Bölüm 1: Müzik Odası

47 4 2
                                    

Multimedya: Yağız Yazan. İyi okumalar :)


Sabah okula gitmek için uyandığımda okula ve okulu saat 8 de başlamasını sağlayan tüm görevli insanlara küfrettim. Banyo da ihtiyaçlarımı karşıladıktan sonra aşağıya kahvaltı yapmaya indim. Evet biliyorum çok havalı böyle aşağıya indim falan demek ama o merdivenler yorgunken çıkmak ya da inmek tam bir zulüm. Kahvaltımı yapıp odamda üstümü giyindim. Annem uyuyordu ve dün gece babam nöbetçi olduğu için dönmemişti. Banyo da saçları ördükten sonra çantamı alıp çıktım. Özel bir lise de okusam da forma uygulaması olması harika bir şey. Her sabah ne giyeceğim derdi yok. Etrafımdaki o süslü kızların " Aaa bak ne giymiş gördün mü? Hiç yakışmamış." Deme şansı yok. Bu durum harika. Servisin gelmesine 5 dakika kala dışarı çıktım ve kaldırıma oturup çimleri yolmaya başladım. Aslında doğayı ve yeşili seven biriyim ama canım sıkıldığı zaman çimleri yolmak hoşuma gidiyor napayım?

Servisten inip okula girince ilk onu gördüm. Üstünde okul forması dışında siyah bir hırka vardı. Siyah ona gerçekten yakışıyordu. Berk'le birlikte banka oturmuş etraftaki kızları kesiyorlardı. Bir anlığına göz göze gelsek de o başka kızlara bakmaya devam etti. Az öte de Ozan'ı İlayda'yı ve Buğra'yı gördüm. Yanlarına ilerledim ve selam verdim.

-Selam

Selamımı ilk alan Buğra oldu. Çünkü İlayda'yla Ozan birbirlerine bakmaktan beni görememişti.

-Selam Efsuncuk

-Bana Efsuncuk demeyi kes.

-Bence sevimli.

-Sevgilin söylediği için olmasın Ozan. Hem ben sana Ozan tabakası diyor muyum?

-Sende mi Efsun ya? Sıkılmadınız mı şu espriden?

-Hayır. Siz benle dalga geçerseniz bende sizinle dalga geçerim. Kısasa kısas.

-Birileri şu son bir aydır aksi tarafından uyanıyor belli ki.

-Uff sana ne Buğra sen kız kesmeye devam etsene. Benimle uğraşma.

-Atarlı.

Bu kadar atışmanın ardından dersin başladığı belirten klasik okul zilinden sonra sınıfa geçmeye başladık. Ders Genç Osman'ın dersi. Yani tarih. Adam hem genç, hem tarih hocası hem de adı Osman ondandır adı Genç Osman. İlk iki saati tarih dersini koyan sayın müdür yardımcımıza buradan bol küfürlerimi yolluyorum. Ya ben 3. Saat anca kendime geliyorum. Adam ilk iki saate sözel ders koymuş. Gel de uyuma şimdi. Sıraya geçip İlayda'ları bekledim. "-Ları" diyorum çünkü bu yıl bu manyak Buğra'yla Ozan bizim sınıfa geçtiler. Ozan sevgilisi için Buğra'da ortamdan geri kalmamak için. Ozan'la İlayda birlikte oturuyorlar. Şanslı Sürtük tüm öğrencilik hayatım boyunca ben onun yanında oturmuştum ama şimdi o sevgilisinin yanında oturmak istiyor. Ben de el mecbur Buğra'yla oturuyorum. Öyle el mecbur dememe bakmayın Buğra'yla oturuyor olmak çok eğlenceli. Buğra hayranı salak kızlar her sabah mutlaka Buğra'ya bir şeyler bırakmış oluyor. Bazen yemek bazen de hediye. Bende bunlardan otlanıyorum. Hatta size bir anımı anlatıyım. Bir gün gene Buğra'ya börekler çörekler gelmiş, bende oturdum yiyorum. Napayım lezzetli yapmış salak kızlardan biri. İşte bir grup kız geldi, "Biz onları sen ye diye yapmadık onlar Buğra için git ve başka yerden otlan" dediler. Buğra'ya baktım. Bir bana bir kızlara bakıyordu. Tam cevap verecekken "Ben onları Efsun yesin diye verdim, bir problem mi var?" dedi, kızlar bir sarardı bir bozardı görmeniz lazım. Çok hoşuma gitmişti. Neyse bu da böyle bir anım.

İçeriye Yağız girdiğinde tüm dikkatimi ona verdim. Berk'eyle bir şeye gülerek içeri girdi. O an gülerken yanağının kenarında oluşan iki küçük gamzesinde ölmek istedim. Bir insana gülmek bu kadar yakışabilirdi. Buğra'nın yüzümün önünde el sallamasıyla ona döndüm.

Neden?Where stories live. Discover now