Bölüm 2: Çat Kapı

46 4 1
                                    

Multimedia: Efsun. İyi okumalar :)

Kafamı sallayıp gülümsedim. Sınıfa gidene kadar konuşmadık. Aslında ne diyeceğimi bilmiyorum. Oldukça karmaşık bir olayın ortasında kaldım sanırım. Sevdiğim çocuğun ağabeyi benden hoşlanıyor. Evet evet kesinlikle fazla karmaşık. Sınıfın önüne geldiğimize Sinan bana baktı ve "Lütfen kızma" diyip yanağımdan öptü. Ben gözlerimi pörtletmiş bir şekilde Sinan'a bakarken birisi arkadan boğazını temizledi. Arkamı döndüğümde Yağız'ı bize bakarken gördüm. Şahsen şok oldum Yağız'ı görünce. Bizi görmüştü. Yani Sinan'ı beni öperken görmüştü. O yeşil gözlerinden anlamıyorum ne düşünüyor marul kafa.

-Yağız?

-Efsun?

-Napıyorsun dışarda?

-Derse gidiyordum ama belli ki sizi rahatsız ettim üzgünüm.

-Yo ne rahatsızı biz bir şey yapmıyorduk ki. Yani değil mi Sinan?

-Sinan? Demek kendinden büyüklere ismiyle hitap ediyorsun Efsun? Gerçi yadırgamamam gerek ne de olsa az önce öpüşüyordunuz. Size tavsiye öpüşeceğiniz zaman tenha bir yere gidin.

-Yağız ne öpüşmesi? Sinan sadece...

-Sadece ne Efsun? Yoksa boğuluyordun da sana suni teneffüs mü yapıyordu?

-Alt tarafı yanağımdan öptü Yağız. Dudağımdan değil.

-seni ne ilgilendiriyor Yağız? Neden bu kadar sinirlendin?

-Beni... beni ilgilendirmiyor benim yerimde bir hoca olabilirdi senin yüzünden sınıf arkadaşımın başı yansın istemiyorum ayrıca sinirlenmedim Sinan.

-Evet tabi bende Barbara Palvin'le evliyim zaten.

-Herneyse Sinan. Ben derse gidiyorum Efsun geliyor musun yoksa sevgilinle biraz daha mı öpüşmek istersin?

-Sinan benim sevgilim değil ve biz öpüşmedik Yağız anladın mı?

Atarımı yapıp kapıyı çaldım ve "Gel!" komutunu beklemeden içeri geçtim. Ejderya yeni yoklama almaya başlamıştı o yüzden azar işitmedim bu iyi bir şeydi çünkü bir de onun tükürüklerini çekemezdim. Buğra'nın yanına oturunca benim 3'lü bana döndü. Biraz sesli bir şekilde döndükleri için ejderya onlara bağırdı arada beni de payladı tabi. Kimseye bir şey anlatmak istemediğim için koyup kafayı ilk iki saatte olduğu gibi uyudum. Okulun geri kalanın da genel olarak uyudum. Öğlen arası Buğra uyandırıp yemek yememi istedi. Bunu gerçekten istedi. Hatta "Efsun bir şeyler yemelisin aç kalma hadi gel kafeteryaya inelim." Dedi. Baya şaşırdım. Normalde olsa "Kalk lan davar gibi yayılmışsın sıraya fosur fosur uyuyorsun. Kızım sana diyorum valla açım ya. Niye bunu bekliyoruz gidelim biz bu da gelir sonra." Falan derdi ama nazik olduğuna göre gerçekten berbat görünüyor olmalıyım. Öğlen arasını da uyuyarak geçirdim. Öğlenden sonraki ilk teneffüs Buğra zorla bana kek yedirdi. O kek yedirirken Yağız'la göz göze geldik. Bana çok kötü baktı. Sanki onu aldatmışım gibi baktı. Büyük bir öfkeyle.

Eve geldiğimde kimse yoktu. Bunu yadırgamadım. Büyük ihtimal babamla annem iştelerdir. Odama gidip üstümü değiştirdim ve kendimi mutfağa attım. Son zamanlarda en çok yaptığım şeyi yaptım. Tabi ki de abur-cubur dolabını talan ettim. Abur-cuburları kucakladıktan sonra odama çıktım ve bilgisayardan bir kore dizisi açtım. Sarmayınca kapatıp film açtım o da sarmayınca açıp youtube'dan "komikli videolar" diye arattım. Onlara biraz güldükten sonra elime telefonumu aldım ki ne göreyim 34 mesaj 56 arama. Şaka şaka. Oyun bildirimi vardı bir de Buğraşk'tan mesaj vardı. Hayır Buğra'yı o şekilde ben kaydetmedim. Kendisi o şekilde kaydetti kendini. Neymiş efendim bu dünyada ondan başka aşk var mıymış?

Neden?Where stories live. Discover now