"Dostum akşam boş musun?" Doruk dediği arkadaşını ne kadar çok sevdiği onunla konuşurken gözlerinin parlamasından belli oluyordu. Onu kardeşi olarak gördüğü ve o derecede değer verdiği çok belliydi.

"Beni bu araba yarışında yenen ufaklıkla tanıştırıcam." O an aklıma geldikçe gülme isteğimi zor bastırıyordum.

"Tamamdır akşam görüşürüz kardeşim." Telefonu kocaman gülümsemesiyle kapatıp bana döndü.

"Akşam sekizde alırım o zaman seni." 

"Tamamdır! Şimdi derse gitmem lazım. Akşam görüşürüz o zaman." Enes'e veda edip dersimin olduğu dersliğe doğru yola çıktım.

..

"Akşam ne yapıyoruz?" Rüzgar ile beraber dersten çıkmış eve doğru gidiyorduk. Akşam ne yapacağımızı soruyordu ve ben Enesler ile buluşacaktım. Yine Enes desem, bir şey diyeceğini sanmazdım ama yanında arkadaşı olacağı için kızacağına emindim. Eğer yalan atarsam daha kötü sonuçlar doğuracağı için doğruyu söylemeye karar verdim.

"Enes'e söz verdim." dedim mırıltı şeklinde çıkan sesimle.

"Enes mi?"

"Evet sevgilim. Arkadaşları ile tanışmak istedim o da bugün içi ayarlama yaptı." Ufacık bir yalandan da zarar gelmezdi herhalde. 

"Demek Enes'in arkadaşları. Tamam." Rüzgar, ifadesiz bir sesle konuşup araba sürmeye devam etti. Bizim eve de gelmiştik zaten.

"Teşekkür ederim sevgilim. Yarın görüşürüz." Yanağını öpeceğim sırada hiçbir tepki vermemesiyle kaldım. Ne yani küsmüş müydü?

"Sen bana kızdın mı?" diye sordum merakla. Cevap vermeyince, elimle yüzünü tutarak kendime doğru çevirdim. 

"Sana diyorum Rüzgar! Bana kızdın mı?" diye sordum üzüntü ve şaşkınlık arası çıkan sesimle.

"Sürekli Enes, Enes, Enes! Bıktım artık Eylül! Benimle mi sevgilisin, yoksa onunla mı anlayamıyorum artık! Beni kardeşi gibi görüyor dedin, tamam eyvallah dedim. Ama seni nasıl kardeşi gibi görüyor ya! Adam sürekli seninle beraber plan yapıyor! Sana kendisini abi gibi gösterip alttan sevgili gibi yapıyor! Kendin de görmüyor musun? Kör müsün kızım sen?" Şaşkınlıkla Rüzgar'a bakakaldım. Tamam sinirlenmiş, kıskanmış olabilirdi ama bu kadarı da fazlaydı! Olayı resmen farklı yönlere çekmişti. Ezgi Abla'ya kimseye anlatmayacağıma dair söz vermiştim ama sanırım bu seferlik o sözü tutamayacaktım.

"Böyle bir şeyi bilmeden yargılama Rüzgar." diye başladım sakinlikle.

"Ne bilmem gerekiyor Allah aşkına! Çocuğun sana olan aşkını mı?" Ben sakindim ama onun sakinlikle alakası yoktu.

"Evet beni seviyor ve bende onu seviyorum. Ama abimi sevdiğim gibi, kardeşini sevdiği gibi."

"Bana hala kardeş sevgisinden bahsediyorsun. Bak güzelim tamam. Sen abin olarak görüyor olabilirsin ama o seni kardeşi olarak görmüyor!" Kafamı yavaşça iki yana doğru salladım. Eğer şimdi gerçekleri anlatmazsam ilişkimiz çıkmaza doğru ilerleyecekti ve ben böyle bir şey olmasını kesinlikle istemiyordum.

"Onun benden iki yaş küçük kız kardeşi var." Rüzgar kaşlarını çatarak bana doğru baktı.

"Onunla tanışmadık. Nerede?" Gülümseyerek, Enes'in kardeşini anlattığı zamanki gibi gökyüzüne baktım.

"Annemin yanında. Cennette." dedim gözlerimi kapayarak. Enes'in aksine sesimin nasıl çıktığını umursamamıştım. Sonuçta karşımdaki her şeyimi bilen insandı. Omuzlarımda hissettiğim baskıyla, bana sarılan sevgilime bende kollarımı ona sararak karşılık verdim. Ona küsmemi gerektiren bir durum yoktu. Her şeyi yanlış yorumlamıştı ve aslında biraz haklıydı. Şimdi de ona her şeyi anlattığım için hatasını anlamıştı. Yavaşça gözlerimi açarak Rüzgar'dan ayrıldım. Pişman olmuş bakışlarla bana bakıyordu. Gülümseyerek yanağına öpücük bırakıp arabadan indim.

DÖNÜŞWhere stories live. Discover now