66. BÖLÜM; "Birkez Daha..."

Start from the beginning
                                    

Kağıdı kendime çevirirken, içimi çektim ve el yazısını okumaya başladım.

“Sevgili bebeğim, seni büyütmeye bir süre ara vereceğim için çok üzgünüm. Bunu yazıyorum çünkü ilerde doğmak için geciktiğini öğrendiğinde üzülmeni istemiyorum. Böyle olması gerekiyordu. Başka bir yolu olsaydı denerdim ama yoktu. Geri geleceğim ve seni içimde büyütmeye devam edeceğim. O zaman kadar eşsiz ruhunu baban Lord Hualp Koran’a emanet ediyorum. Bebeğim, seni seviyorum.”

Baban Lord Hualp Koran.

Baban…

Hualp Koran.

Dizlerimin üzerine düştüm. Çünkü el yazısı tanıyordum; bana aitti.

*
Kalbimin, dokundukça infilak edecek geniş bir mayın tarlasına dönüşünü izledim. Aldığım her nefeste yeni bir mayın patlıyordu. Aldığım her nefeste tuzla buz oluyordum. Ah, Biran’ın yüzüne bakamıyordum.

“Sakin kalmalıyız. Sakin kalıp, sakince düşünmeliyiz.” dedi Mirel. “Rozelin, ağlama artık.”

Mirel, Rozelin ağlamıyor.” dedi Mestan. “Dakikalardır boşluğa bakıyor.”

“Ağlıyor.” Mirel, emindi. Çünkü beni çok iyi tanıyordu. “İçten içe ağlıyor.”

Rozelin,” Efraim’in iri ve koyu tenli elini masanın üzerinde duran elimde hissettim. “O el yazısının sana ait olduğundan emin misin?”

Bakışlarımı masadan kaldırmadan başımı salladım.

“Bir oyun var. O herif bir şey yaptı. Ne yaptı bilmiyorum ama…” Mirel’in giderek yükselen sesinde öfke barınıyordu. “Yaptı! Bu suratlarınızın hali ne? Biran…”

Ona bakmıyordum ama benden bir farkı olmadığını biliyordum. Belki ne yapacağını düşünüyordu, belki de nasıl hazmedeceğini

Mirel, bardağını sertçe masaya bıraktığında, içeceğinden sıçrayan damlalar masanın farklı köşelerine dağıldı. Döndüğümüzden Beri o ve Mestan’a ait evdeydik. Perla burada değildi. Hamileliğinin son aylarında olduğu için onu stresten uzak tutmak için ellerinden geleni yapıyorlardı.

“Mantıklı düşünün biraz. Gerçek aşk olmadan nasıl bebek olabilir!” Bunu söylerken canı yanmıştı, biliyordum. “Rozelin asla Hualp’e aşık olmadı. Eğer o bebek gerçekten varsa Biran’ın bebeği olmalı…”

“Elbette öyle.” diye destekledi Mestan. “Bir fikrim var. Hualp o kağıdı onca zaman cebinde taşıdığına göre bir şeyleri saklamayı seviyor olmalı. Bence evinde işe yarayacak şeyler bulabiliriz.”

“Bunu daha önce hiç düşünmedik.” Efraim elimi sıvazlayıp, elini uzaklaştırdı. “Pekala buluruz. Hemen yapalım. Biran, Hualp’in evinine nasıl gire-”

“Sonra konuşacağız.”

“Ama se-”

“Sonra konuşacağız.” dedi, daha net bir sesle. “Sonra.”

Mirel’in ayağa kalktığını fark ettim. “Sizi yalnız bırakalım.”

Mirel, Mestan’ın elinden tuttu. Birlikte çıktılar. Hemen arkalarında Efraim de çıktı. Artık yalnızdık. Masanın altında kalan ellerimin birbirine sürtünüp durması can yakıcı bir hal alırken, dudaklarımı dişliyordum. Olduğum yerden buharlaşmak, yok olmak istiyordum. Sessizliği zehirli bir mızrak gibi içimi deştikçe, ben olmaktan hızla uzaklaşmak istiyordum.

KIZIL GECE +18Where stories live. Discover now