşası)Where stories live. Discover now