Bölüm 8: Saç Bandı

6.4K 636 493
                                    

Dışarıda geçirdikleri bir saatin ardından, arabaya bindiler ve eve döndüler.

Jeongin, Chan ile birlikte onları evde bekliyordu. Kıyafetlerini almak için gelmişti ama Hyunjin'in evde olmadığını öğrendiğinde, biraz daha kalıp beklemeye karar vermişti. Ona veda etmeden gitmek istemiyordu.

Felix ve Hyunjin eve girdilerinde, Jae'yi Jisung'un kucağında oynarken buldular. "Hoşgeldin Jeongin." Dedi Hyunjin, salona girip karşılarındaki koltuğa otururken.

Felix, direk olarak Jeongin'in yanına gitti ve oturdu. "Hoşgeldin hyung."

"Hoşbuldum." Jeongin Felix'e gülümseyerek karşılık verdi. "Jae ile çoktan işleri yoluna koyduğunu duydum. Vedalaşmak için sizi bekledim. Geldiğinize göre, ben gideyim."

Jae'nin yanağına küçük bir öpücük kondurduğu sırada Jae'nin yüzü düştü. Aslında onu Felix'e verip uzaklaşmayı düşünüyordu ama Jae'nin bu hareketinden sonra ne yapacağını bilemedi. Jae, başını Jeongin'in göğsüne yasladı.

Jeongin bir süre bekledikten sonra Jae yavaşça sakinleşti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Jeongin bir süre bekledikten sonra Jae yavaşça sakinleşti. Bunun bir veda olduğunu anlamış, belki de güzel bir veda etmek istemişti. Jeongin'in kollarından ayrılıp yavaşça Felix'in kucağına bırakılırken, gözlerini Jeongin'den hiç ayırmadı.

Jeongin, Jae'yi teslim ettikten sonra, Hyunjin'in karşısına geçti, önünde saygıyla eğildi. "Her şey için teşekkürler bay Hwang. Şehire geldiğimde mutlaka sizi ziyaret edeceğim. Arayı açmayalım."

Gülümsemeye çalışıyordu ama zaten ayrılmak zorunda olması canını sıkıyordu, Jae'nin gösterdiği tavır da neredeyse gözlerinin dolmasına sebep olmuştu. Daha fazla duygusallık istemedi, vedaları sevmezdi.

"Kendine iyi bak Jeongin." Dedi Hyunjin, sakin bir ses tonuyla. "Bir şeye ihtiyacın olduğunda mutlaka ulaş." Hyunjin, Jeongin'e karşı çok minnettar hissediyordu. Sonuçta, Jae 4 ayını Jeongin ile geçirmişti, bu Jae'nin ömrünün yarısından bile fazlaydı.

Jeongin salonun köşesindeki valizini aldı, sakince salondan ayrıldı. Felix, kucağında bebekle Jeongin'in gidişini izledikten sonra, Hyunjin'e döndü. Hyunjin, hala kapıya bakıyordu. Ne düşündüğünü çok merak etti. Adamın suratı, ne düşündüğünü hiç belli etmiyordu, hiçbir zaman.

Jeongin'in çıktığı kapıdan, çok süre geçmeden Chan içeri girdi. Elinde bir kadeh şarap vardı, hafif sallanıyordu.

"Jae'ye bakarken sarhoş olduğunu söyleme."

"Sizin arkanızdan Jeongin geldi, ben bakmadım ki." Sallanarak da olsa Hyunjin'in yanına gidip oturdu. Hyunjin burnunu kırıştırdı.

"Leş gibi alkol kokuyorsun."

Bang Chan, derin bir nefes aldı. Kendisi bu kokuyu çok seviyordu, Hyunjin'in sevmemesini anlamsız buluyordu.

The Babysitter | Hyunlix ✓Where stories live. Discover now