~7》Benimsin~

148 10 9
                                    

Smut bölüm//

Min, Jimin'in karşısındaki koltukta otururken makinelerin sesi kulaklarını tırmalıyordu ve sesin aynı ritimde gitmesi sinir bozucu geliyordu artık ona. Bu durumdan artık oldukça bıkmışken derin bir nefes bıraktı dudakları arasından. Ağzındaki kuruluğu hissedince hastane yatağının yanındaki komodinin üzerinde duran sürahiden bardağa su doldurdu ve bir kaç büyük yudum aldı. Bu esnada gözü Jimin'in kurumuş dudaklarını görünce içtiği su boğazına dizilmişti.

Ne zaman uyanacak.. diye düşünürken, eli altındaki hareketlilik Min'in aklını bulandırmıştı. Hemen o yöne Jimin'in gözlerini görme umuduyla baktı. Fakat gözleri açılmamıştı. Min'in eli altındaki minik elleri hareketlenmişti sadece. Bunun üzerine içini büyük bir hüzün kaplarken parmaklarını daha bir sıktı. İki avucu arasına aldığı elini kaldırıp üzerine alnını dayadı ve beklemeye başladı. Gözlerinin dolduğunu hissediyordu fakat göz pınarlarından atlamalarına izin vermeyecekti.

Jimin kurumuş dudaklarını şıplatıp, zor çıkan sesiyle su istemişti. Min bi anda duyduğu ses ile karışmış duyguları ile eli ayağı birbirine girmiş şekilde komodinin üzerinde duran sürahiden bardağa su doldurup hızla yanına yaklaştı.

"Jimin, duyuyor musun beni güzelim?" Elini yastığının altına koyup düzeltti ve kafasını sabit tutmaya çalıştı. Gözleri hala kapalı olan sarışına su içirmek için bardağı dudaklarına yaklaştırdı. Kurumuş dudaklarına değen su ile anında ağzını açıp bir kaç büyük yudum aldı sarışın. Gözleri yavaşça açılırken su onu kendine getirmişti.

"Jimin? Güzelim, cevap ver bana iyi misin?" Boğazındaki gıcıklığı geçirmek için hafifçe öksürmüş ardından da

"Bana güzelim demeyi bırak!" diyerek gözlerini devirmişti. Bu hareketi anında Yoongi'nin dudaklarını kıvırırken hoşuna gittiğini  doğrular nitelikteydi. İyice kendine gelmiş Jimin arkasındaki yumuşak yastığı düzeltmiş ve yatakta daha dik bir konuma gelmişti. Terlemişti ve beyaz boynunda biriken damlaları eliyle silip yeniden önüne döndü. Yoongi onun güzelliğini incelerken aynı zamanda da onun için yapabileceği bir şey var mı diye düşünmüştü.

"Aç mısın? Sana yemek almamı ister misin?" diye sormuş ve ardından olumsuz bir baş sallaması ile cevaplanmıştı.

"Neden burdayım?" Jimin'in sorduğu sorudan sonra dudaklarını büzüp gözlerini kısarken olanları hatırlamaya çalışıyor gibi bir tavrı vardı. Min sonunda gözleri ile onu incelemeyi kesmiş ve sandalyeden öne doğru kayıp dirseklerini dizlerine yaslamıştı ardından ise parmaklarını birbirine geçirmişti. İçinden geçirdiklerini dışa yansıtmamak için çok büyük bir savaş veriyordu. Ona ne demeliydi bilmiyordu. Olanları anlatmalı mıydı yoksa bunu ondan şimdilik saklamalı mıydı emin değildi. Sonunda iç hesaplaşmasına bir son verip gözlerini yumdu ve derince bir nefes alıp verdi.

"Sadece yorgunluk ve stres birleşince bitkin düşüp bayılmışsın. Önemli bir şeyin yok güzelim." Jimin duyduğu sözler karşısında içindeki garip duygunun dağıldığını hissetti. Min son anda gerçeği söylemekten vazgeçmişti ve doğru yaptığını düşünüyordu. Eninde sonunda öğrenecekti gerçekleri. Gerek kemoterapi tedavisinin başladığı gün, gerekse ilaçlarını içmeye başlaması gerektiği gün...

"O halde burda durmanın bir faydası yok. Eve gitmek istiyorum." Yataktan ayaklarını sarkıtıp hemen kalkmak istemişti. Yoongi buna tepki göstermiş olsaydı eğer Jimin'in şüpheleneceğini anlamış ve sesini çıkarmamıştı. Hemen karşısına geçip yerde duran ayakkabılarını almıştı ve önüne diz çökmüştü. Jimin'in ayakları yataktan sarkmıştı fakat yere değmiyordu. Bu görüntü Min'e çok sevimli gelmişti ve yüzünde hafif bir sırıtış belirmişti.
"Ne gülüyorsun?" Jimin yapmacık bir sinirle sormuştu, zira oda biliyordu bu görüntünün komik olduğunu.

DANGEROUS JEALOUS / Yoonmin✔Where stories live. Discover now