2.Bölüm: Dövme

Zacznij od początku
                                    

"Şimdilik endişelenecek bir durum yok Hira hanım, fakat kafanıza aldığınız darbe nedeniyle sizi bir gecelik gözetim altında tutmamız gerekecek, ondan sonra son tetkiklerimizi yapıp sizi taburcu edeceğiz. Tekrardan geçmiş olsun."

Doktor, elindeki kağıtlarla birlikte dışarı çıktığında odada o adam ve hemşireyle birlikte yalnız kalmıştık.

Doğrulmaya çalıştığımda hemşire bunu fark etmiş olacak ki hemen yardım ederek yastığımı düzeltmiş ve yaslanmama yardım etmişti.

"Bacağım... bacağım 3 hafta alçıda mı kalacak?" Diye endişeyle sorduğumda hemşire kafasını sallayarak cevap vermeden onaylamıştı beni.

Olamaz, kahretsin! 3 hafta boyunca alçıda olan bacağımla işe nasıl gidip gelecektim ben?

İzin de alamazdım, daha önce kardeşim için bütün izinlerimi kullanmıştım, doktor raporu alsamda patronlarım 3 hafta işçi eksikliğini kabul etmezlerdi, çünkü daha önce çalışanlarına yaptıkları muamaleyi biliyordum.

Aklıma gelen kişiyle tekrar bakışlarım hemşireye dönmüştü, "kardeşim! Lütfen bana kardeşimden bir haber getirin ne olur!" Deyip yalvarırken hemşirenin dedikleri doldurmuştu zihnimi.

Telefonunuz bu beyefendi de...

Telefonum, tabi ya!

Hemşireyi bırakıp karşımda, tam yatağımın ayak ucunda durmuş olan adama çevirdim bakışlarımı.

"Telefonum sizde mi beyefendi!?" Diyerek telaşla konuştuğumda varla yok arası kafasını sallamıştı.

Dolgun dudaklarını kıpırdatarak, "telefonunuzu bana bir polis vermişti, ifademi verirken çok kez çaldı telefonunuz bende arayan kişiye durumu açıkladım ama telefonun şarjı bittiği için konuşmamız yarıda kesildi." Dedikten sonra uzun kemikli eli cebine uzanmıştı, içinden çıkardığı hasar almış telefonu bana uzatarak konuşmuştu tekrar, "buyurun, telefonunuz."

Uzun boyu ve uzun kolları nedeniyle yanıma gelmeye gerek duymadan olduğu yerden telefonu uzatarak bana verebilmişti.

Ellerimin ellerine değmemesi için temkinli hareketlerle telefonu ellerinden aldığımda ufak bir baş ağrısı oluşmaya başlamıştı aniden.

Telefonu aldığım gibi hemşireye uzatarak konuşmaya başladım, "lütfen bu telefonu şarj eder misiniz? Çok önemli benim için, kardeşime ulaşmam lazım, lütfen..."

Hemşire telefonu elimden alıp kafasını sallayarak beni onayladıktan sonra geçmiş olsun dileyerek odadan çıkmıştı.

Şimdi ise karşımda duran adamla birlikte odada yalnız kalmıştık.

Bir anlık gelen hatırlamayla elim başımı yoklarken kafamın bir kısmında sarılı olan bezi ama geriye kalan kısmında açıkta olan saçımı fark etmiştim.

Gözlerim telaşla sonuna kadar açılırken saatlerdir bu şekilde durmanın verdiği utanç işliyordu içime.

Şalım nerdeydi!

Bakışlarım hızlı hızlı etrafta şalımı ararken gür bir ses girmişti araya, "bunu mu arıyordunuz?"

Anında hareleriyle buluşmuştu gözlerim. Elinde tuttuğu beyaz renk şalım ile gözlerinde anlamdıramadığım bir bakışla duruyordu karşımda.

Konuşmadan kafamı sallamıştım sadece, dakikalardır farkında olmadan yarısı bezle sarılmış olsa da saçım açık duruyordum karşısında.

MÜSLİST (Adem'in soyundan olanların aşk-ı münakaşası)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz