düz

292 34 72
                                    

düz yazı yazasım geldi o yüzden why not yani



...

hyunjin ve jeongin telefonda birbirine bir şeyler göstererek neredeyse tüm okula duyuracak şekilde kahkaha atıyordu.

ardından aralarına felix ve minho da katıldığında arkadaşlar toplu bir şekilde sohbet edip eğleniyorlardı.

"ya ryujin'in dersi bitmiş de bize katılsa olur mu? rahatsız olmazsanız diye soruyor. ben gel dedim ama sizden izin almamı istedi."

jeongin öne atılmıştı.

"gelsin oğlum yemeyeceğiz ya. niye hususi izin istiyor."

felix ve minho da başını sallayıp aynı anda saate bakmışlardı.

seungmin'in dersinin bitmesine yarım saat vardı o saate kadar gitmesini dilemekten başka bir şey yapamazlardı.

aradan bir süre geçmiş ryujin gelmişti. jeongin hyunjin'in yanından kalkıp onun oturması için izin verdiğinde ryujin herkese selam vermiş ardından kollarını hyunjin'in boynuna dolayıp minik bir öpücük vermişti sevgilisine.

ardından ikili kendi aradında kısık bi sesle konuşmaya başlamıştı.

"ne oldu bir tanem neden moralin bozuk." dedi hyunjin ona sarılan sevgilisinin beline sarılmıştı.

"hocadan biraz azar yemiş olabilir. o yüzden moralim bozuldu. detone oldum ve beni herkesin içinde azarladı. o da canımı sıktı."

ikili fısıldaşmasını bitirdiğinde hyunjin geri çekilip sevgilisini öpmüş ve tekrar arkadaşlarına dönmüştü.

"o değil yarın konser var gece geç saate kadar  okuldayız. ben sanırım otobüse yetişemem seungminde kalırım." demişti jeongin arkasına yaslanmış saçlarıyla oynuyordu bir yandan.

"aslında hepimiz mi ona geçsek evi yakın olan bir tek o yani çok geç olacak minho ne yapalım."

"mantıklı ya gidemem ben hiç oraya kadar o saatte."

üçlü birden hyunjin'e döndüğünde ryujin koluna sarılmış omzunda yatıyordu o ise elleri ceketinin cebinde arkasına yaslanmış ona bakan arkadaşlarına aynı şekilde bakıyordu.

"bana hiç bakmayın. gelmeyeceğimi biliyorsunuz. ne kadar barışmış olsak da eski sevgilimin evinde kalmaya gidemem. arkadaşım bile olsa."

jeongin hyunjin'in kafasına vurmuştu.

"mal mal konuşma. ömrümüzün sonuna kadar böyle gitmeyecek ya. bir gün düzeleceğiz hepimiz." demişti.

jeongin'in cümlesinin bitmesiyle felix'in şaşkın gözlerini takip etmişti hepsi.

seungmin uzaktan hızlı adımlarla saçları sırılsıklam bir şekilde geliyordu. üstelik üzerinde kendinin olmadığı belli olan kıyafetleri vardı ve kısa kollu inceydi.

seungmin elindeki poşeti ortalarındaki masanın üzerine koyup masanın başına oturmuş elleri ile yüzünü kapatmıştı.

masadaki bütün gözler onun üzerindeyken felix hemen ayağa kalkıp yanına gitmişti.

"senin halin ne hasta olacaksın ne bu?" hem kızgın hem meraklı hem endişeliydi.

"dur bekle içimde tişört var." diyerek minho üstündeki kazağı çıkarmaya yeltenmişti ama seungmin onu durdurdu.

"hayır aptal sen de mi hasta olacaksın. kalsın gerek yok. çok sinirlerim bozuk zaten."

"oğlum ne oldu sana böyle niye ıslaksın." demişti jeongin kaşlarını çatıp.

çöpçatan/hyunmin Where stories live. Discover now